Seçimin gündemi: AK Parti hükümet olabilecek mi?

04:003/09/2015, Perşembe
G: 13/09/2019, Cuma
Markar Esayan

7 Haziran seçimlerinde ağırlık merkezlerinden birisi HDP'nin ülke barajını geçip geçemeyeceğiydi. HDP, barajı kaldıraç olarak kullanmaya karar verdi ve diğer girdiler olmasa bu gerçekten siyaseten meşru/başarılı bir taktikti. Ancak tek başına bunun barajı geçmeye yetmeyeceği bilindiği için, yardıma gayrimeşru/gayriahlaki tercihler dahil edildi. Baraj etkisinin yanına, iftira üzerine inşa edilmiş DAEŞ yalanı eklendi. “Seni başkan yaptırmayacağız” şeklinde kamufle edilen Öcalan'ın uyardığı darbe mekaniğinin

7 Haziran seçimlerinde ağırlık merkezlerinden birisi HDP'nin ülke barajını geçip geçemeyeceğiydi. HDP, barajı kaldıraç olarak kullanmaya karar verdi ve diğer girdiler olmasa bu gerçekten siyaseten meşru/başarılı bir taktikti. Ancak tek başına bunun barajı geçmeye yetmeyeceği bilindiği için, yardıma gayrimeşru/gayriahlaki tercihler dahil edildi. Baraj etkisinin yanına, iftira üzerine inşa edilmiş DAEŞ yalanı eklendi. “Seni başkan yaptırmayacağız” şeklinde kamufle edilen Öcalan'ın uyardığı darbe mekaniğinin önünde yer alındı.

Ancak önümüzdeki seçimde ana gündem konusu, HDP'nin barajı geçip geçmeyeceği değil, AK Parti'nin tek başına iktidara gelip gelemeyeceği olacak. HDP'nin, Doğan, paralel, CHP ve dış dinamikler tarafından korunmaya alınmış olması nedeniyle HDP'nin baraj sorunu olmayacak gibi. HDP, seçmen üzerinde yarattığı en büyük baskı aracından mahrum kalmış durumda.

Baraj baskısının yanına eklenen ve bence asıl belirleyici olan Türkiye'ye atılmış DAEŞ'e destek iftirası da gündemden kalkmış gözüküyor. Türkiye'nin ABD ile güvenli bölge ve genel ilkeler konusunda yaptığı haklı/çekişmeli pazarlık sona erdi. Edelmann gibiler ne kadar debelense de, ABD, PKK/PYD konusunda temmuzdan önceki pozisyonu Türkiye lehine terk etmiş durumda.

Türkiye'nin DAEŞ'i vurduğu, Erdoğan için katli vacip açıklamasının yapıldığı, işçilerimizin kaçırılıp askerlerimizin şehit edildiği bir süreç yaşıyoruz.

Bu nedenle, paniğe kapılan Demirtaş kendisini önce Brüksel'e, sonra da Avusturya gibi Avrupa ülkelerine attı. Böylelikle pazarlıkların Türkiye'den ziyade dış dinamiklerle yapıldığını açıkça görmüş olduk.

7 Haziran seçimleri öncesinde bu köşede birçok kez tercihini böyle yapmış bir HDP'nin Meclis'e girmezse değil, girerse çatışmaların çıkacağını, zaten PKK/HDP'nin zihninde hiç başlamamış olduğunu anladığımız Çözüm Süreci'nin biteceğini ve bölgede kantonlaşmaya dönük fiili durum yaratılacağını iddia etmiştim.

Keşke haksız çıksaydım. Ama perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. HDP'nin seçtiği ahlaksız yol, Meclis'i istikrarsızlaştırıp, tek başına bir hükümetin kurulmasına mani olup, oluşacak belirsizlikte PKK'ya alan açmaktan ibaret gözüküyordu. Bu stratejiye şiddetle karşı olan HDP'lileri tenzih ederim. Ama onların da seslerini çıkartacak halleri yoktu. Olsa, 6-8 Ekim ayaklanma çağrısının tartışıldığı MYK toplantısında ağırlıklarını koyabilirlerdi.

Ama bu o kadar kolay değil. Mangal gibi bir yürek lazım. Erdoğan o nedenle Kürtlerin de lideri...

Nihayetinde, eklektik, yani “hangi konuda işime ne gelirse onu söyler, söylediğim ile yaptığım arasında tutarlılık gözetmem” yozluğuyla hareket eden HDP'nin barış, çiçek böcek söylemi çöktü. Bu üçüncü nokta... HDP tarihinde görülmemiş bir başarıyla (çünkü tarihlerinde görülmemiş bir destek alıyorlardı) Meclis'e MHP kadar vekil soktuktan sonra, vekillerin ağzından keleşli tehditler, eşbaşkanların ağzından da ayaklanma, silahlanma çağrıları eksik olmadı. Meclis'e girmedikleri için değil, girdikleri için musluklardan kan aktı. Bugün ufacık çocuklar mayınla öldürülüyor, siviller “dur” ihtarına uymadıkları için vuruluyor, doktorlar infaz ediliyor, belediye başkanları özerklik ilan ediyor ve bunların yaşanması için tek bir geçerli neden yok.

HDP'nin baraj, DAEŞ ve barış söylemi çöktü. Ama Doğan, paralel ve dış medya koruması devam ediyor. Bu çöküşü fark ettirmemek için medya elinden geleni yapacak, Türk CHP'sinden Kürt CHP'sine (Baaslar Arası Yardımlaşma Derneği) yardım gidecek. Hep birlikte, gerçek bu kadar açıkken “Çözüm Süreci'ni Cumhurbaşkanı bitirdi” kampanyası yapacaklar. Onlar bunu söylerken, MHP de “Şehitler Çözüm Süreci yüzünden geliyor” diyecek. İki iftiranın da birbirinin zıttı olmasının bir önemi yok. Tutarlılık önemli değil, hangi medyanın sizi tuttuğu önemli.

Hasılı, bu seçimlerin en merak edilen konusu HDP'nin barajı değil, AK Parti'nin hükümet kurmak için gerekli vekili çıkarıp çıkarmayacağı olacak. Bunun alt anlamları da, istikrar, iç barış, olası fetret devrinden hızla uzaklaşma, bir Özal sonrası döneme yeniden yuvarlanmamayı ima edecek.

Zemindeki kavga bu kadar tarihiyken, vatandaşa ölüm kalım mücadelesi verildiği mesajı verilmesinden çok, geleceğe, istikrara, normalleşmeye, barışa, büyümeye, artık dar gelirlilere dönük kalkınma sürecine geçildiğine dönük strateji daha vurucu olacak.

1 Kasım tekrar seçimleri, AK Parti'den çok ülke için tarihi bir fırsat. Bunu her halükarda 2 Kasım günü anlayacağız.
#Çözüm Süreci
#seçimler
#ak parti
#hdp
#Baaslar Arası Yardımlaşma Derneği