Türkiye zincirlerini kırarken son muharebe...

04:0014/10/2015, Çarşamba
G: 13/09/2019, Cuma
Markar Esayan

İçinde bulunduğumuz sürecin hayatiyetini fark etmek ile soğukkanlı olmak arasında ince bir çizgi var.Her ikisini de bir diğerinden feragat etmeden yapmak durumundayız.2013 başından beri zaten doğal olmayan gündemimiz, diyebilirim ki ülke gündemini işgal etmiş durumda.Bu normal değil.Normal olmayan bir durumu analiz kasarak normalleştirmenin de bir alemi yok.Yaşananları, bölgesel, tarihsel, konjonktürel bağlamını yok sayarak, “komplo teorileri” diye küçümsemekle de bilge olunmuyor.Ama öte yandan,

İçinde bulunduğumuz sürecin hayatiyetini fark etmek ile soğukkanlı olmak arasında ince bir çizgi var.

Her ikisini de bir diğerinden feragat etmeden yapmak durumundayız.

2013 başından beri zaten doğal olmayan gündemimiz, diyebilirim ki ülke gündemini işgal etmiş durumda.

Bu normal değil.

Normal olmayan bir durumu analiz kasarak normalleştirmenin de bir alemi yok.

Yaşananları, bölgesel, tarihsel, konjonktürel bağlamını yok sayarak, “komplo teorileri” diye küçümsemekle de bilge olunmuyor.

Ama öte yandan, olağanüstüleştirilen gündemin bir psikolojik harp olduğunu görmek, arkaplanı bilirken, sinirleri sağlam tutmak ve gerekli karşılıkları yerinde/zamanında vermek gerekiyor.

Siyaset kadar, her bir vatandaşın üzerine düşen tarihi bir görev bu.

Zor bir dönemeçten geçiyoruz. İnsanlarımız hiç yere ölüyor. Görünmeyen eller ülkede ameliyat yapmak adına, canlarımızı alıyor, ülkede bir kardeş kavgası çıkarmaya çalışıyorlar.

Bunun nedeni ne? Herkesin sorması gerekiyor. Hükümete bir nedenle gücenen, yaşananlarda hükümetin sorumluluğunu temel alanların da sorması gerekiyor. Ama özellikle ne olursa olsun Sayın Cumhurbaşkanı'nın, Sayın Başbakan'ın ve hükümetin hal olmasını arzu edenlerin, bir gün sonrasını hesap etmelerinde fayda var.

Düşünceleriniz, her şeyden önce birer düşünce mi, yoksa başkalarının homurtularını, iktidar kavgalarını, nefretlerini mi taşıyorsunuz?

1960 ve 1980 sonrasında öncesinde siyasal iktidarlara karşı “emperyalizm” mücadelesi verenler, daha sonra gladyoların, para babalarının piyonu olduklarını, boş yere birbirlerini öldürüp, hapis yatıp, devrimcilik/ülkücülük oynadıklarını fark ettiler.

Aralarında ajan doluydu. Lakin çoğunun duyguları halisti. İnsanlık, eşitlik, adalet veya memleket adına anlamlı şeyler yapmak istiyor veya yaptıklarını düşünüyorlardı.

Özellikle muhalif ruhla dolu, kendisini ispatlamak isteyen gençler için, onlara sorumluluk, kimlik ve önem veren örgütler binlerce çocuğu harcadı. Kullandıktan sonra da iktidara getirdikleri cuntaya öldürttüler onları.

Çünkü amaç hasıl olmuştu ve onlara ihtiyaç yoktu artık.

Maraş katliamında, görgü tanığı eski bir ülkücü, aynı sözde subayın hem solculara hem de sağcılara silah temin ettiğini söylemişti.

Bugün de bu anlamda farklı değil...

Türkiye tarihinde Kürtlere en yakın, onlar için hayatını ortaya koyan, Kürt ve Kürtçe inkarını bitiren, sadece Çözüm Süreci yüzünden yedi düvelle başı derde giren ilk ve tek lideri, Sayın Erdoğan'ı, Kürtler gözünde nefret objesi haline getirmeye çalışan, HDP/PKK ve beyaz/paralel medya sayesinde kısmen başarılı olan bir gözüdönmüşükle karşı karşıyayız.

Aynı şey gayrımüslimler, romanlar, Aleviler ve diğerleri için de geçerli.

Yanlış anlaşılmasın, şu anda en kolayı, en konforlusu, en güvenlisi veya en kazançlısı Erdoğan düşmanı olmak, Erdoğan'a hakaret etmektir bu ülkede. Erdoğan'dan seken linç kırıntılarını taşımakta bizler zorlanırken, Allah Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza güç ve sabır versin demekten başka bir şey gelmiyor elimizden.

Seçimle gelmiş, seçimle gidecek, kanunlarla, yetki ve sorumluluklarla sınırlanmış bir siyasiden daha saldırıya açık bir kişi yoktur ülkemizde.

Diktatör dedikleri kişiye karşı tarihin en acımasız, en aşağılık ve en pespaye kişilik katliamı yapılıyor bugün bu ülkede.

Ankara katliamı sonrası çıkan gazeteler, yazılan aşağılık yazılar tarihimize geçmiş bulunmaktadır. Gelecek nesiller, bugünleri ibretle anacaklar, bu gazete ve kişileri barış, demokrasi katili olarak mahkum edeceklerdir.

Onların payına düşen budur.

Ama bugün bizim payımıza düşen, mücadele etmektir. Çünkü bunu bugün biz yapmazsak, çocuklarımız rehin kalacaktır.

Herkes bulunduğu mevziyi tahkim etmeli, sorumlu olmalı ve bencil/tembel umursamaz davranmamalıdır.

Türk Kürde, Kürd Türke, Alevi Sünniye, Sünni Aleviye, gayrımüslim müslime zimmetlidir.

Bir matruşka gibi, PKK'nın içinden DAEŞ, DAEŞ'in içinden DHKP-C çıkmakta, en büyük kamuflajı ise medya yapmaktadır.

Psikolojik harp tüm iğrençliği ile devam etmekte.

Çünkü Türkiye zincirlerini kırmak üzeredir.

Bedeli ne olursa olsun kıracaktır.
#emperyalizm
#pkk
#daeş
#terör