Garsonluk zor zanaat, havanı bana atma ona at

04:0030/12/2016, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
Mehmet Şeker

Yemeği getiren garson, elindeki tabakları masaya bıraktıktan sonra, İngiliz meslektaşlarını çileden çıkaracak tarzda sordu:



“İçecek?”



Pratik çocuk; uzun boylu uğraşacak vakti de yok niyeti de.



Oysa biraz daha nezaket gerekir.



Tabakları fırlatır gibi bırakmakla tek kelimelik soru birleşince, kaba hareketler de üstüne eklenince, takdir edersiniz ki biraz can sıkıcı oluyor.



Gelenek yönünden bakılırsa, müşterinin 'velinimet' olduğu kalmış zihnimizin bir köşesinde, fakat o kadarını da beklemiyoruz elbet.



Abartmaya lüzum yok; biz kral değil ama müşteriyiz.



Zaten o lokantaya kral gelmez.



İngiliz Kralı VIII. Edward'ın İstanbul ziyaretini hatırladım.



Garsonun yemeği dökmesi üzerine ne demişti Atatürk?



“Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim.”



*


Herhalde bizim garsonun da canı sıkkın.



Çok çalışıyor, az maaş alıyor olabilir.



Sık rastlanan bir durum zira.



Hatta yakın zaman içinde işini değiştirmeyi düşünüyor da olabilir.



Elinde sipariş fişiyle karşımda bekleyen genç garsonun sorusuna ben de tek kelimeyle cevap verdim:



“İçmeyecek.”



*


Dedim ki hiç kimse işsiz kalmasa.



Her evde çorba rahatça kaynasa.



Herkes sevdiği işi yapsa ve hep beraber arı gibi çalışsak.



Yarışmacı arkadaşlara da başarılar dilesem.



Olmuyor ki, her şeyin gönlümüzce olmasına imkân yok.



Gönüldekiler çelişiyor en azından.



Bunun farkındayım ama içimden geçen de çok fazla bir şey değil.



Az fazla belki.



NE İÇTİĞİNİZE DİKKAT EDİN


Birkaç gün önce radyodan duyduğum haber son derece çarpıcıydı.



Ölüm haberine gülünür mü hiç?



Fakat boş bulundum.



“Kah” dedim, kaldım. İkincisi gelmedi.



Ölüm, hayatın en ağır gerçeği.



Herkesin başında.



Ve elbette her ölüm kalanı ziyadesiyle üzer.



Gidenin gittiği yer çok güzel olsa bile.



Haber şu:



İzmir'de bir kişi, pet şişede satılan sahte rakıdan içmiş ve zehirlenerek ölmüş.



Dedim ya bilinçsizce bir tepkiydi benimki.



*


Birkaç gün önce ise daha beterini duymuştuk.



Olay Rusya'da geçiyordu; Sibirya'nın İrkutsk şehrinde.



“Alkol niyetine vücut losyonu içenler zehirlendi.”



Önce 33 kişi öldü diye geldi haber; sonra sayı arttı: 40, 48, 55, 60 kişi…



“Son dakika” haberi böyle olur işte; anbean gelişmeler bildirilmeli.



Şu gâvur milleti bir âlem, kimi içkiyle banyo yapar, kimi banyodaki vücut losyonunu içer diyeceğim de bizimkilerin kalır yanı yok ki.



*


Evvelce bundan da kötüsü vardı ama o biraz eski.



İki yıl kadar önce, Konya'da bir kız isteme sırasında âdet yerini bulsun diye damadın kahvesine tuz katma işi epeyce abartılınca, olan olmuştu.



Gelin adayı, müstakbel eşine ikram edeceği kahvenin içine bakın neler koymuş:



Peynir, reçel, domates, tuz, yağ, şeker, yumurtanın sarısı ve bal.



Tabii biraz da kahve vardır; olmalı en azından.



Kimya ile sıvı bomba yapımı esasen.



Ata versen yıkılır.



Damat olmaya çalışan genç, önce içmek istememiş fakat ısrar ederek zorla içirmişler.



Neticede delikanlı, sizlere ömür…


#Garsonluk
#VIII. Edward