Anadolu'dan alışverişe gelmiş orta yaşlı iki kişiye rastladım. Elleri kolları dolu.
Beyazıt'ta Üniversite'nin
bahçesindeki yangın kulesini gördüklerinde minare sandı ikisi de.
Tam o sırada ikindi ezanı okunuyordu.
Yakın camilerden gelen sesi oradan geliyor sandılar.
“Bak bak” dedi biri, “Ne muhteşem bir minare yapmışlar.”
Öteki de aynı fikirde.
“Çok büyük hakikaten. Şerefesi de pek ilginç.”
“Ömrümde bu kadar büyük bir minare görmedim. Dev gibi.”
“Osmanlı yapar arkadaş! Ne eserler bırakmışlar…”
“Kıymetini bilsek…”
Ne zamandır karşılaşmıyorduk. Araya zaman girdiğinde özlenenlerden.
Uzaktan görünce el işaretiyle 'Gel' dedim, “Birer çay içelim.”
“Kim kim?”
“Sen, ben.”
Güldü… “Sen ben yok, Türkiye var.”
Başbakan Davutoğlu'nun söylediği sloganı tutmuş, bırakmıyor.
Seçim için güzel; partinin bakışını ifade etmesi bakımından çarpıcı.
Tamam da mevzu çay içmek olunca sakat.
Bütün Türkiye çay içersek, hesabı kim verecek?
İki teyze heyecanla konuşuyordu. Mevzu, akçeli işler.
Sohbetin baş tarafını kaçırdım.
Biri şöyle söyledi:
“O parayı bana heybe etmiyor ki… Borç veriyor.”
Hangi para, kim veriyor, orasını bilemem.
'Hibe'yi heybe yapmış, o bana yetti.
Yürüdüm.
AVRUPA YAKASI-ANADOLU YAKASI
İstanbul'u ekranlardan tanıyan bir ahbabımız, epey önce ziyarete gelmişti.
Şehri gezdik.
Hayranlığı bir kat daha arttı.
En çok söylediği şuydu: “Vay, vay, vay…”
Sultanahmet, Kapalıçarşı, Sirkeci…
Boğaz, Çengelköy, Çamlıca…
Emirgân, Levent, Etiler…
Hepsinde “Vay, vay, vay…”
Hele gökyüzüne uzanan dev binaları görünce ağzı da açık kaldı bir müddet.
İlk gün, Unkapanı tarafından Taksim'e doğru ilerlerken, Haliç'i geçtiğimizde şöyle sordu:
“Biz Avrupa yakasındaydık değil mi?”
“Evet.”
“Şimdi Asya tarafına mı geçmiş olduk?”
“Yok. Hâlâ Avrupa yakasındayız.”
“E şimdi Boğaz'ı geçmedik mi?”
“Hayır, burası Haliç'ti.”
Aynı soruyu başka birinin de sorduğuna şahit olmuştum evvelce.
MISIR ÇARŞISI
Üniversiteye yeni başlamış iki genç… Beyazıt'ta Kapalıçarşı girişini görünce, biri aniden durdu.
“İnanmayacaksın nereye geldik?”
“Nereye?”
“Mısır Çarşısı'na. Bak işte girişi.”
Az ileride Suriyeli iki çocuk yalınayak dolaşıyor, gazeteler Rusya'nın Suriye'ye saldırdığını yazıyordu.