Kalbimizde yâre değen bir yara...

04:007/01/2017, Cumartesi
G: 17/09/2019, Salı
Leyla İpekçi

Soğuk kış geceleri, yüreğimiz nasıl da yangın yeri. Ateşin içinde soluk almaya çalışıyoruz. Ölüyor, durmadan ölüyoruz. Gündüz düşleri, bir mumu söndürür gibi karanlığın içinde terk ediyor bizi.



Birer alev topuyuz devirirken saatleri.



Bitmiyor fitne, dinmiyor fesat. Bizi bizden ayıran her eylem çamurun içindeki nuru unutturuyor. Biz halbuki elmas gibi parlatmaya geldik umudumuzu. Birlikte her ezberlenmiş katliam senaryosunu açığa çıkarmaya niyet ettik.



Yüz yıldır bizi kandıran, birbirimize düşüren nifak tohumlarını yuttuk da geldik. Yeni bir devran bu. Tuzağa düşmüyor, kanmıyoruz.



Kan çanağında boğulmamız için tazyikli çatışma kurguları pompalanıyor durmadan. Hayır! Hiçbir şey eskisi gibi değil. Dakikalarla saniyelerle değiştik, değişmeye devam ediyoruz.



***



Yüz yıl evvel Çanakkale'de yedi düvelden binlerce genç savaştı, göçtü gitti. Bunca şehit kanı üzerinden geçilemedi Çanakkale. Fakat birkaç yıla kalmadan memleket işgal edildi, Boğazlar'dan başlayarak içeri girdi düşman askeri.



Şimdi, 15 Temmuz'dan sonra şunu yakinen anladık. Çanakkale geçilemediği içindir ki sonradan elini kolunu sallayarak işgale gelen devletlere karşı Kurtuluş mücadelemizi cesaretle verebildik.



O birliği, o dirlik ruhunu Çanakkale'de yaşatabildiğimiz içindir ki sonradan pes etmedik, ehlileşmedik ve vatanımızı savunmaya kaldığımız yerden devam edebildik.



Bir başka deyişle, birinci dünya savaşında yenilmiş de olsak, Osmanlı devleti yıkılıp işgal edilmiş de olsa Çanakkale ruhu diri kaldı, ta ki Kurtuluş savaşını verebilelim.



Bu sefer de olan bu işte. Evet yılbaşı gecesi onlarca masum kişi katledildi, evet durmadan bir yerde bombalar patlıyor, canlı bombaların pimi çekiliyor, evet terör ve işgal hareketi her koldan bizi kuşatmış halde, kana doymuyor. Ama buna rağmen 15 Temmuz'la açığa çıkan diriliş ruhumuz tüm hızıyla bizi kuşatmaya devam ediyor.



***



Anadolu'nun çeşitli yerlerinde annelerle, gençlerle konuşuyorum. 90'lardaki zulmü yaşamış biri olarak, hiçbir zaman tanık olmadığım bir direniş gücüyle karşılaşıyorum her gittiğim yerde.



Hiçbir sosyolojik tanıma sığmayan, tasniflerle tasvirlerle sabitlenemeyen halkın içi içine sığmıyor. Gençlere başka zaman olsa ne bu böyle faşizan eğilimliler diyebileceğimiz yerde, uyanmış durumdalar gaflet uykusundan. Capcanlılar. Olan bitenin detaylarını dahi biliyor, sorguluyorlar.



Bugünlere kadar hep çocuklarının tembel, uyuşuk, hımbıl, konfor düşkünü, şımarık olduğunu söyleyerek şikayet eden analar artık kudret iksiri içirilmiş çocuklarını nasıl zapt edeceklerini şaşırmış durumda.



İşgale, bombalara, teröre, fitne fesat oyunlarına karşı topyekun bir savunma başladı çünkü gençler arasında. Anasına bir bardak su getirmeye üşenen evlatlar, savaşa gönüllü gitmeye hazır. Milli seferberlik günlerinin direniş ateşi gönüllerde öyle bir yanmış ki, kıpır kıpır herkes.



Çınar ağaçlarının altında toplanan ihtiyarlar, aynı kuşatıcı ruhun içinde, durmadan aşk pompalıyorlar kasabanın gençlerine. Zulme karşı mücadele etmenin faziletleri yeniden hatırlandı.



***



Öldürerek değil, şehit olmayı göze alarak kahraman olanların hikayeleri bir yandan yüreğimizi dağlıyor ama bir yandan da gençlerin terör ve işgalci cepheye karşı hakkıyla direnişine modellik ediyor.



Asıl zaferlerin sömürü, işgal ve tahakküme arka çıkıp hayatta kalma başarısını göstererek değil, canını feda ederek kazanıldığını görüyorlar.



Özellikle 15 Temmuz'dan beri, Anadolu'nun her yerinde ideolojisi, inancı, kimliği birbirinden farklı olan pek çok kişi aynı nefesin içinde soluduğunun farkında. Haklı olmanın, mazlumun yanında yer almanın, saldırganlaşmak yerine direniş uygulamanın kendiliğinden gelen sahiciliğini kuşanmış durumda herkes.



İstihbarat örgütleri, terör üretim merkezleri, çatıştırma kuruluşları dört bir yanda cirit atarken, kana bir türlü doyamazlarken; biz buradayız, gümbür gümbür atan kalbimizde yâre değen bir yara. Geceden gündüzü, gündüzden geceyi yara yara ilerliyoruz.



Kimse bunu önleyemiyor. İşin ilginç yanı, anlayamıyorlar da. Yılmıyoruz, yıkılmıyoruz, bunca dost ateşinin içinde, alev alev tüten güller, laleler gibi açıyor, açıyoruz. Seven ile sevilen oluyoruz, ay ve yıldızın, mürid ile mürşidin bir olduğu an; aşk olsun. Hep birlikte şahit oluyoruz, olacağız!


#Milli seferberlik
#Kış
#Çanakkale