Anadolu Ajansı, önceki gün, Suriye kaynaklı önemli bir haber geçti.
Herkesin, hepimizin dikkati doğal olarak Dolmabahçe saldırısı üzerinde yoğunlaştığı için, ajansın geçtiği bu haber, gazetelerde, televizyonlarda önemi ölçüsünde yer bulamadı.
Haber, Beşşar Esed rejimi ve müttefiklerinin Palmira (Tedmur) kentinin bilinçli bir şekilde DAİŞ'e terk edilmesini anlatıyordu.
Meselenin bizi daha fazla ilgilendiren kısmı ise şurasıydı:
Esed rejimi Palmira'da, anti-tank ve yüksek çaplı uçaksavar gibi ağır silahları DAİŞ'e terk ederek çekilmişti.
Ajansa konuşan Türk güvenlik kaynakları, örgütün rejim tarafından bilinçli bir şeklide silahlandırıldığı sonucuna vardıklarını söylüyorlardı.
Daha kötüsü, bu silahların Suriye'de savaşan Türk Silahlı Kuvvetleri ve ÖSO'ya karşı kullanılması gibi bir oyun planı vardı.
İlgili bölüm Anadolu Ajansı'nın haberinde şu şekilde geçiyordu:
Neresinden baksanız, şeytanca bir oyun planı ile karşı karşıyayız.
Kurguya göre DAİŞ, bu silahları güya rejim ve müttefikleri ile savaştıktan sonra elde etmiş oluyor.
Uçaksavarlar, anti-tanklar Fırat Kalkanı'na katılan Türk savaş uçaklarını, tanklarını hedef aldığı zaman bunu rejim değil, DAİŞ yapmış olacak.
Ama günün sonunda DAİŞ'ten daha fazla, büyük katil ve soykırımcı Esed bu işten karlı çıkmış olacak.
Buradan şunu anlıyoruz.
Ajansın görüş aldığı
bu şeytani planı fark ettikten sonra,
demek için meseleyi alenileştirme kararı almıştı.
Böyle bir tehdit uygulamaya konursa, neyin ne olduğunun şimdiden herkes tarafından bilinmesi gerektiğini vurgulamak için.
Çağımızın en büyük zalimi Esed, müttefikleri ile birlikte Halep'in tamamını ele geçirmek üzere.
Kentin yüzde 2'sine sıkışan 100 bin kişiden çığlıklar yükseliyor.
Yok, hayır, hepsine çığlık demeyelim.
Dün, ölümü bekleyen bir Doğu Haleplinin sosyal medya üzerinden yaptığı
dinledim.
diyordu.
Şu asalete bakar mısınız?
diye sevinç çığlıkları utansın!
Sorumuz neydi?
Esed rejimi Halep'ten sonra El Bab'a mı yönelecek?
Öncelikle şunun altını çizelim.
Rejim, Türkiye'nin orada bulunmasından hiç hoşnut değil.
Esed, kendi topraklarında, kendi insanlarına karşı toplu katliamlar yaparken, Türkiye'nin Fırat Kalkanı ile ele geçirilen bölgelere
taşıması onları fena halde rahatsız ediyor.
İçlerinden biz öldürürken siz nasıl yaşatırsınız diye geçiriyorlar.
Türk F-16'ları El Bab'ı kontrol eden DAİŞ mevzilerine dönük operasyonları son günlerde artırmış durumda.
Türkiye destekli ÖSO birliklerinin kenti ele geçirmek için yüklendiğini biliyoruz.
Ama bir sorun daha var.
Rejim birlikleri de El Bab kentinin güneyinde birkaç kilometre mesafede konuşlanmış durumda.
Geçen hafta Başbakan Binali Yıldırım'ın Rusya gezisine katılmıştım.
Moskova'da sohbet ettiğimiz Başbakan'a,
diye sormuştum.
Yıldırım, önce
demiş, sonra şu kısa bilgiyi bizimle paylaşmıştı:
Bu sözler bize şunu gösteriyordu.
Türkiye, Esed rejimiyle sahada doğrudan karşı karşıya gelmek ya da savaşmak istemiyordu.
Ancak karşı tarafın aynı özenli tutuma sahip olmadığı yukarıda anlattıklarımızdan anlaşılıyor.
süsü verilen ağır silahlar, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı kullanılırsa eğer, şunu hep beraber bilelim ki, aslında bu silahları DAİŞ değil, Esed rejimi bize doğrultmuş olacak.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.