Ey muhafazakar ikinci vazifen... (2)

04:0025/01/2016, Pazartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Markar Esayan

Dün, 1970'lerden günümüze gelen serencamda, “muhafazakar politik kimlik ne âlemde, mühendislikler ne durumda, ortaya kalıcı bir kimlik çıktı mı, yoksa arızi bir durum mu yaşıyoruz?" diye sorduk.Biz devam edelim. Şimdi, politik/kültürel kimlik kabaca iki şekilde oluş(turul)ur. İlki mühendislikler, ikincisi ise tarihsel süreçlerde yuvarlanarak evrimsel bir şekilde…Beni kimliğin hangi karakterde/yönde geliştiğinden çok, hangi yöntemle geliştiği ilgilendiriyor. Çünkü mühendisliklere ilkesel olarak karşı

Dün, 1970'lerden günümüze gelen serencamda, “muhafazakar politik kimlik ne âlemde, mühendislikler ne durumda, ortaya kalıcı bir kimlik çıktı mı, yoksa arızi bir durum mu yaşıyoruz?" diye sorduk.

Biz devam edelim. Şimdi, politik/kültürel kimlik kabaca iki şekilde oluş(turul)ur. İlki mühendislikler, ikincisi ise tarihsel süreçlerde yuvarlanarak evrimsel bir şekilde…

Beni kimliğin hangi karakterde/yönde geliştiğinden çok, hangi yöntemle geliştiği ilgilendiriyor. Çünkü mühendisliklere ilkesel olarak karşı olmaktan da öte, bu yolun felaketlere yol açtığını biliyoruz. Dolayısıyla, Türkiye'deki 14 yıllık devrimleri gerçekleştiren muhafazakarların kendi kimliklerini kendilerinin doğal süreçlerde oluşturması, gittikçe sofistike hale gelen müdahalelerle de baş etmeleri önemli bir husus.

Yakın tarihte, Gülencilerin muhafazakâr kitle üzerindeki mühendislik çalışmalarının deşifre olduğunu gördük ve gördüklerimiz bizleri dehşete düşürüdü. İlk dönemlerde ise AK Parti'ye “liberal entelektüel" bir aşı yapılmaya çalışıldı. Şu “AK Parti'nin ilk dönemi iyiydi" söyleminin altında bu aşının tutmadığının öfkeyle anlaşılması yatar.

Burada önemli olan, tıpkı Erbakan Hoca gibi, Sayın Erdoğan'ın (tüm politik başarılarından öte) muhafazakâr kitleler için özgün/bağımsız ve yerli rol model işlevidir. Muhafazakârlar için Erdoğan fenomeni, kendi doğal süreçlerinde gelişmelerini sağlayacak bir kimlik kuluçkası görevi görüyor.

Ben bu tarihsel/organik rolün önemini Erdoğan'ın kendisinin bile yeteri kadar ölçebildiğini zannetmiyorum. Zaten, böyle şeyler insiyaki olur, kasıtlı değil. Bilinçli yapılan ise mühendisliktir. Erdoğan, Max Weber'in “Karizmatik lider" kavramsallaştırmasına çok iyi bir örnektir. Weber ve Durkheim, modern aklın çözemediği ve sosyolojilerinde boş kalan bölümleri ilk kez “Reason" dışına çıkarak “karizma" ve “coşku" kavramlar ile kapatmışlardır.

Sosyolojinin metafiziği…

Peki kimlik ne halde?

Bir kere kimlik birkaç nesilde olgunlaşır. Damıtılarak kollektif referans haline gelir. Şu an kervan yolda düzülüyor ve muhafazakârların kendileri önemli bir süreç yaşandığını hissediyor, ama bunun boyutlarının bölgesel/küresel etkilerini tam kestiremiyorlar ki, bu çok normal.

Kimlik, sadece siyasete değil, kültüre etki edebildiği ölçüde inşasını sağlar. Nur topu gibi bir bebeye benzeyen bu kimliği tarihin ebeliğinden çalıp, sürecini tamamlamış modern/postmodern kuvözde besleyerek ondan bir Benjamin Button çıkarmak isteyenler olacaktır. Bu kasti mühendisliklerle de olabilir, o kuvözün daha iyi olduğunu düşünenlerin arzusuyla da.

Bu da sağlıklı bir durumdur çünkü çocuk düşe kalka büyür.

Özgün muhafazakâr kimliğin doğuş sürecindeki iki önemli riski, ya da mühendislerin iştahını kabartan durum var. İlki, yeni yetişen muhafazakâr nesil ve bu nesil üzerinde etkisi çok olan seküler dünyanın merkezkaç gücü. Gezi'de muhafazakârların bir kısmı sadece korku veya konformizmden değil, bu güçlü merkezkaç çekiminden kurtulamadıkları için de sarsılma yaşadı. Taşları Erdoğan yerine koymasa, bebe hastaneden çalınmıştı bile.

İkincisi Erdoğan'ın bir çelik çekirdek olması. Yani Erdoğan fenomeni ile karşılaşınca, dönüp arkanızı gidemezsiniz. Onu ya karşınıza almak, ya da ondan etkilenmek durumundasınız. Çünkü çoktan etkilenmişsinizdir. Ama ben beyaz Türklerin bildik Erdoğan nefretinden bahsetmiyorum, muhafazakârların dar bir bölümündeki Erdoğan çelişkisidir benim kastim.

Bunun nedenlerini bir gün yazarım. Ama mesela CHP koalisyonunu epey arzulayan bu dar kesim, aslında Erdoğan'ı Kral Lear'laştırmak, onu saraydan kovmak istediler. Bu dar, ama önemli bir eğilim. Öyle ki, bu eğilimi keşfedenler, muhafazakârlar içinde bir fay hattı yaratma peşindeler. 1 Kasım'da bir yenilgi yaşansaydı bu eğilim çok daha cüretkârca görünür olacaktı

Şimdi iyi muhafazakâr/kötü muhafazakâr ayrımını yaratmaya, derinleştirmeye çalışıyorlar. İnsanların Erdoğan'a eleştiri, çoğulculuk savunusu ve nesnellik arayışı ile “yeni" bir muhafazakar kitle yaratma mühendislikleri arasındaki farkı görmediklerini varsayıyorlar.

Bu çabadaki en büyük sorun, kibirden ötürü fark edilmiyor olduklarını zannetmeleri.
#muhafazakâr
#CHP
#vazife