Ankara'daki katliamı önceden duyuranların araştırılması üzerine, bir hayli kabarık dosyalar ortaya çıktı.
Bombanın patlayacağını akşamdan bildirenlerden biri hakkında elde edilen bilgiler şu şekilde:
1980 Suruç nüfusuna kayıtlı.
1997'den itibaren Şanlıurfa ve Diyarbakır'da PKK/KCK terör örgütü içinde bulunmuş.
Terör örgütünün illegal internet sitelerinde müstear isimlerle yazılar yazmış.
Terör örgütü yöneticilerinden Duran Kalkan'ın yazdığı gazetede köşe yazarlığı yapmış.
*
Mayıs 2013'te Şanlıurfa'da yapılan bir operasyonda gözaltına alınmış.
Beraberinde ele geçirilenler:
21 kg TNT görünümlü patlayıcı madde bulunan anti tank mayını gövdesi…
3 adet plastik kutu içinde yaklaşık 4 kg TNT…
14 adet F1 model el bombası gövdesi ve 14 adet fünye grubu…
30 adet elektrikli fünye…
7 adet alıcı verici uzaktan kumanda sistemleri olarak değerlendirilen elektronik sistem bulunan 3 adet çuval.
2013'te yargılandığı davada, Kobani'de bomba eğitimi aldığı, tanık ifadeleriyle kayıtlara geçmiş.
2013-2014 yılları arasında söz konusu davadan dolayı tutuklu kalmış.
7 Haziran seçimlerinde bir siyasi partiden aday adayı olduğu tespit edilmiş.
*
Terör örgütü mensubu yakalandığında, beraberinde bir demet çiçek ve bir kutu çikolata çıkacak değil ya.
Silah, bomba, fünye çıkar elbette.
Anlaşılması zor olan husus şurası:
Bir teröristin yanında bu kadar fazla silah, bomba vs. ele geçtiği halde, nasıl oluyor da kısa süre sonra çıkıp serbestçe dolaşıyor?
İki yıl bile yatmadan salınması, normal midir?
Sen ben iki çakar almaz ve bir kutu mantarla yakalansak, en az bu kadar yatarız.
*
İki hırsız soymak üzere bir eve girmişler, büyük ekran televizyonu alıp çıkarken yakalanmışlar.
Hâkim iki yıl hapis cezası vermiş.
Hırsızlardan genç olan, “Ben tahmin etmiştim zaten bu kadar ceza yiyeceğimizi” demiş, “Televizyonun üzerine yapıştırılan etikette 'İki yıl garanti' yazıyordu.”
*
Sadece fıkralarda mı cezalar yüksek oluyor dersiniz?
Bir mahalleyi havaya uçuracak kadar patlayıcı ve silahlarla yakalanan birinin kısa sürede halkın arasına karışmasını anlamaya çalışıyorum, bir türlü olmuyor.
Sıradan insanlarla böyle bir kişi aynı sokakta yürüyor.
Aynı otobüslere biniyor…
Lokantalarda çayhanelerde oturuyor…
Hayatında tırnak makasından daha tehlikeli bir alet kullanmamış insanlarla bir arada yaşıyor.
*
Bir başka açıdan bakalım.
Aynı silah ve patlayıcılarla başka bir ülkede yakalanan birini düşünelim.
ABD'de, İngiltere'de veya Almanya'da üç çuval dolusu “terörist çeyiziyle” yakalansa…
Sonuç böyle mi olur?
Kısa sürede dışarı çıkabilir mi?
Kanunlar, toplumun güvenliğini sağlamak için mi yoksa teröristlerin bir an önce özgürlüğünü kazanması için mi?
*
Biz yakalıyoruz, savcı ifadesini aldıktan sonra serbest bırakıyor.
Savcı tutuklarsa, çoğu ilk mahkemede salınıyor.
Hâkim ceza verse bile, kanun kısa sürede çıkmasını sağlıyor.
Fazla yatırmıyorlar.
Uzun bir ceza alanların da bazıları bir şekilde kaçabiliyor.
Kimi tünel kazıyor, kimi adamını buluyor, kimi rüşvet çarkını işletiyor.
Ya da bazılarının çok sağlam ağabeyleri var.
Jandarma kıyafeti giyip kaçanlar, ziyaretçi kılığında kaçanlar bile oldu.
Bu sözlerin bir tekerleme gibi söylendiğini duymayan var mıdır bu memlekette?