Alvarlı Efe Hazretleri gibi bir gönül ehli bile “Şol yüzleri dost, özleri düşmandan usandım” diyorsa, orada biraz durup düşünmek lazım.
Nedir işin aslı?
Zira söze şöyle başlamıştı:
“Seyreyle güzel kudret-i Mevla neler eyler
Allah'a sığın, Adl-i Teâla neler eyler…”
Aynı sözün devamında, yüzleri dost görünenlerin özde düşman olduklarından bahsediyorsa, belki de birazdan fazla düşünmek zorundayız.
*
Nasıl olur da böyle söyler bir Veli?
Nedir o kadar yakan, acıtan, kavuran?
İnsanlar dedirtir azizim.
Çün süt emmiştir ve çiğdir o süt.
Oradan gelir insanın çiğliği.
*
Ağızlarından '
' kelimesine düşürmeyenlere dikkatlice bir bakın.
'Barış' derken, aslında ne demek istiyorlar?
Yani barıştan anladıkları nedir?
*
Birileri bir yanda beyaz güvercin kılığında dolaşırken, öte tarafta başı tüysüz akbabalar olarak karşımıza çıkıyorlarsa, bunların aynı aktör olduklarını nasıl anlayacağız?
Haydi, biz anladık diyelim…
Bunu başkalarına anlatmak ve onların da gerçeğin farkına varmasına yardımcı olmak, hakikaten ciddi bir mesele.
Dikkatle bakınca görüyoruz ki bunların yüzleri de dost değil, özleri de.
Ya biz ne diyelim?
Nasıl şekva edelim?
Ne Alvarlıyız, ne Efe, ne Hazret.
*
“PKK terör örgütü değil”miş.
Öyle söylüyorlar.
Doğrudur zaar.
Biz yanlış biliyoruz demek.
Belki PKK esasen katıksız bir KSD'dir. (Kanarya Sevenler Derneği.)
*
Ellerindekiler de Kalaşnikof değil, barışın manivelası…
O silahlardan atılanlar ise mermi değil, gül karanfil.
Öldürdükleri insanlar da aslında insan değildir belki.
Ya da öldürmemişlerdir o kadınları, gençleri, ihtiyarları, çocukları, bebekleri…
Onlara hayat vermişlerdir.
Köy basmamışlardır, yol kesmemişlerdir…
Binaları ve arabaları havaya uçurmamışlardır…
Bomba atmamış, mayın döşememişlerdir…
Doğrudur zaar.
İslam coğrafyası, bir iki küçük adacık dışında, bir uçtan öbür uca kadar, bütünüyle sancılı.
Şu günlerde özellikle bir yer için diğerlerinden daha beter demek bile zor.
Oruç tutmanın dahi yasak olduğu, Doğu Türkistan'da tesbih taşımak, sakal bırakmak, Kur'an okumak da yasak.
Uymayanlar zulüm görüyor.
Ve biz burada ne yapabiliriz, ne yapabiliriz, diye düşünüyor, oturduğumuz yerde kalıyoruz.
Elimize kazma kürek alıp Doğu Türkistan'a doğru koşacak durumda değiliz.
Yurdumuzu gezmeye gelmiş Çinli turistlerden hesabını soracak değiliz.
Çin konsolosluğunu bombalamak da bize göre değil.
Oturup sadece dua edeceğiz.
Bunu basit bir iş gibi görmeyin. Pasif bir eylem sanmayın. Aşırı derecede aktif bir eylemdir dua etmek ve duanın gücü çok büyüktür.
.