‘İşin ehli’: Emaneti asıl taşıyan!

03:0026/04/2016, Salı
G: 13/09/2019, Cuma
Leyla İpekçi

Geçtiğimiz günlerde Başbakan Davutoğlu tarafından açıklanan
kuşkusuz ki eksikliklerine rağmen pek çok anılmaya değer maddeyi ihtiva ediyor. 'Gençlerin kültür ve sanat projelerini desteklemek' için ayrılan 50 milyon lira bütçeden bahsedilen maddede biraz derinleşelim. Zira plandaki her maddenin oluşturulma amacı toplumsal hayatımızın gerek dip akıntılarına gerek yüzeyine değdiği için bir anlam taşıyor, taşımalı.


Konuşma veya seminerler için pek çok yazar çizer gibi ben de acizane kimi zaman sivil toplum kuruluşlarının, lise ve üniversitelerin, kimi zaman belediye ve devletin çeşitli faaliyetlerine katılıyorum. Hemen her seferinde gençliğin derdinin ana temasının pek değişmediğini görüyorum. Sorunlar elbette çeşitli ama sanırım kaynağı bir: Kitap bilgisini hayata geçirme zorluğu!



***


Mevzu elbette gençlerin kitap okumamasından filan ibaret değil. En çok okuyanı için de mesele değişmiyor çünkü: “Yunus'u okuyoruz, Itri'yi dinliyoruz, Sinan'ın eserlerini inceliyoruz. Ama nasıl Yunus olacağız, nasıl Sinan olacağız?” Sorunun bize bakan yüzü daha da vahim: Gençlere kolayca tüketilen, sığ, nefsi hız ve hazza rehin bırakan hayat formları sunarken evrensel güzellik ölçütlerinde kültür sanat projelerini onlardan nasıl bekliyoruz?



Zihinsel faaliyetleri besleyen seminerler, tebliğler, çalıştaylar, seminerler elbette çok kıymetli fakat felsefeden veya düşünceden tavra, tatbikata, yani hayata ve vücuda bir türlü geçirilemiyor. Bugün gençliğin kültür ve sanat projelerini desteklemek için hangi kritere göre ayrım yapacağını özümsemiş her alanda ehil kişi var mı? Devletin bünyesindeki seçici kurullarda? Bürokratlar arasında? Belediyelerin kültür şirketi sorumluları arasında? Acaba hayatın neresinde onlar?



Yakınlarını kayırma gibi bir derdi olmayan, adalet ve liyakat ölçülerine saygılı, sanatsal tecrübe ve birikime göre seçim yapabilecek kültür ve sanat ustalarını kim yetiştirecek? Gençlerin projelerini layıkıyla kim değerlendirecek? Hiçbir cemaatin veya ideolojinin menfaatini gütmeden, insanlık için hayata geçirilecek evrensel değerlerin sanatsal üslubunda derinleşmemize yönelik davranacak ehillere nasıl ulaşacağız?



Defalarca altını çizdiğim gibi, kitap okumakla yetinmek yerine insan okumak gerekiyor. İnsanı hatmetmek gerekiyor. Usta çırak ilişkileri yok denecek kadar azaldığından, toplumun gündelik ve pratik hayatından canlı bilgiler, icraatlar, estetik ve zanaat derken... Yaşamı güzelleştirme ihtiyacının bizzat kendisi hızla kıyımızdan çekiliyor. Ama bu her şeyin sonu değil ya! Nerede o halde işinin ehli insanlar? Neden onları sivil veya resmi hayatın kurumsallaşan yüzüne dahil etmiyoruz?



“Yıllarca sol cenah nemalandı bu işlerden, kültür sanat diye diye bize olmadık şeyleri kakaladılar, şimdi sıra bizde” yaklaşımını bir türlü terk edemeyenlerle adaletli bir kültür sanat seçkisi yapılabilir mi gençlerin projeleri arasından?



***


Adalet eksenli, güzellik ölçütleri kemale doğru, çoğulcu bir medeniyetin ruhunu kültür ve sanat oluşturur şüphesiz. Gençlerin kültür ve sanat projelerini desteklemek için ayrılan elli milyonluk bütçe hırs dolu menfaatlere, kısa vadeli itibarlara peşkeş çekilerek, kağıda geçirilmiş şişkin faaliyetlere harcanarak çarçur edilirse...



Kalkınma Eylem Planı'nın eylemleri boş amellere, faydasız ilme feda edilirse... Sonraki nesiller emaneti döküp saçmadan taşıyan ehil elleri görmekte, bulmakla, bizzat ehil olmakta daha da zorlanacak.



Topyekun bir nefs seferberliği gerekiyor bize. Dindar nesil yetişmiş olmuyor; sözgelimi Konak meydanında yoğun bir cemaat oluşturup teravih kılmakla. Okullarda bol bol kutlu doğum etkinliği yapmakla 'Muhammedî' hakikati içselleştiren nesiller de yetişmiş olmuyor. Nefsini Müslüman kılabilmiş yetişkinlerin düzenlediği çevre ve şehirler de henüz kurulmuş değil.



Nerede gündemin dışında, yaşamın içinde bize ruh üfleyen sıcak nefesliler? Gündemde yer almadıkları için insan-ı hakiki'nin mevcut olmadığını mı addediyoruz? Nefsten ruha hicreti gerçekleştirmede gerek gençlere gerek yetişkinlere yol gösterecek manevi rehberlerin izini sürmek, hayatın ortasında ustalarla, zanaatçılarla, icracılarla karşılaşmak, saklı köşelerdeki bugünün Yunus'larına değmek asıl desteklenmesi gereken kültürel projemiz olmalı.



Yaşam ve ölümün has sanatçılarının soyu hiçbir zaman kesilmez. Gençleri hakikatin canlı bilgisinden soğutmadan, onları sanal ekranlar karşısında seyirci kalmaya daha fazla mahkum etmeden... Sanatta, şehirde, ailede, çevrede güzellik ve estetik adına tahakkuk edecek asli bilgiyi içselleştirmelerinin önünü açmalıyız.



İşin ehli emanetin asıl taşıyıcısıdır. Apaçık olanı içeriden görmezsek, arayıp bulmaya şevk duymazsak elbette gençlere de ehliyet vermekte zorlanırız. Hem kültür sanatta, hem toplumsal hayatta.


#Kalkınma Eylem Planı
#Adalet
#Başbakan Davutoğlu