Sonunda başardılar. Bütün dünyayı 'ya IŞİD ya modern dünyanın yüksek kazanımları' noktasına getirdiler.
Hitler Yahudileri, Bush Iraklıları katlederken bir kez olsun akıllarına 'gerçek Hıristiyanlık bu değil' cümlesini kurmak gelmeyen, Stalin milyonlarca insanın kanına girerken 'gerçek sosyalizm bu değil' dememiş modern dünyanın kazanımlarından söz ediyorum. Hani İsrail her gün düzenli olarak Filistinli katlederken 'meşru müdafaa' falan gibi yavelere iman eden, Afganistan'da ne olup bittiği ile neredeyse hiç ilgilenmeyen, Çeçenistan halkını bir kez olsun cidden önemsemeyen, Myanmar'daki teröristlere bile en fazla 'bu yaptığınız çok ayıp bi kere' diyebilmiş modern dünyanın kazanımlarından. 'Fransa'nın, İngiltere'nin yüksek değerleri ile yaşayıp giden bu insanlar niçin ölümü de göze alarak IŞİD'e katılmak için Suriye'ye giderler' sorusunun cevabıyla ilgilenmeyi reddeden modern dünyanın kazanımlarından.
Biliyor musunuz bilmem? IŞİD'in kontrolündeki Rakka'da Arapça'dan sonra en çok konuşulan dilin Fransızca olduğu söyleniyor. Biri bana bu durumu tane tane izah edebilir mi lütfen? 19. yüzyılın başından, hatta 18. yüzyılın sonundan başlayabilirsiniz anlatmaya. Vaktim var. Dinlerim. Ama hani meseleyi 'az gelişmiş İslam dünyası - acayip gelişmiş batı dünyası' gerzekliğinden ilerletmeyecekseniz… Arap dünyasına, Afrika'ya, Uzak Asya'ya 300 yıldır yapılan operasyonlardan, 300 yıldır uygulanan sömürüden dem vurmaya cesaretiniz varsa…
Hem niçin dinleyemeyelim ki? Çok heyecanla anlatıyorsunuz siz anlattığınız şeyleri. Mesela Avrupa'nın göbeğindeki özgürlükler şehri Paris'in 7 ayrı noktasında eşzamanlı operasyon düzenleyebilecek yetkinlikte bir terör örgütünü Batının o kirli tarihine, kolonyalizmin yapıp ettiklerine hiç bulaştırmadan anlatabilme yeteneğiniz var ve bu gerçekten hayranlık verici.
O kadar etkili ve güzel anlatıyorsunuz ki, şöyle dediğinizde inanasımız geliyor size: 'Ortada hiçbir sorun yokken bu geri kalmış, bu mağara kovuklarında yaşayan Müslümanlar irili ufaklı terör örgütleri kurarak dünyadaki huzur ve barış ortamını tehdit ediyorlar.'
Neredeyse inanasımız geliyor size. 'Haklı olabilirler. İslam'ın doğasında terörizm var galiba. Batının yüksek insani ve ahlaki değerlerine inanan bu saf, bu masum, bu yüce insanlar yanılıyor olamazlar' cümleleri ağzımızdan dökülüverecek gibi oluyor.
Hem niçin inanmayalım ki? Sanki cep telefonlarında kullanılacak hammaddeyi elde etmek için bütün çocukları engelli ya da ölü doğan bir Afrika şehrinden haberimiz mi var? Sanki canlı yayında o canımız, ciğerimiz, güzelimiz, kıymetlimiz Bağdat'ın yerle bir edildiğini 'havai fişek gösterisi' izler gibi izlemişliğimiz mi var? Sanki Esed'in insanları öldürmek için kimyasal silah kullandığından haberdar mıyız? Sanki Mısır'da sandığın gücüyle kazanılan bir seçimi insanların elinden alıp darbe mi yaptı birileri?
Aman sizin merkez Avrupa'nıza ve cici Kuzey Amerika'nıza bir şeycikler olmasın da gerisi ne olursa olsun değil mi? Sizin kulenize uçak girmesin. Bizim Emevi Camimiz yerle bir olabilir. Sizin şehrinizin kılına zarar gelmesin. Bizim Kabil'imiz, Gazze'miz, Bağdat'ımız, Halep'imiz yerle bir olabilir. Çünkü insan olan, insan yerine konulan bir tek sizinkilerdir. Bizimkilerse zaten yüktür dünyaya. Zaten fazlalıktır. Zaten dünya en fazla 3 milyar insanın yaşayabileceği bir gezegendir ve bu 3 milyar insanın kim olduğu konusunda herhangi bir tartışma ile vakit kaybetmenin alemi yoktur.
'Sizin çocuklarınız 15 Euro'ya futbol topu alabilsin diye Pakistan'da kaç çocuk o topu 0,5 Euro'ya mal etmek için tutkal bağımlısı oluyor, haberiniz var mı?' diye soramayız size asla. Kurduğunuz bu büyük sömürü düzenini, insan yavrusunu insan yavrusundan, toprağı topraktan, kadını kadından, ölüyü ölüden ayıran bu aşağılık düzeni eleştirmeyi bir an olsun aklımıza getiremeyiz. Gözlerinin önünde annesini, babasını, ağabeyini, kız kardeşini öldürdüğünüz çocukların fırsatını buldukları ilk anda niçin göğüslerine bomba bağladıklarını asla araştıramayız. Ortadoğu'da binlerce insanın niçin akıl almaz şiddet yöntemleriyle hareket eden bir İngiliz anahtarını 'umut' olarak gördüklerini ise hiç mi hiç soruşturamayız.
Biz, yaşadığımız mağara kovuklarında, elimizde sizin bize sattığınız silahlarla bombalanmayı, öldürülmeyi, yok edilmeyi hak eden insan dışı varlıklarız sadece. Dolayısıyla Rakka'yı bombalarken sivil-terörist ayrımı yapmanız gerekmez. Çocuklar ve kadınlar da dâhil şehrin tamamı elbette teröristtir.
Fakat şu kadarını söylememe izin verin olmaz mı: Sizin yok saydığınız her Müslüman, sizin insan muamelesini dahi çok gördüğünüz her bir Müslüman, eline geçirdiği ilk fırsatta sizi yok etmeye kararlı birer savaşçıya dönüyor Ortadoğu diye isimlendirdiğiniz coğrafyada.
Bomba ekiyorsunuz, katliam biçeceksiniz. Bunun, içinden çıkılmaz bir şiddet sarmalı olduğunu görmeyecek kadar da körsünüz işte.
Ne diyordu De Gaulle: 'Hani Cezayir'in bağımsızlığına kanları ve canları pahasına karşı çıkan özgür Fransa'nın özgür yurttaşları vardı ya… Söyleyeceklerim bundan ibaret.'