Anaların duasında...

04:0024/09/2016, Cumartesi
G: 16/09/2019, Pazartesi
Leyla İpekçi

Ülkemiz içerden ve dışarıdan terör ve darbelerle kuşatma altına alınmaya çalışılırken.. Devletin hemen her kademesinde ihanet varken.. Diplomasinin nazik nazik kanırtan sömürgeci dili yine New York'daki BM toplantılarında gerçeğe perde edilirken...



Türkiye'nin batı bölgelerinde bir aydır çeşitli kasaba ve köylerden ziyaret amaçlı geçiyor, kalıyoruz. Bazen kısa bazen uzun. 15 Temmuz'un gündelik hayata yansımalarını adım adım izliyorum. Ailelerde, gençlerde ve çocuklardaki dönüştürücü etkisini... Diyebilirim ki en yoğun olarak gözlemlediğim; anaların duası.



***



Sıradan insanların, belli bir cemaat aidiyeti olsa da bunu putlaştırmamış hür eğilimli kişilerin hangi ideolojiyi benimsemiş olurlarsa olsun ülkeyi kanlı kansız tehditlerden korumak ve vatanı sevmek gibi bir ortak dertleri vardı. 15 Temmuz'la zahir olan. İşte bunun en yoğun dışavurumunu annelerde ve büyük annelerde görüyorum.



Evlatlarına daha özgür ve adaletli bir hayat sunmak için çırpınan. Ama sınırlı imkanları nedeniyle de en yoğun olarak yapabildiklerini yapan; yani dua eden... 50 yaş ve üstü kadınlar. Analar. Valide sultanlar.



Yarabbi devletimize milletimize dirlik ve düzenlik ver. Yöneticilerimize basiret ve feraset ver. Her türlü beladan sana sığınırız... Böyle diye diye şehit düşen her genç için gözyaşı dökseler de kudretini gönülde büyüten analar. Pes etmeden ve asıl isyan etmeden; umut etmeyi sürdüren. Seven. İnanan. Güvenen.



Bugünlere dek dua eden ve kudretini gönülde canlı tuttukları güzel sözlerden alan anaların nicesine şahit olduk. Bir oğlu dağda, bir oğlu orduda katledilmiş anaların barış için döktükleri gözyaşındaki tevekkülü gördük. Kayıp oğullarını yıllardır arayan anaların yaşama arzusunda nice öksüz evlatlar şefkat buldu.



15 Temmuz'un ardından şehit evlerine gelip Kur'an okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yanaklarından tutup sıkan, oğlu gibi bağrına basan, başını okşayan anaların yüreği her dem birlik ve dayanışma için atıyordu. Aynı duanın içinde bir oluyordu sevilen vatan evlatları ve seçilen lider.



***



Validelerin en güzellerinden birinin elini Uşak'ta öptüm. Hacer Ana. Kargıcı Camii'ne bakan penceresinin önünde o güçlü ve kavrayıcı elleriyle nice eri yoğurdu. Yetiştirdi. Sevdi. Hizmet ettiği eren oldu. Ol nefesin içinde nefes kesen hayret ve hayranlığını hiç eksiltmedi. Devlet; ana oldu onun imanlı parmakları arasında. Ana; devlet oldu.



Bir diğeri Fatma Ana. Türkiye'nin kalbi Ankara'da uzun kış gecelerinde kesintisiz tevhid vurdu devleti ve milleti için. Elini öptüğümde sıcacıktı. Celalinden de cemalinden de razı idi. Ekran karşısında muhalifler barikat kurup hendek açarken, mayın döşerken... Mutmain olmuştu çoktan. Atan el ile tutan elin bir olduğunu bilmişti.



Valide sultanımın elini de İzmir'de öptüm. Gülerken gözünden yaş akan, her nefesinde şükreden, memleketinde anbean olup biteni takip eden, gelen geçene yardım eden, el veren, seher vakti herkes uyurken elini semaya açıp niyaz eden kayınvalidem. Semra Ana.



“Memlekette yangın çıkarıyorlar. Ama bizler her vakit buradayız. İzin vermeyeceğiz” diyor. Durmadan dua halinde. “Evladım” diyor. “Gece uyanırsam hemen televizyonu açıp ne haber var diye bakmadan tekrar uykuya dalamıyorum. Sanki bir şey yapabilirmişim gibi. Ama işte elimde değil!” Anne diyorum. Sizin bu eyleminiz dua ve niyaz yerine geçiyordur. Anaların duası olmasa neye yansır bunca aşk erinin şahitliği!



***



Anadolu. Seven analar ile dopdolu. Odalarının duvarında, raflarındaki çerçevelerde, tozlu çekmecelerinde anıların tozlanmış görüntüsünü, kısacık gibi geçmiş yılların derin izini saklayan analar ile dopdolu. Hüznünü kapanmayan yaralara merhem eden, sustuğu dillerde özleyen, sessizce sonsuzluğun koynunda biriktirdikleriyle avunan analarla dolu Anadolu.



Bizi dilim dilim ideolojilere ayıran, kimliksel soslara bulayan, lime lime edip cemmatler halinde doğrayan ne kadar tanım tanzim tasnif varsa... Ötesine taşan, taşıran anaların duasıdır ki gönlü durmadan genişletiyor. Saray kılıyor. Vatan kılıyor. Sen konduğun yerden ne kadar düşersen düş; dallarını sarkıtıp seni tutuyor, kavrıyor.



Sana ayrılıkların olmadığını fısıldıyor anaların bağrından en gür sedalar. Bunca yarım kalmış vedanın ortasında bunca ağıt sana her şeyin yerli yerince olduğunu hissettiriyor. Devletin ne müzmin muhaliflere ne de onu ele geçirmeye çalışanlara ait olduğunu, soğuk bir aygıt olmasına rağmen hepimizi içten dışa içe durmadan terlettiğini... De hissettiriyor.



Merhume Tenzile Ana'nın canlı duaları gibi... Evlatlarının gözyaşında bir damla olup yeryüzünün bütün çocuklarını birbirine bağlıyor. Anaların duası: Tek heceli bir şiir oluyor işiten yarenlerin dilinde.


#Anaların duası
#Tenzile Ana
#BM toplantıları