Bugün sağlık konularını yazacağız.
Masamızın üzerinde bir takım veriler var.
Rahatsız edici veriler...
Geçen ay yeni kabine kurulduktan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni Sağlık Bakanı Recep Akdağ'a bir talimat vermişti.
Bu talimat basına,
biçiminde yansımıştı.
Elimizdeki bilgiler, bu talimatın ne kadar kritik ve değerli olduğunu gösteriyor.
Asgari ücretli bir aile düşünün.
Ya da orta gelirli bir yuva.
Aile fertlerinden biri, haydi babası diyelim, hastaneye gittiğinde kanser hastası olduğunu öğreniyor.
Sonra aile, babanın en iyi tedaviyi alıp iyileşmesi için varını yokunu ortaya koyuyor.
İki taraflı yürüyen katastrofik/yıkıcı bir süreç.
Hem bir sürü para harcamanız gerekiyor, hem de hastanızın durumu maneviyatınızı/huzurunuzu etkiliyor.
Kanser zaten pahalı bir tedavi gerektiriyor.
Uzman doktorların büyük bölümünün özel hastanelerde olduğunu da hesaba katarsanız o ailenin yaşadığı/yaşayacağı sıkıntıları varın siz düşünün.
Bu örneği masamda duran şu ürkütücü veriyi paylaşmak için verdim.
Bir kişinin yıllık gelirinin yüzde 40'ı ve üzeri sağlık harcamalarına gidiyorsa, buna sağlık sektöründe 'Katastrofi/Yıkıcı Sağlık Harcaması' adı veriliyor.
Dünyanın her tarafında bunun oranlaması da yapılabiliyor.
Biz de 2012 yılında bu oran, on binde 14'lere yani 30 bin haneye kadar gerilemişti.
Ama sonra hızlı bir tırmanış başladı, bugün on binde 81'e, yani 160 bin haneye kadar ulaştı.
Katastrofi, ya da Yıkıcı Sağlık Harcamaları deyince tam anlaşılmayabilir.
Ani gelişen sağlık sorunları nedeniyle bu ülkede yaşayan birkaç yüz bin kişinin maddi manevi belinin büküldüğünü, hayatlarında ani çöküşlerin yaşandığını düşünün.
İşte demek istediğimiz şey bu.
Evini arabasını satanlar, işini kaybedenler, borç batağına sürüklenenler...
Etrafınızda ani sağlık sorunları nedeniyle herşeyini kaybeden insanlar yok mu, işte onları kast ediyorum.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ'la konuştum.
Yıkıcı Sağlık Harcamalarının bu denli artış göstermesinin büyük ölçüde kanser hastalığıyla ilgili olduğunu söyledi.
Anlaşılan kanser hastalarının cerrahi işlemleri artık çoğunlukla özel hastanelerde yapıldığı için yıkım yaşayan ailelerin sayısı da hızla artış göstermiş.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu noktadaki duyarlı tutumu işte bu yüzden çok değerli oldu.
Mesele son derece ciddi olduğu için bu talimatın geciktirilmemesi büyük önem taşıyor.
Sağlık/Maliye/Sosyal Güvenlik Bakanlığı konunun muhatabı olan bakanlıklar.
Her üç bakanın acil şekilde harekete geçmesinde büyük yarar var.
Ak Parti bugünlere Anadolu'nun gariban insanlarının desteği ve dualarıyla geldi.
Unutulmasın.
Madem sağlık konularına girdik, başka bir sorundan daha bahsedelim.
Sağlık Bakanı Akdağ'la konuşurken bir rakam verdi.
Sezaryen doğum oranlarıyla ilgili.
Ameliyatla yapılan doğum oranları devlet hastanelerinde yüzde 36'larda iken, özel hastanelerde bu rakam yüzde 71'lere çıkmış.
Sezaryen oranlarında dünyada ilk üç arasına girmeyi başarmışız!
Ne kadar ürkütücü değil mi?
Muhtemelen tahmin etmişsinizdir ama yine de yazalım.
Özel hastanelerde her üç doğumdan ikisinin sezaryen ile yapılıyor hale gelmiş olmasının iki sebebi var.
Akdağ'ın işbaşına gelir gelmez ilk açtığı dosyalardan biri bu oldu.
Ve açıktan bir mücadele başlattı.
Hem anneye, hem bebeğe kaygısızca narkoz verilmesi ve bunun inanılmaz oranlara yükselmesi...
Bakan böyle bir mücadele başlattıysa haksız denebilir mi Allah aşkına?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.