Bizimkilerin gâvurluğu hepsinden beter

04:004/02/2017, Cumartesi
G: 17/09/2019, Salı
Mehmet Şeker

Projeksiyon denilen eski film makinelerinde, geri sararken ışık kapatılmazsa, filmi sondan başa doğru seyretmek mümkündü.



O halde bir şarkıyı sondan geriye dinleyebilir, bir şiiri son mısradan ilkine doğru okuyabiliriz.



Ayde bakalım.



“Sulha gelin ey insanlar, yoksa dünya mahvolar



Men anayım, bu sesimde yerin göğün derdi var



Kalbimdeki bu arzular, arzusudur zamanın



Yeryüzünde dostu olsun, gerek insan insana…”



*


Sulha gelmek bir başka ifadeyle barış için çaba sarf etmek, ne büyük emek ister.



Ve niyet halis ise, ne kadar kıymetlidir.



Bir de sonuca ulaşılırsa, ne hoş olur.



O kadar hoş olur ki tadından yenmez.



Fakat ne yazık ki bunu başarmak söylendiği kadar kolay değil.



*



Siz ne kadar iyi niyetli olursanız olun, muhatabınızda öyle bir istek bulunmuyorsa, bütün çaba boşa gider.



Bir kızım vardı ele verdim, harmanım vardı yele verdim der, oturursun aşağı.



Görünüşte dost ve müttefik bildiklerin, seni yıkmak için ellerinden geleni ardına bırakmıyorsa…



Bütün temiz yaklaşımların cevapsız kalıyorsa…



Hiçbir sıcaklık duymuyorsan üşüyen ellerinde…



Bil ki sonuç hüsrandır.



İster takla at sahnede, ister masa üstünde amuda kalk, fark etmez.



Dost bildiklerin arkandan kıs kıs güler, iyi niyetli bütün gayretini kısım kısım tüketirler.



Ana öğüdüne uyarak, temiz yürekle barışa çağırdıkların, karşına silahlarla çıktıklarında, çiçek uzatabilir misin?



*


Eleman, konuşuyor.



Olan bitenden rahatsız, belli.



Diyor ki “Bunlar da her şeyi FETÖ'ye bağlıyorlar.”



Artık o kadar da olmazmış.



Filanca cinayetin arkasında da onlar varmış, filanca cinayetlerin arkasında da…



“Bulmuşlar bir keçi, hepsini üstüne yıkacaklar…”



A benim ciğerimin sol alt köşesi.



Bunca yıldır cümbür cemaat uyuduğumuzu kabul ediyorsun da bunlara niye inanmıyorsun?



Bunca yıldır FETÖ her şeyi kendine bağlamak için uğraşmasaydı, bütün kurumlara sızarak ele geçirme gayreti göstermeseydi, bugün hiç kimse onlara bir şeyi bağlamaya çalışmazdı.



Çalışamazdı.



*


“Tamam, 15 Temmuz'daki olaylar kötüydü ama…”



Cümlenin orta yerine gelip de o kelimeyi kullandın mı, sonrasında ne dersen de, hikâye.



Anlaşamayız.



İstesek de bir noktada bulaşamayız.



O meşum gece, hastanenin kapısına apar topar getirilen yaralılara FETÖ'cü doktorlar ne dedi?



“Biz tedavi etmiyoruz. Sizi kim sokağa döktüyse, gidin o baksın.”



*


Gelen yaralı kurşun yemiş, bombadan etkilenmiş, tankın altında kalmış…



Kan kaybediyor.



Durum o kadar acil ki gâvur olsa merhamet eder, bakar.



Ha bir de Hipokrat yemini falan var.



Aslında hayır, yok öyle bir şey.



Bir formaliteden ibaret o yemin.



*


Bizimkilerin gâvurluğu hepsinden beter.



İnsanlıktan çıkacak derecede nefretle dolu.



Her şeyden önce beklenilen hedefe varamamışlığın öfkesi var.



Vaat edilen Cennet'e kavuşamamışlar.



Halkın engeliyle karşılaşmışlar.



Yetmezmiş gibi o tankın karşısına dikilen, kurşunlara göğsünü siper eden yiğitler, yaralanmış da tedavi için önüne getirilmiş.



*


Mümkün mü onca terslik ve nefret söz konusuyken o öfkeli hüsranın dibini bulmuş doktorun o yaralıya bakması?



Bıçağı çekip o anda şah damarını kesmediğine dua etmek gerekir.



Uzatmadan, son soruyu soralım:



Bunlarla mı anlaşacağız?



Bunlarla mı sulha geleceğiz?



Bizim gâvurlar mı daha insafsız, elin gâvuru mu?



Söyler misiniz?


#FETÖ
#15 Temmuz
#Projeksiyon