KCK davasının ilk dönemlerinde, Paralel arkadaşlardaki Kürt düşmanlığı o raddeye varmıştı ki neredeyse elindeki torba içinde kükürt taşıyanlar bile davaya dâhil edilecekti.Hocaefendi Hazretlerinin, Said-i Nursî ile görüşmeme sebebi olarak, “Bir dönem Said-i Kürdî ismini kullanmasını” gerekçe gösterdiği ileri sürülüyordu.Daha sonra gelinen noktaya bakın.Paralel gazete ve televizyonlar PKK bülteni oldu, seçimde birçok bölgede “ablalar ve abiler” HDP için çırpındı.Bugün ise Savcı Zekeriya Öz, twit
KCK davasının ilk dönemlerinde, Paralel arkadaşlardaki Kürt düşmanlığı o raddeye varmıştı ki neredeyse elindeki torba içinde kükürt taşıyanlar bile davaya dâhil edilecekti.
Hocaefendi Hazretlerinin, Said-i Nursî ile görüşmeme sebebi olarak, “Bir dönem Said-i Kürdî ismini kullanmasını” gerekçe gösterdiği ileri sürülüyordu.
Daha sonra gelinen noktaya bakın.
Paralel gazete ve televizyonlar PKK bülteni oldu, seçimde birçok bölgede “ablalar ve abiler” HDP için çırpındı.
Bugün ise Savcı Zekeriya Öz, twit atıyor:
“Gezi olaylarına PKK nedense hiç katılmadı ve müdahil olmadı. Bu konu PKK tarafından pişmanlık olarak dile getirildi.”
Dedikten sonra hızını alamamış şunu da yazmış:
“Gezi olaylarına PKK müdahil olsaydı şu an hükümet edenlerin bu makamda oturma imkanları olmayacaktı. PKK kimden emir aldıysa katılmadı!”
Savcı hazretleri ülkeyi kan gölüne çevirenin kim olduğunu da tespit etmiş.
“Seçim uğruna hergün şehit haberleri görüp oy oranı arttırma derdindeki vicdansızlar. Ülkeyi hırs ve iktidarınız için kan gölüne çevirdiniz.”
Suçlu terör örgütü değil, devlet ona göre. Yani asker ve polis…
Paralel yapı “Terör örgütü” olarak ilan edildiğinde, abartıldığını düşünenlerin kulakları çınlasın.
“Azizim bunlar dersane mersane işleriyle uğraşan adamlar. Ne alakası var terör örgütüyle?”
Öyle mi? Buyur o zaman buradan yak.
Teker teker gelmiyorlar, görmüyor musunuz?
PKK, DAEŞ, DHKP/C, MLKP… Bütün bunlara ağabeylik yapan ise FETÖ.
“Dini bir cemaati devlet düşmanı haline getirdiler” diyen, yapılan yanlışları tek tek sayarken bu hususun altını kalınca çizen Hüseyin Gülerce'nin kulakları çınlasın.
*
Avrupa'yı dolaşan Karacaoğlan ne diyordu?
“İndim seyran ettim Firengistan'ı / İlleri var, bizim ile benzemez
Levin tutmuş goncaları açılmış / Gülleri var, bizim güle benzemez”
Ardından, “Dilleri var bizim dile benzemez… Dinleri var bizim dine benzemez” diye devam ediyor.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin. O Paralelcilerin dinleriyle, sizin dininiz aynı mı hakikaten?
İÇTİK, KÂFİ
İstanbul'un kuzeyinde, Karadeniz'e yakın bir yerde orman içinde bir arkadaşımızın yazlığı var.
Geçenlerde bahçede mangal yapalım diye davet etti.
Arkadaşlardan biri, aksaklık çıkmasın, unuttuğumuz bir şey olmasın düşüncesiyle tedbirli davranmak ihtiyacı hissetmiş ve şöyle bir mesaj göndermiş:
“Pâzer günü Sarıyer nâm mıntıkada isti'mâl edeceğimiz ğıda-i seyyare çün, refakatimizde nakletmemiz elzem olan erzak-ı mütemmim hususundaki talimatınızı müştâken muntazırız. Fiemanillah ecmâ'en.”
Eski lisana biraz merakı olan arkadaşımızın gönderdiği mesaja ne cevap verdiğini sordum ev sahibine.
“Bildiğim bir iki kelimeden hareketle, mesajın ana fikrini anladım ve 'Nema problema' diye cevap yazdım” dedi.
Bir şekilde anlaşma sağlanmış oldu.
Mangaldan sıçrayan ateşle bahçedeki su hortumunun üzerinde manda gözü büyüklüğünde bir delik açma becerisini saymazsak, herhangi bir aksaklık da yaşanmadı.
*
AK Parti ile CHP arasındaki koalisyon görüşmeleri sırasında popüler hale gelen o kelime olmasaydı, bu mangal bahsini açmayı hiç düşünmezdim.
“İstikşâfi” kelimesi malûm, bir anda kendi çapında bir gündem oluşturdu.
Her şeyi ben bilirim edasıyla, Kırkpınar meydanına çıkar gibi ortaya atılanların çoğu da yanlış kullandı.
Profesörü mrofesörü dâhil.
Hem de en ünlüsünden, en artizinden.
*
“Arkadaşlar, şimdi biz istişkâfi heyet olarak…”
“Ne? İstifşâki mi? Kim neyi istiflemiş?”
“Hayır efendim. İstikşâfi diyorum.”
“Nasıl yani? Siz öylesiniz de biz kötü bir heyet miyiz? Kurulmaz arkadaş bu koalisyon. Aha buraya yazıyorum.”
“Ne alakası var azizim? Söylüyorum işte. İşitin kâfi.”
“İşitiyoruz da anlamıyoruz ki…”
“Ne dedi o, ne dedi? İski kâşifi mi diyor? İski'yi nereden hatırlatıyor şimdi? Yirmi küsur sene geçmiş yahu üzerinden…”
“Arkadaşlar sakin olun. Çay kahve içer misiniz?
“İçtik, kâfi.”
“Kekik suyu da var isterseniz.”
“Baldıran suyu yok mu?”
Heyetlerin toplantı yaptığı oda kapısına kulak dayayan (veya uzaktan ortam dinleme aletleriyle kayda alma meraklıları) olduysa, buna benzer konuşmalar duymuş olabilir.
#Gezi olayları
#Savcı Zekeriya Öz
#Fiemanillah ecmâ'en
#İstikşâfi
