Son iki yazıdır sık sık döndüğüm Türkiye'deki Müslüman demokratların politikaya müdahaleleri, orta sınıflaşmayla meydana gelen siyasi aktörleşmeyi, dünyadaki konjonktürle birlikte düşünülmesi gereken sosyopolitik değişimleri konu edinen iki yazı yazdım.
Burada üç önemli fenomen Türkiye'nin, bölgenin ve bence dünyanın da gelişimine katkıda bulunan bir rol oynadı. Bu üç siyasi fenomen, Sayın Erdoğan ile temsil edilen liderlik, AK Parti siyasi/sosyal hareketi ve şüphesiz bu iki fenomeni aktör haline getiren gelişimin omurgası olan parti tabanı olarak tanımlanabilir.
Tabii bu süreç çok çekişmeli, kimi zaman çok ağrılı, kimi zaman ise çok renkli geçti.
Ama temel mesele bu üç politik aktörün dağılmadan, iç tutarlılığını yitirmeden, temel siyasi, ekonomik ve sosyal reformları gerçekleştirerek, yani arabayı devirmeden bu süreçlerden çıkmasıydı. Evet, araba epey zorlandı, kasti kazalara uğradı, bazen kendi hatalarının bedelini de ödedi ama, sonuçta ana yolda seyir halinde kalabildi.
Burada liderliği şoför, tabanı araba, partiyi de arabanın yürüyen aksamı olarak tasvir etmek çok hatalı bir teşbih olmaz. Çünkü bir yolda, belirli bir hedefe doğru yolculuk ediyorsanız, ihtiyacınız olan şey bu üç organdır.
Haliyle, Türkiye'nin son 14 yıllık demokratikleşme, dönüşme sürecine karşı olanların, ki bu bir demokratik haktır, itirazlarını, ya da katkılarını sunmak için önlerinde kabaca iki yol bulunuyordu.
İlki, siyasi süreçlerde, meşru yöntemlere sıkı sıkıya bağlı kalarak aktörleşmek, AK Parti tabanı karşısında demokratik bir toplumsal eğilimi harekete geçirmek, bunu seçimlere yansıtmak, ama bu seçimlerden hangi sonuç alınırsa alınsın, aslında yeni süreçte kalıcı olmak için halk nezdinde tutarlı bir yol izleyecek strateji oluşturmak.
Diğeri ise, statükocu ve retçi tutumun doğru ve etkili bir yol olduğuna tabanlarını ikna etmek, bu durum hayatın gerçekleriyle uyumsuz olduğu için, önyargılar, korkular ve bilgi kirliliğinden yararlanarak gerçekliğin kendisi ile oynamaktı. Böylelikle muhalefet partileri ve destekçileri için, normalde tabanlarının asla sindiremeyeceği ittifakları, pozisyonları onlara açıklamak ve fiili olarak bunları benimsetmek mümkün olabilirdi.
Aslında, her normal kişi, eminim Sayın Kılıçaroğlu ve HDP eşbaşkanları gibi, bunun uzun vadede hiçbir itibar, başarı getirmeyeceğini bilirdi. Kara propagandayla ve nesnel gerçekliğin, reaksiyona medya gücünü dahil ederek ters yüz edilmesi, konjonktürel ve arızi bir durumdur. Haliyle gerçekler ortaya çıktığında, bırakınız AK Parti tabanını kazanmayı, kendi seçmeninizin bile sizi terk etmesini önleyemezsiniz. Nitekim 1 Kasım seçimlerinde CHP'den AK Parti'ye yüzde ikilik bir oy kayması yaşanmıştır.
Peki o zaman insanlar aptal olmadığına göre amaç ne olabilir?
Tabii, beceriksizlik, ideolojik donmuş tutumlar, CHP, MHP ve HDP için bu kurumsal yapıları, kadroları dönüştürmenin kolay olmaması da bu cevabın içinde yer almalı.
Ancak sorunun sadece bu olmadığını tesbit için, son 14 yıldır yaşananlar yeterli kanıt oluşturuyor. Peki bu partiler aslında neyi amaçlıyor olabilir?
Şu soru zihin açıcı olabilir. Ya bu parti liderleri, medya patronları, örgüt liderleri, STK dünyası, orta ve uzun vadeli bir siyasi mücadele stratejisi kurmayı amaçlamıyorsa? Ya amaçları, tabanlarından bağımsız, hatta onların beklentilerine ters olarak, kısa vadede siyaset dışı yöntemlerle son 14 yıllık köklü değişim sürecinin mimarını alt etmek ve bunu bir oldu bittiye getirmek ise?
Haliyle, tabanınızı ikna etmek gibi zor, emek ve zaman isteyen bir çabayı zaten gözden çıkarmışsanız, siyaset dışı ittifaklar kurmak öncelikli işiniz olur. Odak, alt etmeniz gereken düşman aktöre (Liderlik, örgüt ve tabana) yönelir. Zaten kendi hedef kitlenizi gözden çıkardığınız için, bu iş için size epeyce boş zaman kalacaktır.
İşte sayın Kılıçdaroğlu, bu ikinci yol için mükemmel bir tercih olmuştur. Eklektizme muhtaç bu rol, ancak Sayın Kılıçdaroğlu gibi her duruma uyumlu bir aktörce uygulanabilir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.