Yıllar önceydi. Bir arkadaşımla çarşıya çıkmıştık. Mağazaların önünden geçerken arkadaşım “Abi, senin evde matkabın var mı?” diye sordu.
Olmadığını söyleyince, “Bak, matkaplarda kampanya var. Ben aynı matkabı bu fiyatın iki katına almıştım. İstersen gel, sana da alalım” dedi.
İçeri girdik ve bir matkap beğenerek aldık.
Öğle vaktiydi.
Matkap çantasını alıp evin yolunu tuttum. Kapıyı eşim açtı.
Elimdeki paketi görünce, gülerek sordu:
“Hayırdır, ne aldın bana?”
Cevabımı duyunca, birden yüzünde kızgınlık oluştu.
“İyi etmişsin” dedi, “Bugün sevgililer günü!”
Ne diyeceğimi şaşırmıştım. Toparlamaya çalıştım.
“Sana başka hediye aldım. Akşam getirecektim, sürprizi bozdun.”
Aslında hediye almamıştım.
Eşim de biliyordu.
Öğle yemeğinden sonra, soluğu çarşıda aldım. Mağazaları dolaştım. Eşime güzel bir hediye aldım ve üzerine de gül koydurdum.
Yarı fiyatına aldığım matkap, bana üç katına gelmişti.
İşte o zaman öğrendim, ev için alınan matkabın, doğum gününde, evlilik yıl dönümünde, sevgililer gününde, anneler gününde ya da benzer gün ve gecelerde alınmayacağını.
Şimdi evde matkaplık bir iş olsa ve eşimden istesem, hemen “Sevgililer gününde aldığın matkabı mı?” diye sorması, espri konusu olmakta ve matkabın alındığı tarih, aile fertleri arasında unutulmamaktadır.
Zaman böyle işte.
Zamanını kestiremediğiniz şeylerin maliyetleri ve sosyal hasarları, sizi zor durumda bırakabilir.
*
Vedat Güneş'in matkap hatırası, “Müdür müdür müdür?” adlı kitabından.
Uzun yıllar yöneticilik yapan arkadaşımız, tecrübelerini aktarmak için bu kitabı kaleme almış.
“Yönetici Ajandası” olarak hazırladığı kitapta yer alan konuların büyük bölümü, aslında herkesi ilgilendiren türden.
Verimli çalışma teknikleri, zaman yönetimi, yöneticilere öğütler, protokol kuralları mizahi bir dille ele alınıyor.
*
Matkap deyip geçmek olmaz.
Her eve lâzım.
Yalnızca ustalarda bulunur diye bakamayız.
Duvara bir çivi çakmak için bile matkaba ihtiyacımız var.
Darbelisi makbuldür.
Fakat cümlenin içine 'darbe' lafı girince, insan ister istemez kıllanıyor.
Hayatımız darbelerle geçtiği için, aklımıza başka bir şeyin gelmesi neredeyse imkânsız.
On yılda bir darbe görmüş milletiz.
O kadar engin tecrübeye sahibiz ki her türlüsünü gördük.
“Klasik, modern, postmodern, elektronik…” diye tasnif etmeyi bile sıradan buluyoruz artık.
Dahası, artık en kabadayısını çıplak elle önlemiş, darbecileri şaşkına çevirerek perişan etmişiz.
Adına kısaca 15 Temmuz diyoruz.
Yüce Rabbimiz, darbe yapmayı kafasından atamamış olan ve hâlâ gönlünde darbeyle ülke yönetimini ele geçirmek gibi sapıklıklar bulunanlara fırsat vermesin.
*
Benim de yukarıdaki hikâyeye benzer bir hatıram var.
Başlangıcı aynı.
İki arkadaş alet edevat satan dükkâna girdik.
Fark şurada ki ben ne alacağımı biliyordum ve sevgililer günü gibi özel bir gün değildi.
Vitrinde birkaç çeşit matkap bulunuyordu.
“Darbeli matkap mı olsun?” diye sordu tezgâhtaki genç.
Farkın ne olduğunu sormaya hazırlanırken, yanımdaki lafa karışarak “Temiz olsun” dedi, “Darbe marbe almış olmasın.”
Ya şaka olsun diye yahut öyle bildiği için.
Bazı ürünler, hafif hasarlı olduğundan 'defolu' denilerek biraz daha ucuza satılır ya…
Belki de öyle bir şey sanmıştı.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.