FETÖ’nün haberleşme ağı ne ölçüde çözüldü?

04:0027/07/2016, Çarşamba
G: 13/09/2019, Cuma
Mehmet Acet

Sorularımız var.



15 Temmuz'da yaşadığımız korkunç gecede FETÖ nasıl örgütlendi?



Ne tür bir haberleşme sistemi kullandılar, birbirleriyle irtibatı nasıl sağladılar?



Bir başka soru daha.



Devlet içinde yapılanmış bu örgütün elemanları ne ölçüde tespit edildi, ne ölçüde deşifre oldu.



Gerçekler ayrıntıda gizlidir.



Darbe girişimi sonrası göz altına alınan bazı isimlerin verdiği ifadeler, bu bu soruların cevapları konusunda ışık tutucu.



Twitter jurnalcisi olarak bilinen Fuatavni olduğu iddiasıyla göz altına alınan Başbakanlık Veri Uzmanı Akif Mustafa Koçyiğit'in itirafları mesela.



Koçyiğit ifadelerinde, 'bylock' isimli bir program kullandıklarını ve bu şekilde birbirleriyle irtibat sağladıklarını anlatıyor.



Şimdi.



Bu 'bylock' isimli bu program önemli.



Elimizde güvenilir kaynaklardan aldığımız şöyle bir bilgi var.



17 Aralık sonrası MİT, FETÖ'nün haberleşmede kullandığı bir programı tespit ediyor.



Devlet içinde yapılanan örgüt elemanları, birbirleriyle irtibatı bu gizli program üzerinden yürütüyor.



Aynı kaynaklardan aldığımız bilgi, bu programın Akif Mustafa Koçyiğit'in itiraflarında geçen

'bylock'

programı olduğuna işaret ediyor.



MİT, gizli programı ele geçirdikten sonra uzun süre buradaki haberleşmeyi takip edip, örgütle ilgili iz sürüyor.



Bu arada bu programı kullanan 40 bin kişi tespit ediliyor.



Ta ki 2016'nın ilk aylarına kadar.



Örgüt, takriben iki yıl sonra, kullandıkları haberleşme programının deşifre olduğunu fark ediyor.



Bunun üzerine başka bir gizli haberleşme programına geçiyorlar.



Ancak bu arada daha önce kullandıkları

'bylock'

programının arşivi MİT'in eline geçiyor.



Devletin elinde şu an için FETÖ ile ilgili bulunan en ciddi veriler, işte bu gizli programın ele geçirilmesi, takibinin yapılması ve arşivinin tutulması ile elde edilen bilgilerden oluşuyor.


Bu gizli ağın içinde yer alan ve örgüt mensupları oldukları tespit edilen kişi sayısının 40 bin olduğu söyleniyor.



Bu rakamın içerisinde TSK içinde subay düzeyinde yapılanmış örgüt mensuplarının sayısının ise 600 civarında olduğu bilgisi var elimizde.



Darbe girişiminin alelacele hazırlanmasının birkaç sebebinden biri de, bu haberleşme programının 2 yıl boyunca takip edildiğinin fark edilmesi ve ele geçen verilerin örgütte,

“deşifre oluyoruz”

korkusu üretmesi.



Yine güvenilir kaynaklardan aldığımız bilgiye göre, TSK içinde isimleri ve mevkileri tespit edilen bu 600 subayın YAŞ toplantıları öncesi ordunun komuta kademesine iletilmiş olması.



Darbe girişiminden iki hafta kadar önce FETÖ'nun ordu yapılanmasının ilk defa soruşturmaya dahil edildiğini gösteren adımlar, örgütte

“hem yargıda hem orduda tümden tasfiye edileceğiz”

korkusunu tetikledi.



Darbe akşamından hemen önce Yargıtay ve Danıştay'taki FETÖ mensuplarının tamamının tasfiye edilmesini sağlayan düzenlemenin Meclis'ten geçmiş olması da, örgütü panikleten sebeplerden biri idi.



Yargı çevrelerinden aldığımız şöyle bir değerlendirme var.



Yargı içinde yapılanan paralel yapı unsurlarının, ordudaki unsurlara

“bakın zamanında biz bir sürü soruşturma yaptık. Bu sayede sizin önünüz açıldı, albay oldunuz, general oldunuz. Şimdi bizi tasfiye ediyorlar. Ne yapacaksanız şimdi yapın”

biçiminde kışkırttıklarını belirten bir değerlendirme.



Zaten bu girişimde ordu-yargı işbirliğini ortaya koyan itirafların olduğu da biliniyor.



Şimdi Akif Mustafa Koçyiğit'in itiraflarına geri dönelim.



Koçyiğit,

“'bylock' programının deşifre olmasından sonra 'Lagle' ve 'Tango' isimli programları kullandık. 3 programın da özelliği yazışmaları 3 gün içerisinde otomatik olarak imha etmesiydi”

diyor.



Kendi kaynaklarımızdan aldığımız bilgi, 2016 başında örgütün haberleşme programının ele geçirilmesinden sonra başka programlar üzerinden bu haberleşmenin sürdürdüğü yönünde.



2016 için geride kalan 6-7 aylık sürecin incelenmesi büyük önem taşıyor. Örgütün son 7 ayda kullandığı programlar Koçyiğit'in dediği gibi 'Lagle' e 'Tango' programları ise eğer, bu programların ele geçirilmesi ve buradaki verilerin tespit edilmesi, bu yapılanmanın çözülmesi konusunda Türkiye'yi çok daha ciddi bir noktaya taşıyacak.



Gelinen noktada FETÖ yapılanmasının, önemli ölçüde deşifre olduğu söylenebilir.



Tabii henüz kendisini saklamakta olanları da unutmamak ve ciddiyetle meselenin üzerine gitmek gerekiyor. ?



Burada çok önemli bir nokta daha var.



Bu yapı özellikle TSK bünyesinden temizlendikten sonra ne olacak?



Ordu bünyesi kimlere teslim edilecek, bundan sonra yeni cunta oluşumlarının önüne nasıl geçilecek.



Bunun iki formülü var.



Birincisi; TSK üzerindeki sivil denetimin çok güçlü hale getirilmesi.



İkincisi; Türkiye'nin ortalama sosyolojisinin ordu bünyesine de hakim hale getirilmesi.



Bu yapılırsa Türkiye'nin gerçek kurtuluşu işte o zaman olacaktır.


#FETÖ
#Darbe girişimi
#Akif Mustafa Koçyiğit