Dikkat! Yeni kirli planlar devrede

04:0014/12/2016, Çarşamba
G: 17/09/2019, Salı
Mehmet Acet

Anadolu Ajansı, önceki gün, Suriye kaynaklı önemli bir haber geçti.



Herkesin, hepimizin dikkati doğal olarak Dolmabahçe saldırısı üzerinde yoğunlaştığı için, ajansın geçtiği bu haber, gazetelerde, televizyonlarda önemi ölçüsünde yer bulamadı.



Haber, Beşşar Esed rejimi ve müttefiklerinin Palmira (Tedmur) kentinin bilinçli bir şekilde DAİŞ'e terk edilmesini anlatıyordu.



Meselenin bizi daha fazla ilgilendiren kısmı ise şurasıydı:



Esed rejimi Palmira'da, anti-tank ve yüksek çaplı uçaksavar gibi ağır silahları DAİŞ'e terk ederek çekilmişti.



Ajansa konuşan Türk güvenlik kaynakları, örgütün rejim tarafından bilinçli bir şeklide silahlandırıldığı sonucuna vardıklarını söylüyorlardı.



Daha kötüsü, bu silahların Suriye'de savaşan Türk Silahlı Kuvvetleri ve ÖSO'ya karşı kullanılması gibi bir oyun planı vardı.



İlgili bölüm Anadolu Ajansı'nın haberinde şu şekilde geçiyordu:



“AA muhabirine Palmira'da yaşananları değerlendiren Türk güvenlik kaynakları, rejimin DEAŞ'a terk ettiği anti-tank ve yüksek çaplı uçaksavarlara dikkati çekerek, örgütün bilinçli şekilde silahlandırıldığı sonucuna ulaştıklarını bildirdi. Güvenlik kaynakları, rejimin bölgeyi örgüte terk ederken bunları imha etmediğine dikkati çekti.”


KİMİN ELİ KİMİN CEBİNDE?


Neresinden baksanız, şeytanca bir oyun planı ile karşı karşıyayız.



Kurguya göre DAİŞ, bu silahları güya rejim ve müttefikleri ile savaştıktan sonra elde etmiş oluyor.



Uçaksavarlar, anti-tanklar Fırat Kalkanı'na katılan Türk savaş uçaklarını, tanklarını hedef aldığı zaman bunu rejim değil, DAİŞ yapmış olacak.



Ama günün sonunda DAİŞ'ten daha fazla, büyük katil ve soykırımcı Esed bu işten karlı çıkmış olacak.



Buradan şunu anlıyoruz.



Ajansın görüş aldığı

'Türk güvenlik kaynakları'

bu şeytani planı fark ettikten sonra,

“Tezgahın farkındayız”

demek için meseleyi alenileştirme kararı almıştı.



Böyle bir tehdit uygulamaya konursa, neyin ne olduğunun şimdiden herkes tarafından bilinmesi gerektiğini vurgulamak için.



REJİM HALEP'TEN SONRA EL BAB'A MI YÖNELECEK?


Çağımızın en büyük zalimi Esed, müttefikleri ile birlikte Halep'in tamamını ele geçirmek üzere.



Kentin yüzde 2'sine sıkışan 100 bin kişiden çığlıklar yükseliyor.



Yok, hayır, hepsine çığlık demeyelim.



Dün, ölümü bekleyen bir Doğu Haleplinin sosyal medya üzerinden yaptığı

'veda konuşmasını'

dinledim.



“Ben kendi durumuma değil de, sizin benim için üzülmenize üzülüyorum”

diyordu.



Şu asalete bakar mısınız?



“Halep'te temizlik yapılıyor”

diye sevinç çığlıkları utansın!



Sorumuz neydi?



Esed rejimi Halep'ten sonra El Bab'a mı yönelecek?



Öncelikle şunun altını çizelim.



Rejim, Türkiye'nin orada bulunmasından hiç hoşnut değil.



Esed, kendi topraklarında, kendi insanlarına karşı toplu katliamlar yaparken, Türkiye'nin Fırat Kalkanı ile ele geçirilen bölgelere

'yaşama umudu'

taşıması onları fena halde rahatsız ediyor.



İçlerinden biz öldürürken siz nasıl yaşatırsınız diye geçiriyorlar.



Türk F-16'ları El Bab'ı kontrol eden DAİŞ mevzilerine dönük operasyonları son günlerde artırmış durumda.



Türkiye destekli ÖSO birliklerinin kenti ele geçirmek için yüklendiğini biliyoruz.



Ama bir sorun daha var.



Rejim birlikleri de El Bab kentinin güneyinde birkaç kilometre mesafede konuşlanmış durumda.



Geçen hafta Başbakan Binali Yıldırım'ın Rusya gezisine katılmıştım.



Moskova'da sohbet ettiğimiz Başbakan'a,

“El Bab'ın bir kapısına biz dayandık, diğer kapısına rejim, bu kentin akıbeti ne olacak?”

diye sormuştum.



Yıldırım, önce

“Putin ile bunların hepsini konuştuk ama fazla detay vermeyeyim”

demiş, sonra şu kısa bilgiyi bizimle paylaşmıştı:



“Bizim El Bab'dan daha ileriye gitme gibi bir niyetimiz yok. Onlar da (Rus tarafı), rejimin bu konuya müdahil olmaması yönünde gayret gösterecekler.”


Bu sözler bize şunu gösteriyordu.


Türkiye, Esed rejimiyle sahada doğrudan karşı karşıya gelmek ya da savaşmak istemiyordu.



Ancak karşı tarafın aynı özenli tutuma sahip olmadığı yukarıda anlattıklarımızdan anlaşılıyor.



“Palmira'da DAİŞ'in eline geçti”

süsü verilen ağır silahlar, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı kullanılırsa eğer, şunu hep beraber bilelim ki, aslında bu silahları DAİŞ değil, Esed rejimi bize doğrultmuş olacak.


#DAİŞ
#Fırat Kalkanı
#El Bab
#ÖSO