AK Parti labirentten nasıl çıktı?

04:0011/11/2015, Çarşamba
G: 13/09/2019, Cuma
Markar Esayan

7 Haziran seçimlerine olağanüstü bir sürecin içinden geçilerek varıldı. Seçim sonuçları her halükarda tartışmasız bir meşruiyet yaratır. 7 Haziran seçim sonuçları da öyle oldu ve AK Parti bu sonuçlardan kendisine oy vermeyenleri mesul tutmadı. CHP, MHP ve HDP gibi vatandaşı aşağılayan yorumlarda bulunmadı. Özellikle AK Parti'den kaçan muhafazakâr Kürtlere dönük özenli bir tavır izlendi. Sonuçlar özeleştiri temelinde değerlendirildi.Ancak kimse de 7 Haziran'a gelen sürecin doğal olduğunu söyleyemezdi.

7 Haziran seçimlerine olağanüstü bir sürecin içinden geçilerek varıldı. Seçim sonuçları her halükarda tartışmasız bir meşruiyet yaratır. 7 Haziran seçim sonuçları da öyle oldu ve AK Parti bu sonuçlardan kendisine oy vermeyenleri mesul tutmadı. CHP, MHP ve HDP gibi vatandaşı aşağılayan yorumlarda bulunmadı. Özellikle AK Parti'den kaçan muhafazakâr Kürtlere dönük özenli bir tavır izlendi. Sonuçlar özeleştiri temelinde değerlendirildi.

Ancak kimse de 7 Haziran'a gelen sürecin doğal olduğunu söyleyemezdi. AK Parti belki her seçime olağanüstü koşullarda hazırlanmış, ancak bu sefer bu olağanüstü koşulları göğüslemekte zorlanmıştı.

Çünkü ittifak “Grand” hücumunu gerçekleştiriyordu.

İki seçim arasından sadece beş ay geçmişse ve AK Parti bu beş ay içinde dokuz puan kaybedip, dokuz puan kazanmışsa, o ülkede olağanüstü bir durum vardır ve bu durum sadece partinin siyasi performansına göre değerlendirilemez.

Planlaması ne kadar geriye gider bilemem, ama 2013 yılı itibarıyla Türkiye'de farklı bir darbe mekaniği çalışmaya başlamıştır. Bu darbe mekaniğinin hedefi üç seçim öncesi Türkiye'de siyasi bir operasyon gerçekleştirmek olmuştur.

Hedef şüphesiz AK Parti, Sayın Erdoğan ve muhafazakâr kitle olmuş, liderlik ve partinin seçmeniyle bağı kopartılmaya çalışılmış, 17/25 Aralık yolsuzluk susturucusu takılmış darbe girişimi, HDP/PKK/DHKP-C/DAEŞ/FETÖ üzerinden gerçekleşen/denenen sokak hareketleri bu yöndeki girişimler olarak kayda geçmiştir.

Amaç şüphesiz AK Parti'yi tamamen ortadan kaldırmak olamazdı. Ancak süngüsünü düşürmek ve tükeniş/bölünme sürecini başlatmak büyük bir başarı olurdu. Nitekim 7 Haziran seçim sonuçları bu fırsatı darbe mekaniğine vermiş gözüktü.

7 Haziran'dan sonra belki Türkiye'nin elli yılına, hatta zaman tahdidine gerek olmadan, geleceğine dair kritik bir beş ay yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu bu süreci mükemmel bir şekilde yönettiler. Mesele AK Parti'den öte, Türkiye'nin zarar görmemesiydi çünkü.

Ancak buna rağmen 160 şehit ve 185 sivil kaybı yaşadığımız çok zor bir dönem oldu bu. Son oyun HDP/PKK üzerinden kurulmuştu. Darbe mekaniğince desteklenen HDP ve diğer muhalefet partilerinin de katkısı ile parlamentoya kısa devre yaptırılacaktı. Buna paralel, PKK nihai “savaşı” başlatacakv, halka Suriye gösterilerek ülke Mısır'a razı edilecekti.

PKK'nın bölgede cendereyi sıkmasıyla, AK Parti koalisyona doğru itilecekti. PKK ve asker arasında kalan AK Parti teslim olacaktı. Teslimiyetin adı da koalisyon olarak meşrulaştırılacak, AK Parti ANAP'laşma güzergâhına sokulacaktı. Böylelikle her şeyi kendisine fatura ederek Erdoğan'ı hal etmek daha kolaylaşacaktı.

Herkes Bahçeli'nin ne yapmaya çalıştığını anlamak “istiyordu” ama aslında bu açıktı; MHP'nin takım oyunundaki görevi AK Parti'yi CHP'ye mecbur etmekti. Üç kardeş parti AK Parti'yi Meclis'te sıkıştırırken, PKK ve DAEŞ de sokakta aynı şeyi yapıyor, FETÖ da onlara zemin sunuyordu. Bu labirentten tek çıkış yolu olarak CHP kapısı aralanıyordu.

AK Parti, CHP ile koalisyona girdiği an tuzağın kapağı giyotin gibi düşecekti.

1 Kasım, bu darbe sürecine indirilmiş büyük bir tokat oldu.
#HDP
#AK Parti
#CHP