Taşköprüzade Ahmed Efendi’yi tanımak ve tanıtmak

04:001/10/2017, Pazar
G: 18/09/2019, Çarşamba
Mahmud Erol Kılıç

Yazılarımızda zaman zaman tarihimizde yer alan kıymetli İslam âlimlerini tanıtmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken öyle lalettayin bir tarih köşe yazısında olduğu gibi bilinenleri tekrarlamak değil gayemiz. Bu zevatın ilmî duruşları neydi ve bugün için onlardan nasıl istifade edebiliriz derdindeyim. Malum olduğu üzere Gelenek’ten koptuktan sonra İlahiyat ve Diyanet çevrelerinde nevzuhur, daha evvel izine rastlanmamış bazı yönelimler oluştu. Dinin ve din ilimlerinin özü olan manevi ve metafizik ilimler

Yazılarımızda zaman zaman tarihimizde yer alan kıymetli İslam âlimlerini tanıtmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken öyle lalettayin bir tarih köşe yazısında olduğu gibi bilinenleri tekrarlamak değil gayemiz. Bu zevatın ilmî duruşları neydi ve bugün için onlardan nasıl istifade edebiliriz derdindeyim. Malum olduğu üzere Gelenek’ten koptuktan sonra İlahiyat ve Diyanet çevrelerinde nevzuhur, daha evvel izine rastlanmamış bazı yönelimler oluştu. Dinin ve din ilimlerinin özü olan manevi ve metafizik ilimler dışlandı. Esasında onlara tabi olması gereken ikincil ilimler öne çıkarıldı. Manevi ve metafizik ilimler adeta tasavvufun ve felsefenin işi oldu. Davud-ı Kayseri’den bu yana gelen ilmi damarımız ise bunun tam aksini söylüyor. İznik Medreseleri’nin ders programı ile bugünkü medreselerin veyahut İlahiyat Fakültelerinin müfredatı örtüşmüyor. İlimler Hiyerarşisi tepetaklak olmuş durumda. Bunun sonucu olarak 6. veyahut 7. derecede olan tali bir branşın uzmanı, en yüksek (âlî) konular hakkında ahkam kesebiliyor. Yani “İslam’da Çek ve Senedin Yeri” konusunda tez yapmış bir ilahiyatçı tutuyor “Cinler aslında mikroplardır” veyahut “Vahdet-i vücud panteizmdir” gibi sahasıyla alakası olamayan fetvalar verebiliyor. Hastane müstahdeminin pansuman yaptığı, kabzımalın gökdelenler yaptığı bir ülkede bu normal diyebilirsiniz. Dünyanın ahvali nasıl diye sorarsalar “Bekri Mustafa imam oldu deyin anlarlar” durumu söz konusu. Hiyerarşinin kalkması beraberinde liyakatsizliği ve kalitesizliği getirdi. Modern zamanların bu kaosundan çıkış ancak Gelenek ustalarının Varlık ve Bilgi anlayışlarının ihyası ile mümkündür. Çünkü orada insanlığın ortak evrensel değerleri yatmaktadır. Bu üst bilgi altında siz kendi yorumlarınızı ve açılımlarınızı getirir güne cevap verebilirsiniz. Yani pergelinizin iğneli ayağı bu Gelenek’te sabit ama diğer ayağını kullanarak açılabildiğiniz kadar açılabilirsiniz. Bundan korkmayın zira bir ayağınız sağlam. Mevlevilikte bir ayağı yere sabit basmayana sema çarkettirilmez. Düşer çünkü…


İşte bugün bir vesile ile kendisinden bahsedeceğimiz böylesi ustalardan bir tanesi da Taşköprüzade Ahmed Efendi’dir (v. 1561). Kayseri’den kendisine kadar devam eden geleneğin mühim şarihlerindendir. Dev eseri
Mevzuatü’l-ulûm
ilimlerin nasıl ast üst şeklinde sıralanacağını gösteren muhteşem bir eserdir.

Artçıları 2000’li yıllara kadar süren o epistemolojik savrulmayı bir nebze genç ilahiyatçılar sorgulamaya başladılar. Modernist, Rasyonalist, Mealci hakim zihniyet zorlanmaya başladı. Ancak sızdıkları devlet kurumları ile ayakta durmaya çalışıyorlar. Halkta ve öğrencilerde bir karşılıkları yok..

Dostlar işte bu zatın bütün eserlerini bir külliyat olarak hazırlamaya niyetlenmişler. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Yayınları arasında şimdilik 5 cildi çıktı. Tamamının 10 cilt olacağını söylüyorlar. Maalesef bazı kurumsal yayınları temin etmek çok zor. Basarlar ama doğru düzgün bir dağıtımını yapmazlar. Dağıtım firmalarına vermeleri gerekiyor ki insanlar ulaşabilsin. Ben de bu eserleri aylarca temin etmeye çalıştım başaramadım, sonunda bir internet kitapçısından 4 adedini bularak satın aldım. Bu vesile ile başta Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu ve Yard. Doç. Dr. İbrahim Halil Üçer olmak üzere bu projeye emeği geçen herkesi tebrik ederim.

Pek çok risale bir araya getirilmiş. Hem Arapça asılları ve hem de Türkçe tercümeleri beraber verilmiş. Mesela “
Hakikat Mertebelerindeki İncelikler
” isimli risalede varlık mertebelerinin 5’li anlatımı olan ve daha çok Sadreddin-i Konevi tarafından şerhedilen “hazarât-ı hamse” konusu işlenmektedir. “
Faydalı ilimlerin Niteliklerini Kuşatan Risale
”de ise yüksek ilimler ve onlara tabi ilimler tasnifi yapılmaktadır. Ahmed Efendi diyor ki:
“Şeriat kandilinden alınan sâlih amellerde süreklilik, sünnette yer aldığı şekilde titizlikle mücâhedede devamlılık anlamına gelen tasavvuf ilmini, bunu kararlılıkla sürdüren kimseye de yüce değerler, güzel nitelikler ve iyi hasletler kazandırır. Bunlara sahip olan kişi ancak ilimde derinleşmiş olanların bildiği hakikat sırlarının ve Allah’ı hakkıyla bilenlerin muttali oldukları inceliklerin kendisinde ortaya çıkmasına uygun hale gelir. Bu bilgi ortaya çıktığı zaman ona
Ârif
bu ilme ise mükâşefe ilmi, müşâhede ilmi, hakikatler ilmi denir. Bu ilme
verâset ilmi
de denilebilir. Zira Hz. Peygamber “Kim bildiği ile amel ederse Allah ona bilmediğini öğretir” buyurmuştur. Burada Peygamber ameli, iki bilgi arasında bir berzah yapmıştır ki birinden istimdat diğerini temin eder. Dolayısı ile amelin kazandırdığı şey veraset ilmidir. Ders ve öğrenimle elde dildiği için ameli mümkün kılan şeye ise
diraset ilmi
denir. Bu sebeple bu ilim, alet olan Arabi dil ilimlerine ve akla dayanır. Diraset ilmiyle ulaşılmak istenen şey amel, amelle ulaşılmak istenen şey ise veraset ilmidir.
Veraset ilmi en son gayedir
. Talep edilen şeylerin sonunda yer alır. Bilgisine sahip olan kimseyi yeryüzünde her çağda değerli kılar” (s.34).

Bu zatı ve külliyatını sürekli olarak modernist ilahiyatçıları ve mealcileri pohpohlayan bazı gazeteler tanıtacak değildi herhalde. Ben tanıtayım istedim. Yolumuz yollarıdır…

#Taşköprüzade Ahmed Efendi
#Risale