Fusus şerhinin devlet tarafından basılması üzerine

04:009/07/2017, dimanche
G: 17/09/2019, mardi
Mahmud Erol Kılıç

Bu topraklardaki İslam anlayışının doktrinsel çatısını kurmada en mühim fikir babalarından birisi hiç şüphesiz Büyük Üstad Muhyiddin İbn Arabi’dir. Bunu pek çok yazımızda dile getirdik. Gerek bizzat yaşadığı Anadolu Selçukluları döneminin büyük fikir adamı ve gerekse Osmanlı Devletinin kuruluşundan itibaren onlara ilham vermiş bir İslam âlimi.500 küsur esere imza atmakla çok velûd bir yazar olan İbn Arabi’nin en önemli eseri her bir peygamberin nasıl ve hangi keyfiyyette “Hikmet”e sahip olduklarını

Bu topraklardaki İslam anlayışının doktrinsel çatısını kurmada en mühim fikir babalarından birisi hiç şüphesiz Büyük Üstad Muhyiddin İbn Arabi’dir. Bunu pek çok yazımızda dile getirdik. Gerek bizzat yaşadığı Anadolu Selçukluları döneminin büyük fikir adamı ve gerekse Osmanlı Devletinin kuruluşundan itibaren onlara ilham vermiş bir İslam âlimi.

500 küsur esere imza atmakla çok velûd bir yazar olan İbn Arabi’nin en önemli eseri her bir peygamberin nasıl ve hangi keyfiyyette “Hikmet”e sahip olduklarını ve insanlığa tebliğ ettiklerini açıkladığı “Hikmetlerin Yuvaları” isimli eseridir. Bu kitap için İslam Düşünce tarihini kendinden evvel ve kendinden sonra diye ikiye ayırdığı söylenilir. Üzerine 120 küsur şerh yazılmakla tefekkür dünyasına onun kadar hareket getiren bir başka eser yoktur.


Bu eser Osmanlı’da İznik Medreseleri döneminde medresenin en yüksek kitabıdır. Baş müderris Davud el-Kayseri üzerine şerh yazmıştır. Şeyhülislam Molla Fenari kendi çalışmalarında kullanmıştır. Sultan III. Murad’ın emriyle Türkçeye tercüme edilmiş ve o tercümeye de bizzat Sultan isim vermiştir. Cumhuriyet döneminde Necati Gençosman’ın yaptığı tercüme Milli Eğitim Bakanlığı klasikleri arasında yayınlanmıştı.

1938 yılında vefat eden PTT Genel Müdürlüğü Hukuk Müşaviri Ahmed Avni Konuk son dönem mühim mütefekkirlerimizden. Ülkemizde felsefeciler maalesef sadece kendi meşreplerinde olan peripatetikleri filozof sayarlar. Bu artık çağdışı kalmış bir uygulamadır. Esasta Tanrı, Varlık, İnsan hakkında açılım getiren görüşleri olan kimseler en geniş anlamıyla felsefe ile iştigal etmektedirler. Bu açıdan Ahmed Avni Bey en az Filozof Rıza Tevfik kadar bir filozoftur.
Tedbirat-ı İlahiyye Şerhi
nde metafizik ve siyaset üzerine çok güzel açılımları vardır. Musikişinastır, bestekardır vs. Hakkında değerli kardeşim Savaş Barkçin
Görünmeyen Umman
adında kıymetli bir çalışma yapmıştır (Klasik, İst. 2014).

Avni Bey’in pek çok kıymetli eserinin yanında bahsettiğimiz büyük bilge İbn Arabi’nin o muhteşem eserine yazdığı şerh ayrı bir önemdedir. Hazırlanmasındaki gayretlere ve uzun emeklere bizzat şahid olduğum bu eser Prof. Dr. Mustafa Tahralı hocamızın başkanlığında merhum Yard. Doç. Dr. Selçuk Eraydın, Yard. Doç. Dr. M. Nedim Tan, Dr. Ercan Alkan’dan oluşan bir heyet tarafından neşre hazırlandı.

Bilineceği üzere memleketimizde bulunan el yazması eserler kütüphaneleri artık bir üst idari şemsiyeye kavuştu. Başına da değerli İslam felsefecisi arkadaşım Prof. Muhyiddin Macid getirildi. 70 küsur klasik eserin tıpkıbasımlarını tercümeleri ile beraber bastılar. Üstelik bir de herkes bilgiye ulaşsın diye bu eserleri elektronik ortamda da indirilebilir kıldılar. Aynısını bütün yazmalar için de yapıyorlar. Artık klasik metinler üzerine çalışan tarihçi, edebiyatçı, felsefeci v.b. gibi kimseler evlerinde oturarak bu eserlere ulaşabilecekler ve bu şekilde eserlerini yazabilecekler.

Bu sahalarda çalışanlar geçmişte ne büyük zorluklar çektiklerini iyi bilirler. Sırf tek bir yazma esere bakmak için başka şehirlere yolculuk yapıldığını, bazen de oradaki kütüphane görevlisinin kaprisleri yüzünden kapıdan dönüldüğünü iyi bilirim. İnşaallah artık bunlarla karşılaşmayacağız.

İşte bu kurum en son yukarıda bahsettiğim Ahmed Avni Bey’in
Fusûsu’l-Hikem Tercüme ve Şerhi
ni bastı. Orijinal hali 2 cilt. Latin alfabesine aktarılmış hali 2 cilt olarak basıldı. (Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, İstanbul 2017). Önünde devlet büyüklerinin de takdim yazıları bulunmakta. Büyük hizmet. Emeği geçen herkesi tebrik ederim.
Bundan 20 yıl kadar evvel İbn Arabi’nin
Fütuhat-ı Mekkiyye
isimli eserini Mısır Kültür Bakanlığı basmaya başlayınca parlementoda selefi milletvekillerinin itirazı ile hiç başka önemli işleri yokmuşçasına sırf bir gün bunu tartıştıklarını ve sonunda basımının durdurulduğunu hatırlıyorum. Heyhat!..

Gerek Tasavvuf doktrinine ve gerekse İbn Arabi düşüncesine derli toplu bir giriş okumak istiyorum diyenlere de bu eserin hiç olmazsa Dibace ve Mukaddime’sini okumayı tavsiye ederim.

Tamamını ise bir bilen eşliğinde okumak lazım. Eğer yüksek din alimleri, din bilginleri yetiştirmek istiyorsak
İznik Medreseleri
modeline dönmemiz lazım. Oradaki müfredat ne ise onu tatbik etmek lazım. O eğitim sisteminde Fusus en son okunarak mezun olunan kitaptı.

Darısı Diyanet’in başına. Ahmed Avni Bey’in bir diğer muhteşem eseri Mesnevi Şerhi 1950 yıllarda basılması için Diyanet’e teklif edilmişti. O kurum ise o zamanki zihniyet doğrultusunda bunu reddetmişti. O günden farklı bir zihniyete döndük artık diyorsa Diyanet bu eseri basarak kendini ispatlayabilir. Yoksa gerek kendi bünyesinde ve gerekse kendine bağlı vakıfta yıllardır süren Neo Selefi Cemaatleşmenin tahakkümüne katlanmak zorunda değiliz. Kimin kendi görüşü varsa istediği bir STK’da bunu dile getirebilir. Lakin toplumda ve tarihimizde hiçbir karşılığı olmayan üç beş ilahiyatçının fantezileri halkın vergileri ile oluşan devlet bütçesine dayanarak karşılanamaz.

Oralar
İznik Medreseleri
modeline tamamen zıt fikirlerle doludur. Türkiye siyasal İslam’ının fikri ve felsefi referansları da bu gelenek olmayınca bu belirsizliği birileri kendi amaçları için kullanmaktadır. Fetö hareketi de bu açığı görerek yıllarca suistimal etmedi mi? Bu fikri kaos sadece dini alanla sınırlı kalmayıp her alana sirayet etmektedir.

Bu da düşünülmesi gereken bir durumdur.

#İznik Medreseleri
#Osmanlı
#STK