Bazen bir kapı açılır!

03:0014/05/2016, Cumartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Leyla İpekçi

Bazen bir kapı açılıyor ve her şey bir hediye oluyor insana. Kalbimiz hiç durmaksızın halden hale geçtiği için, ne yazık ki nimete şükretme hali, bu her şeyin kıymetini bilme ve her şeydeki güzelliği görme hali sonsuza dek devam edemiyor. Keşke edebilse…



İşte öyle bir güzelliğin içine ansızın dalabiliyor insan. Yirmi dört saat açık gönüllerin kapısı ansızın çalabiliyor. İçimizde dışımızda bizi çirkinliklere gark eden onca çarpık çurpukluk varken… Her ne kadar eğri bakışlı olan biz isek de… Bize her şey böylesine zulmette görünürken… Sebep sonuç ilişkisine sığmayan, açıklanamaz bir güzellik haresiyle kuşatılıyoruz bazen. Bir anda.



Geçtiğimiz günlerde, acizane bana da böyle oldu. Bir seminer dinlemeye gitmiştim. Bulunduğumuz yer restore edilmiş bir tekke olduğundan, ayakkabılarımızı çıkarıp halıya oturduk. İşittiklerimiz gönlümüzü nasıl açmışsa, bizi öylesine bir kılmış olmalı ki, sohbeti boyunca yanımda oturan bir kız kardeş, ayağındaki kamerçinleri çıkarıp benim ayaklarıma geçiriverdi.



Başka bir zaman olsa mahcup olur, ezilip büzülürdüm belki. Fakat öpüp gönülden aldım, kabul ettim. Çünkü aynı nurdan yapılmış olduğumuzu oracıkta fark etmiştim. Alan el ile veren el bir idi. O beriki de ben'dim. Hak ile kaim idi her şey, gönülden gönle hep o nur ile kuşatılmıştık.



Çok güzel bir andı; benliğimizden sıyrılmış, ilahi biz olmuştuk. Sıfatlarımızın çeşit çeşit olması tevhid tohumundan yapılmışlığımıza bir kanıttı sadece. Özde bir olmanın gözle olan ilişkisi gereği, sessiz sessiz akmaya başladı gözyaşı yanaklarımdan.



***


Derken ertesi gün bir hanım okurla karşılaştım. Yine bir sohbet çıkışıydı. Gelip sarıldı, bin yıllık dost gibi. Sanki tanıyor gibiydim. İlk kez gördüğüm okurlarla sık sık kapıldığım bir histir bu. Aşinalık öylesine fazla olur ki bazen, bizi bir araya getiren görünürde yazdıklarım olmasına rağmen, ezeli bir güzelliktir.



Okuyanın yazarlığı olmasa, yazılan neye yarar ki. Yazan ve okuyan iç içe geçiverir bu sarılma anında. Yazılan bir. Öznesi nesnesi hak olur. Yazdıklarıma bir iltifat olarak algılamam övgüleri. Kalemin sahibidir çünkü öven de övülen de.



Böyle sahici ve samimi kucaklaşma anlarında gerçek tecelli ediyor işte bir anda. Gerçeğin insanı güzelleştiren o kudretli yüzü zuhur ediyor. Vehimlerden, bağımlılıklardan, benlik lekelerinden sıyrılmanın yegâne yolu samimiyetle sevmek imiş, pat diye dank ediyor insana. Hayatın tam ortasında. Bir anda. Ne ben ne sen kalıyor. Zaaflarımızı değil, sabit güzelliğimizi algılamaya başlıyoruz.



Birbirini hiç tanımayan insanların gönül yoluyla tanış olması büyük bir umuttur. Her kavuşma adaletin tecellisidir bir bakıma. Çünkü her şeyin yerli yerinde olduğunu kavuşma anında hissedebiliyoruz. Örtüşme. Hemhal olma, empati, ne isterseniz deyin. Vesile ne olursa olsun. Ne kadar mucizevi.



Sonsuz şimdi'nin frekansına girmişizdir. Gönülden gönle olan en kestirme yolu bir çırpıda katediverdiğimiz için, evet, an'ın sırrı açılıvermiştir. Şuurlu olmadığımız için, hemen kapanacaktır ama yine. Fakat o kavuşma anındaki ilahi zevki baki kalır. Ta ki bir başka buluşma gerçekleşsin. İşte o da anneler gününde kapımı çalıverdi.



***


Ne böyle özel günlerin kutlanmasıyla fazla ilgiliyimdir, ne de zaten gönül işlerinin resmiyete büründürülmesinden yanayımdır. Üstelik de artık yaş elli olduğundan arayacağım kişilerin sayısı bir bir azalmaktadır; böyle sektörel yönü ağır basan özel günler bunu idrak etmeye yarar en çok. Bir de şu var tabii: Annesiz çocuktuk sonra da çocuksuz anne olduk!



Evet, her birimiz çocuğuz ama her birimiz anne olamıyoruz. Buna rağmen, hayatın bir döneminde çocuksuz kadınlar da kendilerine anne diyebilmeli bence. Çünkü annelik vasfı, asli tabiatında kimi zaman farklı vesilelerle de olsa zuhur etmektedir 'çocuksuz anneler'in.



Şimdi bana soran olduğunda artık torun sevecek yaştayız diye tebessüm ediyorum. Yeryüzünün bütün annesiz çocukları sizin evladınız olabiliyor. Onların acısını dindirmek için seferber olabiliyorsunuz. Ya da hatta sonraki kuşaklar bir güzellik medeniyetinde nefes alabilsinler diye şevk ile çalışıp çabalamaya, hizmete devam edebiliyorsunuz. Aman çocuğum en iyi koleji kazansın hırsı size tevafuken teğet geçmiş oluyor. (Teselli niyetine!)



***


Evet kapı çalmaktaydı. Açtım. Karşımda üç sevdiğim kardeş. Birlikte çalıştığımız, öğrendiğimiz, ürettiğimiz, pek çok önemli anı biriktirdiğimiz, paylaştığımız… Ellerinde bir demet çiçek, bir şiir ve bir de hediye paketi.



Terliklerini uzatıp onları içeri aldım, ama bu ev sahibesi halim o kadar sürdü ancak. Yazdıkları şiirin ilk dizesini okurken bir çocuk gibi ağlamaya başladım. Neredeyse hıçkırarak. Anneler gününde beni / gönlümü ziyarete gelmişler!



Elli yaşımda ilk kez az önce bahsettiğim o annelik vasfımın bu kadar aleni olarak tecelli ettiğini hissettim. Sarılırken yavrularım dedim onlara. Anneleri yaşında olduğum için değil. Kan bağı olmaksızın da aynı 'soy'dan gelmenin mümkün olduğunu fark ettiğim için.



Hissettim ki, sevenler birbirine sarıldığında alemde her şey ile her şeye sarılıyor! Evet, aynı nurdan yapılmıştık. Nur soyu imiş her ne varsa. Anası evladı. Başı sonu. Arzı arşı...


#Sonsuz
#Teselli
#Açılan kapılar