Islak Goebbels Makinesi... (TBMM’de bir gün)

04:006/09/2015, Pazar
G: 13/09/2019, Cuma
Markar Esayan

Üç Eylül Perşembe günü, AK Parti'nin çağrısıyla, hem birleştirilmiş Irak ve Suriye tezkerelerinin görüşülmesi, hem de Anayasa'ya göre kurulan seçim hükümetinin bakanlarının yemin etmesi için Meclis toplandı.Uçakta karşılaştığımız daha tecrübeli ve kulağı benden daha delik vekil arkadaşlarım, CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın parti adına konuşacağını ve muhtemelen provokasyon amaçlı bir metin hazırlamış olduğunu ifade ettiler.Ben “O merkez sağdan gelmemiş miydi?” deyince vekil arkadaşlarım güldü.

Üç Eylül Perşembe günü, AK Parti'nin çağrısıyla, hem birleştirilmiş Irak ve Suriye tezkerelerinin görüşülmesi, hem de Anayasa'ya göre kurulan seçim hükümetinin bakanlarının yemin etmesi için Meclis toplandı.

Uçakta karşılaştığımız daha tecrübeli ve kulağı benden daha delik vekil arkadaşlarım, CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın parti adına konuşacağını ve muhtemelen provokasyon amaçlı bir metin hazırlamış olduğunu ifade ettiler.

Ben “O merkez sağdan gelmemiş miydi?” deyince vekil arkadaşlarım güldü. Kastımı anlamışlardı. Yani “damardan CHP'li kadar kötü olamaz” demek istemiştim gerçekten. Cevap olarak “Hiç ümitlenme on Mahmut Tanal gücündedir kendisi” dediler.

Nitekim Meclis oturumunun en hareketli anları Çıray'ın kürsüye çıkmasıyla başladı. AK Parti grubu gerçekten çok sabırlı, munis ve demokrat insanlardan oluşuyor. Çünkü kürsüye çıkan CMHDP'li (Gayrımilli Kutsal İttifak) vekillerin konuşmaları, kesinlikle eleştiri sınırları içinde olmayan, doğrudan kışkırtıcı iftira ve yalanlardan örülmüştü. Sanki bir yerlerde Islak Goebbels Makinesi çalışmış, bir sürü kopyası Meclis'e doluşmuştu.

Gayrımilli Kutsal İttifak üyeleri, belli ki seçimlere o gün start vereceklerdi. Çıray da bu nedenle ustaca seçilmiş bir kişiydi. Yarbay Mehmet Alkan'ın sözlerini ve kardeşinin şehadetini istismar ettikten sonra, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın bir şehit naaşı başındaki fotoğrafını kaldırdı ve provokasyonunu başlattı.

“Alkan'dan sonra şimdi elini şehit tabutunun üstüne koymuş olan bu kibirli şahsın fotoğrafına bakın. Bu fotoğraf erken seçim kampanyasının habis bir istismarıdır.”

Gayrımilli Kutsal İttifak, sadece CMHDP'li Meclis gruplarından oluşmuyor. Aynı gün, Ertuğrul Özkök'ün Sayın Erdoğan'ı hedef alan ve tornadan çıkmış cümlelerle kotarılmış o iğrenç yazısı da gürültü koparmıştı. Ekrem Dumanlı'nın ve jiletçi 180 bürokrat aydının tehditleri de aynı günlere denk geliyordu.

Gayrımilli Kutsal İttifak, partileri, medyaları, sözde STK'ları, öldürülen doktor için bile PKK'yı değil, Erdoğan'ı suçlayacak kadar densizleşmiş odaları ile, aynı söylem, aynı taktik ve aynı zamanlama ile Sayın Erdoğan ve AK Parti'ye saldırıyorlardı.

Toplasan birkaç yüz kişilik bu güruha baktığınızda, ya cemaatçi, ya cemaatten beslenen, ya da cemaatin muhtemelen esir aldığı bitik isimlerden oluştuğunu görüyorsunuz.

Bu bir tesadüf olabilir mi?

Bu hayatın olağan akışına uygun mu?

Sözcü ve Cumhuriyet ile ulusalcıları, Doğan medya ile Beyaz Türkleri, PKK ile laik Kürtleri, Birgün ve irili ufaklı ulusolcu gazetelerle de solcuları “rehin” almış durumdalar.

Meclis'teki karşılıkları da CHP, MHP ve HDP, yani CHMHDP…

“Düşmanımın düşmanı dostumdur” durumundan farklı bir şey var burada. Bakın, hiçbir şeye vermedikleri tepkiyi, Akın İpek'e tutuklama kararı çıkınca verdiler. Ahmet Altan Bugün TV'den aşağı inmedi.

Neden? Nedir rabıtanız? Erdoğan karşısında nasıl aynı anda, aynı taktikle düğmeye basılmış gibi organize oluyorsunuz?

Nitekim, Meclis Başkanvekili Koray Aydın'ın tarihi “beceriksizliği” ile, Perşembe günü her türlü provokasyonu yaptıktan sonra, Anayasa gereği kurulmuş bir seçim hükümetinin bakanlarını yemin ettirmeme konusunda da Gayrımilli Kutsal İttifak yan yana geldi. MHP'lilerin kurt işaretleri ile HDP'lilerin zafer işaretleri birbirine karıştı.

MHP'nin HDP'ye söyleyecek tek bir lafı kalmamıştır artık.

2011'de CHP ve MHP'ye kaset operasyonu yapan paralel örgüt sayesinde içeride yatan Dursun Çiçek de hemen yanımda müstehzi biçimde gülerken bana laf atıyordu. Paralel'in argümanları ile seçime giren ve hala aynı sloganları kullanan Gayrımilli Kutsal İttifak'a mensup olmak nasıl bir duyguydu acaba?

Kavga çıkana kadar kışkırtıcı onca söz sarf eden Barış Yarkadaş'ı, kavgayı ayırırken “sakin olun, yakışmıyor” derken görmek de midemde kasılmaya sebep oldu doğrusu.

Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay'ın CHP Samsun Milletvekili Hayati Tekin'e silah gösterdiği iftirası da anında internete servis edilmişti. Belinde taşıdığı bir telefondu ve hepimiz oradaydık. Bakan gerekli yasal işlemleri başlattı. HDP'li Pervin Buldan da konu açıklığa kavuşmuş olmasına rağmen yeniden meseleyi kanırttı.

Ama ben on puanı, tezkere konuşmasında harikalar yaratan HDP'li Mithat Sancar'a verdim. Tabii bir önceki oturumda konuşan Osman Baydemir kadar olamazdı ama, iyiydi.

Okul inşaatını yakıp, sonra itfaiyeyi korumak için bölgeye intikal eden dört polis memurunun pusuda şehit edildiği gün, PKK'nın hiçbir cinayetine sözü getirmeden “Bugün 1 Eylül Barış Günü. Gönül isterdi ki barıştan konuşalım” diyerek attığı epik tirad muhteşemdi.

Ben bu üç parti arasındaki mükemmel uyuma artistik buz pateni şampiyonu Rus çiftlerde bile rastlamadım.

Ortalarına yüzde 52 ile seçilmiş Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ve AK Parti'yi alarak, şu ülkede yüz yıl sonra belini doğrultmuş yerli/milli bir lideri/hareketi parçalamaya çalışıyorlar.

Bu kadar yalan, bu kadar iftira, bu kadar ikiyüzlülük, Müslüman kardeşlerimin dediği gibi gerçekten Gayretullah'a dokunur.

Nitekim, günün sonunda Gayrımilli Kutsal İttifak çöktü, blok dağıldı, yeminler edildi, kaos maksadı hasıl olmadı, ittifak üyelerinin yüzlerindeki ifade de bizlere teselli oldu.

Allah bu millete acısın ve bu ittifakın rehini olmaktan sakınsın.

Başka söz bulamıyorum.
#ak parti
#Islak Goebbels Makinesi
#Erdoğan