Dün CHP'nin kendi seçmenlerini “yaşam biçimleri tehlikede” travması yaratarak onları rehin aldığını, bu anti-siyasi/ahlaki tavrın, aslında CHP'yi kendi kendisine tasfiye ettirdiğini ifade ettim. (Bu aslında laiklik tehlikede söyleminin yeni versiyonudur.)
Aslında, maalesef Meclis'teki üç muhalefet partisi de seçmenlerinin beklediği siyaseti üretemiyorlar. Negatif siyaset ile AK Parti'nin peşinden sürüklenir halde seçmenlerini korkular dayatarak elinde tutmaya çalışıyorlar.
Eğer AK Parti nefreti ve yaşam biçimlerine dair korkuları üretmese, CHP'nin bu gökkubbe altında ne işe yarayacağına dair Sayın Kılıçdaroğlu bile birkaç anlamlı, ikna edici söz sarf edemez.
Eğer PKK silahları bırakırsa MHP'nin seçmenine neler vaat ederek oy toplayacağı hakkında kimsenin fikri yok.
HDP, önce 80 sonra 59 milletvekili ile bugüne değin, Kandil yörüngesinden farklı tek bir söz/eylem üretebilmiş değil. Siyaseti ve kendini inkar halinde.
Dolayısıyla, her üçü de kendi statükolarını sürdürebilmek adına aynı ortak “düşmana”, yani ülkede tek reel siyaset üreten yüzde 50 oy almış partiye her türlü yalan ve iftira ile yükleniyorlar.
Her üç parti de Goebbels taktiklerini uygulayarak gerçek bükücülük yapıyor, kamuoyunu yanıltacaklarını ümit ediyorlar.
Böyle yapmakla AK Parti'ye bir zararları dokunmuyor, kendi seçmenlerini usandırıyorlar.
Genel Kurul'da halkın verdiği oyları kullanarak, kayda değer tek bir söz etmeden milletin saatlerini millet için kullanacaklarına, yasamayı tıkamak ve PKK'ya, Esed'e, Putin'e argüman üretme kampanyası için harcıyorlar.
Hepsinin de dayandıkları şey, seçmenlerini ne kadar yanıltabilecekleri, onları ne kadar korkutabilecekleri.
Yazık!
Her üçü de aslında yoklukları ile varlar. Eski Türkiye'nin hayaletleri olarak, kötü bir şaka gibi, gözümüzün önünde grotesk bir oyun sergiliyorlar.
Halkın beklentisine uygun, pozitif, vizyoner, yaratıcı, yeni hiçbir önerileri yok.
Bu nedenle, 1 Kasım hezimetinden sonra da üç partinin de oy kaybı tüm hızıya sürüyor. HDP baraj altına düşerken, MHP baraja çok yaklaşmış durumda. CHP de en az bir buçuk puan kaybetmiş durumda. AK Parti, bugün seçim olsa yüzde 53.5 oy alır gözüküyor.
Meclis'in iki kanalda ilerleyen bir gündemi var. Biri muhalefetin yalanlarına, taktiklerine ayrılmış negatif gündem. Diğeri ise AK Parti'nin ülkenin ihtiyacı olan yasaları çıkarma konusundaki gayreti. Bakın AB müzakerelerinde 17. Fasıl açıldı. Türkiye gerekli kanunları bir süre sonra Meclis'e getirecek. Öyle ki, Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu'nun ifade ettiği üzere 2016'nın Ekim ayında Schengen bölgesine Türkiye vatandaşları vizesiz girebilsinler.
Muhalefetin umurunda bile değil. Gündemlerinde bunlar yok.
Ülke, tek bacağı kas yapmış, diğeri ise kavruk kalmış bir 100 metre koşucusuna benziyor. Bu yüzden siyasal sistemimiz sık sık kramplar geçiriyor.
Şimdi CHP, MHP ve HDP'li saygıdeğer seçmenlere soruyorum: Sizler bunun için mi oy verdiniz bu partilere? Kürsüde bol bol küfür etsinler, sahne sanatları icra etsinler diye mi?
Türkiye muhalefet alanını yoklukları ile işgal eden bu partilerine layık mı?
CHP, MHP ve HDP'li değerli, sağduyulu seçmenlerin partilerine bu soruları yüksek sesle sormaları gerekiyor.
Yoksa sittin sene ülkenin önünde engel olarak kalmaya devam edecekler.