Dünyada televizyon karşısında en fazla vakit geçiren ülkeler arasında yer alıyor Türkiye.
Bir zamanlar Brezilya dizileri revaçtaydı.
Karınca adımından daha yavaş ilerleyen olayları, büyük bir merakla takip ederdi insanlarımız.
“Osvaldo ne dedi, Miguel ne yaptı? Kim kime âşık? Öteki berikini nasıl aldatıyor? Yine en heyecanlı yerinde bitti.”
Şimdi biz bütün dünyaya dizi satıyoruz.
Her tarafta Türk dizileri izleniyor.
Yalnızca Balkanlar ve Ortadoğu ülkeleri değil.
Bilhassa tarihî diziler sayesinde, halkın geçmişe olan ilgisi arttı.
Bir de belgeseller var, dizilerle başı pek hoş olmayanlar için.
*
Avrupa'daki Osmanlı İzleri… Kayıp Türkler… Etki Alanı… Türklerin İzinde… Kafkas Müslümanları… Avrupa'da 5 Vakit… Gök Kubbeden Yer Kubbeye… Cihad-ı Ekber… Türk Demokrasi Tarihi… Dostluk Karavanı… Yeni Rota… Korkuyorum… Tarih Penceresi… Kuba'nın İzinde… Hanedan… Nohut Oda Bakla Sofa… Tesadüf Değil… Türk Şehitlikleri… Dalgalanan Bayrak…
Bu saydıklarım, TRT Türk'ün programlarından bazıları.
Her birinde ciddi emek var.
Maksat, hem halkımıza hem de dünyanın dört bir yanında bu kanalı izleyenlere sağlam bilgi aktarmak.
Türk kültürünü, Türk tarihini, İslâm medeniyetini mümkün olduğunca düzgün şekilde verme gayretindeki bu programlarda emeği geçenlere teşekkür borçluyuz.
Açık üniversite gibi desek, abartmış olmayız.
Fakat yine de bu değerli yapımların, hedef kitlenin tamamına ulaştığını söylemek zor.
*
Bir zamanlar dillerden düşmeyen bir kalıp vardı.
“Edirne'den Kars'a kadar…”
Ne hikmetse pek severdik o sözü.
Sınıfta öğretmen söyler, toplu haldeyken müdür tekrarlar, törenlerde konuşmacılar zikreder; kaymakamlar, valiler, milletvekilleri dillerinden düşürmezdi.
Başbakanlar da cumhurbaşkanları da “Edirne'den Kars'a kadar” diyerek güya bir genişliği anlatmaya çalışırlardı.
Hâlbuki sınırlamanın en âlâsıydı o meşhur kalıp.
Değerli arkadaşım Dr. Selçuk Bekâr'ın bir sözünü hatırlatmak zorundayım burada.
“Türk'ün sınırı, Türkiye'nin sınırından geniştir.”
*
İşte o kalıp sayesinde yapılan daraltmalar neticesi, insanımız Türkiye dışında Türkler olduğunu bilmezdi çoğunlukla.
Duyduğunda şaşırırdı.
Batı Trakya'da doğmuş büyümüş ve daha sonra yüksek tahsil için Türkiye'ye gelmiş birine “Ne güzel Türkçe konuşuyorsun? Nerede öğrendin?” diye soranlara rastlıyorduk.
Elindeki pasaporta bakıp onu yabancı zannedenlerin düştüğü derin çukurdan daha karanlık olan, o soruyla karşılaşan Türk gencinin durumuydu.
Üzüntü, keder gibi kelimeler ne kadar hafif kalıyor öyle bir sahne karşısında.
*
TRT Türk'ün programlarını seyredenler “Aaa Kerkük'te de Türkler varmış… Ürdün'de de Türkler varmış…” diye hayrete düştüklerini görmek acı değil mi?
Dünyanın kaç ülkesinde, kaç yerde Türk Şehitliği olduğunu yeni yeni öğrenenlere kabahatin tamamını yüklemek haksızlık olur.
Değirmen gibi öğüten bir çarkın arasında yıllar geçirmiş fakat kurbağanın iç organlarını öğrenmesine rağmen, kardeşlerinden habersiz yetişmiş olanların cehaletindeki en büyük pay, o çarka ait olsa gerek.
“Aaa, Suriye'de de Türkler varmış… Türkmen mi deniyormuş onlara? Bak sen şu işe! Yüz yıl önce İngiliz gelmiş, araya sınır çizmiş, bir kısmı orada kalmış. Ne ilginç… Hem de ne güzel Türkçe konuşuyorlar…”
Daha ilginci, onlara giden yardım konvoylarının durdurulmasıydı.
Bugünse ülkenin bütün camilerinde o kardeşlerimiz için yardım toplanıyor.
*
Şumnu'da bir kardeşimizle tanışmıştık. Yüksek tahsil için İstanbul'a geldi.
Ne gariptir, o da tuhaf sorularla karşılaşıyor burada.
Ve üzüntüye kapılıyor.
Gönderdiği mesaja bakıp ne hissettiğini anlamaya çalışalım.
“Bulgaristan'da şehir var mı?” diye sordular bugün... Böyle anlarda hiç bir şey söylemek gelmiyor içimden... Garip insanlarız. Biz Balkan Türkleri, her şeyi merak ederiz, öğrenmek isteriz, başka ülkeleri tanımak o insanları anlamaya çalışırız. Ve bir gün Türkiye'ye geliriz. Çok güzel, bizi kimse tanımıyor… Kütüphanede soracaklar bir gün, “Geçmişini biliyor musun?”
Sonra ekleyecekler aşağılayıcı bir tavırla “Balkanlarda Türkler çok asimile olmuş, kendilerinden uzaklaşmış. İnşallah özlerine dönebilirler...”
Cevabımızdır, bilinsin… Biz orda azınlık olarak değerlerimizi bu kadar koruyabildik, hem de yıllardır. Bu soruyu soran sizler ne yaptınız? Aslında bunu hiç merak etmiyoruz. Sadece dilerdik ki, bizim sizi tanıdığımız gibi siz de bizi tanıyın, bilin...”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.