Eleştirmek faydalıdır... Muhalefet etmek iyidir... Karşılıklı iyi niyet varsa, hayırlı bir sonuca ulaşılır.
Fakat sırf muhalif olmak için itiraz etmek, kökten yanlıştır.
Beğenmediğiniz birinin her sözüne karşı çıktığınızda, istemeseniz de ara sıra ofsayta düşersiniz.
Yanlışa itiraz edilir.
Söyleyenin kimliğinden hareket edilirse, vahim sonuçlara yolculuk başlar.
Eskilerin bir sözü vardı.
“Müsaade-i evkaftan tarikat-i hareket doğar.”
Yok, öyle değil.
Şöyle miydi:
“Müstahdem-i Ensar'dan tasvir-i efkâr doğar.”
Bu da değil.
Görüyor musunuz, eskilerden günden güne uzaklaşınca, hatırlamak bile zorlaşıyor.
Ya tamamen kopsaydık, hiç aklımıza gelmezdi.
Doğrusu galiba şöyle:
“Müsademe-i efkârdan barika-i hakikat doğar.”
Yani: Fikirlerin müzakeresinden hakikat güneşi doğar.
Fikirler çatışacak ki yanlışlar yok olsun, köşeler törpülensin, en doğrusuna ulaşılsın.
*
Peşrevi geçip Demirtaş'ın bir sözüne gelelim.
“Bu ateş Bodrum'u da yakar” dedi.
Yalan değil, yanlış değil.
Fakat hemen karşı çıkmak isteyenler “
Demirtaş yine tehdit etti
” diye söylendi oturduğu yerden.
Diyarbakır'daki, Dağlıca'daki, Iğdır ya da bir başka yerdeki ateş, orada mı kalıyor?
Askerimiz polisimiz şehit düştüğünde, ülkenin her köşesindeki dağı taşı etkilenmiyor mu?
Edirne'yi, Bursa'yı, İzmir'i, Konya'yı, Samsun'u velhasıl bütün memleketi yakmıyor mu?
Hepimizin yüreğine düşmüyor mu oradaki ateş?
Niye itiraz?
Çocuk doğru söylemiş.
*
Yanlış olan tarafını eleştirelim; kuruyla yaş karışmasın.
Mesela, asker ve polislerin yenileceğini söyledi.
Mesela, özyönetimi savundu.
Mesela, halkı sokağa davet etti.
Mesela, askere-polise “
” benzetmesi yaptı.
Mesela, devletin emniyet kuvvetlerini
Erdoğan'ın askeri ve polisi
olarak göstermeye çalıştı.
Mesela defalarca haddi aştı, çirkin sözler söyledi.
Ve daha bir sürü, başını derde sokacak, ölçüsüzce söylenmiş sözleri varken, “
” rolünü oynadığı sıra söylediklerine itiraz edilirse, temelden yanlış olan sözlerinin zararlı tarafları hafifletilmiş olur.
Gelinin dayısından bir bilezik…
Damadın eniştesinden bir çeyrek altın…
Terör örgütünden yola bomba…
Üstüne belediyeden asfalt…
Medyadan cilalı manşet…
Sıradaki türkümüz, Cizre'ye yürüyen HDP'liler ve başka yerlere yürümek isteyen Bahçeli için gelsin.
Yürü dilber yürü ömrümün varı / Eridi kalmadı dağların karı
Günde on beş kere gördüğüm yâri / Aylar yıllar geçti göremez oldum… (Vay vay)
*
Yürü dilber yürü saçın sürünsün / Aç beyaz gerdanın sinen görünsün
Evvel benim idin şimdi kiminsin / Şimdi uzaklardan bakan ben oldum… (Vay vay)
Yozgat'ın girişindeki tabelanın altına ayrımcılık mahsulü bir yazı koymuş vatandaşın biri.
Kürtlerin giremeyeceğini yazmış.
O tabelaya Kandil sponsor olur… Almanya reklâm verir… İngiliz, Fransız gelir yanında belgesel çeker…
İran dümbelek çalar, tef çalar… Danimarka, Hollanda, Belçika alkış tutar… ABD göbek atar…
Tam istedikleri de bu zaten.
Hepsi zevkten dört köşe olur, gevrek gevrek sırıtırlar o manzarayı görünce.
Bölücülerin ekmeğine yağ sürmek, üstüne de bal eklemek başka nasıl olur?
Gaza gelerek 'gaza' yapılmaz, yanlış yapılır.