Küçük kızın bize verdiği ders çok büyük

04:0020/05/2017, Cumartesi
G: 17/09/2019, Salı
Mehmet Şeker

Aman Allah'ım… Bu nasıl bir güzelliktir? Bu nasıl bir bilinçtir? Nasıl bir idrak, nasıl bir terbiye?



Okuldan verilen kitabı yırtılmış, küçük kız feryat figan.



Annesi teskin etmeye çalışıyor ama o dinlemiyor.



Üzüntüden iki gözü iki çeşme.



“Ne diyeceğim öğretmenime? Yırttım bunu mu diyeceğim?”


“Öğretmen sana bir şey demez.”



“Der anne der. Nasıl yırttın der. Ben onu nasıl yırtarım ya? Benim olmayan bir şeyi ben nasıl yırtarım? Bana emanet edilen şeyi ben nasıl yırtarım?”


“O sana emanet değil.”



“Emanet. Onu devlet veriyor bana, ben almıyorum. Onu ben nasıl yırtarım? Benim olmayan eşyayı ben nasıl yırtarım? Nasıl yırtarım? Ben nasıl yırtarım? Yırtmam. O yırtılmaz. O sapasağlam duracak. O paramparça olmayacak. Onu devlet nasıl yaptıysa, ben de öyle tutmak zorundayım. Ben onu nasıl yırtarım? Ben onu nasıl yırttırırım?”


*


Hıçkırıklar içinde kalmış.



Daha minicik hâlbuki.



O “devlet malı” bilincini ne zaman kazandın be yavrucak?



Sana kim öğretti, emanetin özenle korunması gerektiğini?



Bizi nasıl perişan ettin, farkında mısın?



Hepimize ne dersler verdin; neler hatırlattın, biliyor musun?



*


Bu yaşta başımızın tacı oldun.



Ümit verdin bütün vicdan sahiplerine.



Kalplerimizi titrettin.



Ağlattın.



Geleceğe güvenle bakmamıza vesile oldun.



Bu milletten ümit kesilmeyeceğini gösterdin.



Sen Rabbimizin bize büyük bir hediyesi olarak çıktın karşımıza.



*


“Asaletin yeter” sözü hiç bu kadar anlamlı olmamıştı.



Şimdi hangi aracın tamponunda bu yazıyı görsek, seni hatırlayacağız.



Daha adını bile bilmiyoruz ama seni çok sevdik; bağrımıza bastık.



Rabbül Âlemin, yolunu açık etsin, bahtını güzel etsin.



Hassasiyetini hiçbir zaman kaybetme.



Bize vereceğin yeni dersler olacaktır.



Unuttuğumuzda hatırlat birer birer.



*


Her sene milyonlarca çocuğa kitap dağıtılıyor.



Bir sene sonra kimse o kitabı geri istemez.



Fakat sen devletin verdiği kitabın yırtılmayacağını düşünüyorsun ya…



O kitabın bir daha kullanılmayacağını belki bilmeden bu hassasiyeti gösteriyorsun ya…



Artık sana ne desek az gelir.



*


Eskiden ders kitabı bulmak çok zordu.



Hem hepsi bulunmaz, hem de herkesin parası yetmezdi yeni kitaplar almaya.



Ben bütün öğrenciliğim boyunca eski kitaplarla idare ettim.



İlk işim, silgi ile kenarlara yazılmış notları silmek olurdu.



Sene sonunda bir üst sınıfın kitapları elime geçtiği için, ilgimi çeken konuları okumak da ayrı bir zevkti.



Önceki kitapları ise ben de başka birine devrederdim.



Sen sanki bunları biliyor gibi “Devletin verdiği kitabı nasıl yırtarım?” diye ağlıyorsun.



Hiç merak etme küçük kız; kimse onun hesabını sormaz sana.



Senin yırtmadığını, yırtamayacağını biliyoruz; gördük, inandık, şahit olduk.



Son kelimen bunun işareti.



“Nasıl yırttırırım?” diyorsun ya, işte oradan anladık.



Yırtmayacağın gibi, yırttırmayacağını da çok iyi biliyorsun, biliyoruz.



*


Bu bilinç seviyesine erişmek hiç kolay değil ve işte içindeki o cevher, ömür boyu sana rehber olacak.



Ve benzer şekilde davranan büyüklerinle beraber, dünyaya güzellikler, iyilikler saçacaksın.



Ancak, hesap sorulacak birileri hep çıkacak karşına; bugün olduğu gibi.



Allah'ın izniyle sen onlara da hesap sorarsın.



Devlet malında, bütün milletin hakkı olduğunu hatırlatırsın.



Minicik bebeklerin, titrek elli ihtiyarların, yürümekte zorlananların…



*


Sahi, senin adın neydi?



Ayşe mi, Fatma mı, Elif mi, Zeynep mi, Hatice mi?



Şimdi sana “küçük kız” diyoruz ama sen hepimizden büyüksün.


#Hıçkırık
#Kalp