Dindarları tarif, dindarlığı tasnif etme meselesi…

04:0021/12/2015, Pazartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Markar Esayan

Türkiye dindarlığının yüz, elli ve yirmi beş yıllık devrelerde geçirdiği evreleri önce bol bol taltif edip, sonra buradan alınan avansla (çünkü dindarlar biraz övülünce ellerindeki altını incik boncuğa değişen “saf” insanlar olarak görülür) bu sürecin nereye doğru evrileceğini işaret etmek sıkça başvurulan bir yöntemdir.Bunu özellikle 28 Şubat'tan beri dindarlara uyguluyorlar. Oldukça gizli bir üstencilikle, makbul dindarın nasıl ve nereye doğru evrilmesi gerektiğini, muhafazakârları yeterince övmenin

Türkiye dindarlığının yüz, elli ve yirmi beş yıllık devrelerde geçirdiği evreleri önce bol bol taltif edip, sonra buradan alınan avansla (çünkü dindarlar biraz övülünce ellerindeki altını incik boncuğa değişen “saf” insanlar olarak görülür) bu sürecin nereye doğru evrileceğini işaret etmek sıkça başvurulan bir yöntemdir.

Bunu özellikle 28 Şubat'tan beri dindarlara uyguluyorlar. Oldukça gizli bir üstencilikle, makbul dindarın nasıl ve nereye doğru evrilmesi gerektiğini, muhafazakârları yeterince övmenin getirdiği avansla işaret ediyorlar.

Evet, bir Ertuğrul Özkök övgüsüyle kendinden geçen “muhafazakârlar” var. Bunlar her kesimde her zaman vardır. Nefs denen bir şey var. Yargılamıyorum; yarın bizlerin sürçmeyeceği ne malum? Kendi cemaatlerinin sınırları ötesine geçmek, biraz eğlenmek, kendisini önemli hissetmek isteyen, şöhreti de seven insanlar buna kolay kapılabilirler.

Ama bu, çok klişe ve deşifre olmuş bir durumdur ve bir toplumu birkaç kişi ile dönüştüremezsiniz. Hem bir medya patronu kaç Ahmet Hakan besleyebilir ki!

İslam'ın değerler ve organizasyon gücünü hegemonik seküler sisteme içini boşaltarak entegre etme meselesi, Recep Tayyip Erdoğan ve tecrübeli dindar tabandan ağır bir tokat yedi.

Burada asıl sorun, özellikle son 13 yıldır yolda düzülen kervanın (ki çok değerli mallar taşımaktadır) dindarlar tarafından ideolojik kimliğe, düşünsel derinliğe tercüme edilememiş olmasıdır. Muhafazakârlar hala akıl, hakem ihraç etme eğiliminde görünüyorlar.

Muhtemelen, muhafazakârlar yeni paradigmayı açabilene kadar dindarları tasnif etme, modası geçmiş (Erdoğan) ve makbul (Batılı) muhafazakâr ayrımları yaratma, topluma ufak ufak zerk edilmeye çalışılacak.

Burada hedef kitle, tabii genç ve kadın muhafazakâr kitleleri olacak. Bir yandan gazlanırken, öte yandan önlerine parlak ödev ve amaçlar konacak. Aynı anda hem modern, çağdaş, Batı'ya entegre olmuş, özgüvenli, cemaatlere mesafe alırken bireyselliği gelişmiş yeni muhafazakarlar olmanın öneminden bahsedilecek. Kadınlar en eski öteki grubudur çünkü.

Burada cesaret alınan şeyin birisi entelektüel kibir, diğeri ise kervanın hala yolda düzülüyor olması ve yaşananın düşünsel alana dürüst ve derinlikli bir şekilde tercüme edilmemiş olması.

Bir diğer önemli husus ise, gençlerin, kadınların ve hepimizin Batı ve onun yaşam biçimlerinin çekici taarruzu altına yaşıyor oluşumuz.

Halbuki, Türkiye, ortaya koyduğu bu devrimden neden güdük ve modası geçmiş modern bir hedef çıkarsın ki?

Üstelik biz o modern dersleri çoktan aldık. Modern stratejileri dönüştürdük ve kendimize uyarladık. Artık yeni bir şeyler söyleme zamanı. Yaşanan, tüketilmiş evreleri yeni gibi kabul etmek ise vakit kaybı.

Modern entelektüelin kendi sınırlarına âşık olmasına veya bir biçimleme amacına dair olsun, fark etmez, Türkiye'nin devrimci dindarları, neden modern ötesini kendi inanç ve değerlerinden yola çıkarak tahayyül etmesin, dünyaya yeni bir kapı açmasın?

Kötü, ahlaksız, krizdeki Batı, mağdur, mağrur ve devinim içindeki Doğu analojisinden farklı bir şey söylüyorum.

Modern ötesini tahayyül etmekten, cismaniyatı ve ruhaniyatı, beden ve ruhu, somutu ve metafiziği, yani insanı yeniden bir bütün haline getiren, postmodern pastişlerden münezzeh özgün bir hareketi Türkiyeli dindarlar başlatmayacak da kim başlatacak?

Değil mi?
#dindar
#tarif
#tasnif