Biz Gelenekten kopmuşlar bir ananevi şahsiyetle ve onun fikirleri ile karşılaştığımız zaman ne yapacağımız konusunda apışıp kalırız. Mesela o bilgelerin fikirleri yanısıra hayatları da çok ilginç kesitler taşır. Yaşadıkları hayatlarıyla düşündükleri arasında bir irtibat olduğu açıkça görülür. Bizim gibi sıradan hayat yaşayan insanlar buna bazen menkıbevi hayat deriz. Modernler bunlara belki gülerler, hem de bıyık altı gülme dediğimiz bir şekilde istihza ile gülerler ama o menkıbelerin içerisinde bazen bir geleneğin, bazen bir milletin, bazen bir imparatorluğun tesisinin kurucu fikirleri yatar. Yani modernlerin mitoloji, biraz daha insaflıların menkıbe dediği şeyler olmasa zihniyet inşası sağlanamaz. Masallar bile çocukların hafızasında yer eder. O masal kahramanları çocukların müteakip kişisel gelişmelerinde rol model olurlar. Mesela eğer Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ile ilgili o meşhur çınar ağaç rüyası motifi olmasa Osmanlı metafizik referansları eksik kalırdı. Belgesel tarihçilik açısından bu vaka bilfiil gerçekleşmiş midir gerçekleşmemiş midir bilimsel araştırma konusu yapılabilir ama bizim burada dikkat çekmek istediğimiz husus o olayın ikinci merhalesi diyebileceğimiz toplum muhayyilesi üzerinde bıraktığı tesirler bölümüdür. Zira bu rüyaların, bu menkıbelerin, bu söylencelerin oluşturduğu üst zihniyet dünyası çok önemlidir. Pozitivist laiklerin uzun bir zamandır saldırdıkları şeyler arasında yer alan kültürümüzün, harsımızın mistik, mitolojik bu hayaller âlemine yönelik saldırılara son yıllarda modernist İslamcılar da katılarak müşterek bir koro oluşturdular. Tarihimizi mitolojiden arındırmak ile beraber dini de hurafelerden arındırmak adı altında bir millet irfandan, hikmetten, şiirden, edebiyattan, felsefeden soyuluyor, ruhsuzlaştırılıyor. Metafizik bir referans kabul etmeyen modernistler geleneğimizi yıkıyorlar.
Bizim çabamız ise geleneği anlamaya çalışmak ve oradaki normlardan hareketle o bilge acaba günümüzde yaşasaydı bize nasıl ışık tutabilirdi onu ortaya çıkarmaktır. Günümüze taşıyabilmek de önemli. Yoksa ölü bir kültür olursunuz. Bence bu geleneksel yaklaşım modernistlerden çok daha çağdaştır. Mesela günümüz insanının problemlerine ışık tutarken insanın mahiyetine dair en tutarlı izahlar gelenekteki metinlerde ve bilgelerde var. Modern insanın bedeni ve maddi varlığı hakkında tekniklerde tabii ki ilerlemeler var. Ama tekniklerdeki ilerleme insanın varoluşsal dünyasındaki gizemleri çözmede hala emeklemededir. Mesela Hoca Ahmet Yesevi ve onun gibi bilgelerin görüşleri ışığında fert, cemiyet, devlet olarak nasıl bu bilgelerden istifade edebiliriz diye düşünmek gerekli. Çünkü modern zamanlar öncesi devlet geleneğimiz tamamen bu bilgelerin teneffüsüne, ruh üflemesine bağlıydı. Bilgeler günlük siyasete karışmazlardı. Ama ana prensipler üzerinde yönlendirmeler yaparlardı ki bu yaklaşım tarzının hikmet kelimesiyle irtibatı var. Bilgeleri anlamlandırmak için hikmet kelimesi anahtar bir terimdir.
Bugün dünyada olduğu gibi ülkemizde de operasyonlar yapmakta olan bazı terör örgütleri dinden hikmeti çıkararak attıkları format ile 18-19 yaşında bir genci “Ben karşılığında huriler elde edeceğim” gibi bir inanışla kalkıp bir intihar eylemcisi yapabiliyorsa bu zihniyet nereden doğmakta, hangi düşüncelerden neşet etmekte onu araştırmak lazım. Abdülvahab denilen bir köy mollasının attığı formata Lawrence denilen özel yetişmiş bir elemanın promosyonu neticesinde açılan şeriat fakültelerinde veya medreselerde okuyan öğrencilerden bazılarının bundan farklı bir tipoloji sergilemelerini bekleme abesle iştigaldir. Ortaya nasıl bir şey çıkacağı bellidir. Bas bas bağırıyoruz, mütefekkir, filozof, şair, sanatçı, estetiysen, arif, hakîm, bilge çıkamaz o formattaki yapıdan. Çıkmaz beyler, beyhude beklersiniz. Hiçbir zaman da çıkmayacak. Hani derler ya bana arkadaşını göster sana kim olduğunu söyleyeyim. Ben de diyorum ki bana kullandığın filtreyi göster, sana nasıl bir Müslüman tipi çıkaracağını söyleyeyim. Filtre burada çok önemli. O da hikmet filtresidir.
Hikmetin daha alt merhaledeki anlamlarından bir tanesi de mevize, öğüt vermektir ki bizim edebi geleneğimizde hikmet söylemek bu manaya gelir. Yani hikmetli sözlerle insanları doğru yola sevk etmek hedeflenir. Bu sözlerin muhatabı bazen sıradan insanlar olabiliyor, bazen devlet ricali olabiliyor. Hatta bu öğütlere kulak vererek kendine çeki düzen veren idarecilere nasihat-pezir yani nasihat dinler, nasihat kabul eder yöneticiler denir. Bazı yöneticiler de vardır ki bunlara nasihat-na-pezir kimseler denir. Yani öğüt, nasihat kabul etmiyor, veyahut fayda vermiyor. Öyle bir idareci o memleketi felakete sürükler. Çünkü nasihat kabul etmemek ben her şeyim demektir ki bu da o Mâlikü’l-Mülk’e şirk koşmak demek olur. O şerikini ezer.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.