Srebrenitsa katliamı üzerinden yirmi yıl geçti. Sekiz binden fazla Müslüman Boşnak, Srebrenitsa'da Sırplar tarafından hunharca katledildi.
Hollandalı askerlerin gözetiminde gerçekleştirilen bu vahşet, tam anlamıyla bir soykırımdı.
Bugün Birleşmiş Milletler bu gerçeği teslim etmek için karar alma aşamasına geldiğinde, BM'de “Daimi üye” statüsünde bulunan ülkelerden biri olan Rusya karşı çıktığı için, karar alınamadı.
*
Hiç tereddüt etmeden, nedir bu “Daimi üye” saçmalığı diye sormak gerekir.
Birleşmiş Milletler, adı üstünde milletlerin bir araya gelmiş hali.
Fakat bazıları torpilli…
İngiltere, Fransa, ABD, Rusya ve Çin, diğer üyelere nazaran üst sıralarda görüyorlar kendilerini. Çünkü onlar daimi üye.
Diğer ülkeler sanki her an dağılma tehlikesi içinde.
Bir nevi geçici üye statüsü mü demek lazım?
Saçmalığın daniskası.
Bir ülke üye ise üyedir, değilse değildir.
Esasen hepsinin eşit olmasıdır normal olan.
Her nasılsa bir tezgâh kurulmuş, bu beşli çete kendilerini tepede konumlandırmışlar.
Çete üyelerinden bir tanesi itiraz ettiğinde, herhangi bir karar alınamıyor. Adına da utanmadan “Birleşmiş Milletler” diyorlar. Neresi birleşmişse artık?
Gün gelir, devran döner, vaziyet değişir. Fazla gecikmeden değişse iyi olur.
*
Türkiye biraz toparlansa, “Dünya 5'ten büyüktür” diye haykıran lideriyle, onları hizaya sokmasını bilir, emin olun.
BM'de “orman kanunu” uygulayan bu ülkelerin gözden kaçan iki önemli özellikleri var.
1: Sinir bozucu bir şaka gibi ama hakikat: Geniş ormanlara sahipler.
2: O 5 ülke aynı zamanda dünyada en fazla düşmanı olan ülkeler.
Dünyada en fazla dostu bulunan ülke ise bilin bakalım hangisi?
Elbette Türkiye. Sadece Türkiye.
'Dost' tabiri uluslararası arena içinde fazla iyimser bulunursa, 'seveni' diyebiliriz.
İnanmayan ölçsün, biçsin, tartıya vursun.
MİLLETİN İFTAR PROGRAMINDAN NE İSTİYORSUNUZ?
Serdar Tuncer “Size önemli bir haber vereceğim” dediğinde, hoş bir latife yapacak diye düşündüm.
Bazen, konuklardan birinin memleketinde iftar vakti geldiğinde böyle söyler çünkü.
Fakat baktık ki konu ciddi.
Yüksek Seçim Kurulu, TRT'ye “seçim sonuçlarını erken açıkladığı için” ceza kesmiş ve RTÜK de bu karara bağlı olarak Cuma ile Cumartesi günleri yayın yasağı uygulamaya karar vermiş.
Mübarek Ramazan günü, tam da iftar programı vaktine denk gelmiş bu yayın yasağı.
Bu kararın, BM'deki daimi üye uygulamasından aşağı kalır yanı yok.
Saçmalık seviyesi aynı.
Milletin iftar programından ne istiyorsunuz?
Tamam, kanunu uyguluyorsunuz da biraz sabredip Ramazan'ın bitmesini bekleyemez miydiniz?
Ülkeye komünist bir yönetim geldi de bizim mi haberimiz olmadı?
Geçenlerde TRT'nin iftar programında senelerdir hatalı “Besmele” okunduğu için eleştirmiştik.
Sağ olsunlar TRT yöneticileri bu eleştiriyi dikkate alarak o sesi değiştirdiler.
Bir anlamda yayınımız ses götürdü, yerine yeni bir ses getirdi.
Gösterdikleri hassasiyet için teşekkür borçluyuz.
*
Şimdi bir de övgüde bulunmak zorunda hissediyorum kendimi.
Gönül Köprülerimiz programında ülkemizin dört bir köşesinden imamların faaliyetleri anlatılıyor.
Her gün ayrı bir hocamızın cümle âleme ibret olacak uygulamalarını seyrediyoruz TRT ekranlarında.
“Ülkemizde ne kadar güzel imamlar varmış” diyesi geliyor insanın.
Rabbim hayranlık uyandıran bu hocaların sayısını çoğaltsın.
İTİKÂF DAĞI'NIN ARDINDAKİ GENÇLERE
Mübarek Ramazan'ın son on gününde itikâfa giren gençler olduğunu öğrendim.
Onlardan birinin de dâhil olduğu bir ekiple evvelden beraberce iftar etmeye karar vermiştik.
Baktım ki sofrada yeri boş kaldı, o zaman durum anlaşıldı.
Nasıl takdir hisleriyle dolup taştım anlatamam.
(Siz bizi geçtiniz, sizinkiler de sizi geride bıraksın inşallah.)
Hafız'ın kabrinde açan gülden esinlenerek, ben de onlara bir dörtlükle seslenmek istedim.
*
“İtiKaf Dağı'nda narin bir kuş varmış
Her seher ötermiş iç yakan sesiyle
Bir tek uykuda olmayanlar duyarmış
Ah edip kendinden geçme hevesiyle…”
12 Eylül'ün son generali Tahsin Şahinkaya da öldü. Bugün toprağa verilecek, toprak onu da kabul edecek.
Kaynağı çok tartışılan yüklü miktardaki mirası da çoluk çocuğu kabul edecek.
Time dergisine “Dünyanın en zengin 50 generali” başlığıyla kapak olan Şahinkaya'nın tek sorunu, para kaynaklarını açıklayamamasıydı.
Temiz ve şaibesiz olsaydı, kaynağı açıklamakta zorlanır mıydı?