15 Temmuz gündemim

04:0030/07/2016, Cumartesi
G: 13/09/2019, Cuma
İsmail Kılıçarslan

Evde iki yıldır ertelediğim büyük tadilata başlama zamanı. Eski bazı eşyalar atılacak, boyacılar için hazırlanılacak ev. Sadece boya da değil, musluğundan elektrik tesisatına her şey… Bir taraftan da cumartesi günü sabah çoluk çocuk tatile gitmeye hazırlanıyoruz. Tam bir hercümerç durumundayız anlayacağınız. O yüzden 15 Temmuz sabahı hafifçe geç çıktım evden. Temel bir siyasi gündemim oldu radyoyu açınca. Fransa'nın Nice kentinde yapılan saldırı. 'Eh' dedim, 'mecbur bunu yazacağım yarın gazeteye.'



Ofiste yazıyı bitirince biraz da başka gündemlere göz attım. Pokemon go, gündemin üst sıralarındaki varlığını koruyordu. Birkaç aydınlatıcı yazı okudum. Basbayağı 'av-avcı simülasyonu' idi bu. Sanal olanın gerçek olanla karışmasının tehlikesi üzerine düşündüm epey. Adamların böyle meseleleri 50 yıl öncesinden filmlerle anlattığını hatırladım. Ardından Tarkan'ın yeni şarkısı Cuppa'yı dinledim. İlk dinlememde kesin kararımı verdim: 'Açık ara yapılmış en kötü Tarkan şarkısı.'



Öğleden sonra gündemimi Can Paker isimli birinin attığı bir tweet işgal etti. Kimdi bu Can Paker isimli biri? Hatırlayalım. 1942 doğumlu bir liberal. Bir dönem Deniz Baykal'ın danışmanlığını yaptı. TÜSİAD, İKSV, TESEV gibi yerlerin yönetiminde bulundu. Biz onu en çok George Soros'un Açık Toplum Enstitüsü'nden tanıyoruz. Evet evet. Şu Soros. Hani hakkında 'hayırsever mi spekülatör mü' tartışmalarının hiç bitmediği, kimilerinin 'dünyadaki Yahudi sermayesinin asıl reisi' olarak tanımladığı, dünyada çok sayıda gıllı gışlı işin onun tarafından yapıldığı düşünülen Soros.



O gün fark ettim. Doğrusu Can Paker isimli biri bu vikipedi bilgileri dışında neredeyse hiç gündemimde olmamış. Aklımda da hep 'mala davara zararı olmayan bir adam' olarak kalmış. Dolayısıyla Can Paker isimli birinin nasıl olup da süreç içerisinde 'Reisçi' olduğunu kaçırmışım. Beni affetsin zatıâlileri. Fakat anladığım kadarıyla sağlam Reisçi olmuş. Ne güzel.



Doğrusu bu ya, birinin Reisçi olması, yani Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi duruşunu ve ilkelerini benimsemesi -bunu benimseyen kim olursa olsun- beni sevindirir. Türkiye'nin güzel geleceği konusunda bir nefer daha kazanılmış olması beni mutlu eder.



Gelelim Can Paker isimli birinin 15 Temmuz günü öğleden sonramı işgal eden tweetine. Şöyle yazdı: 'Türkiye'nin kendilerinden bağımsız olarak her boyutta ilerlemesini hazım edemeyen dört mahalle var. 1.Laikçiler 2.Paraleller 3.İslamcılar 4.PKK'



Yalan söylemeyeceğim. 'Oha' dedim tweeti ilk okuduğumda. Ardından da 'çüş' ile devam ettim. Bu ne üslupsuz, bu ne kibirli, bu ne cahilce bir tweetti böyle? İlk anda hissettiğim ise şuydu: Bu Can Paker isimli biri, Türkiye'deki İslamcılar ve sosyolojileri hakkında hiçbir halt bilmiyor. Özellikle kuruluşundan beri AK Parti'nin ana akslarından birini, belki de birincisini oluşturan İslamcıların Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti'nin yanında nasıl ve hangi şartlarda durduğuna dair hiç ama hiçbir fikri yok.



Bu 'çüş' dediğim tweeti bir de 'tweetin üstünü değil de, altındaki sıralamayı hesaba katarak' düşündüm. İslamcıları, PKK ve Paralel ile hizalayan Can Paker isimli biri beni ve daha pek çok İslamcıyı bu kirlinin kirlisi, lanetin laneti örgütlerle hizalayarak bile isteye bir şey yapıyordu bence. Sanki bir kampanyanın startını veriyordu kendince. 'İslamcılar tasfiye edilmeli' korosuna bir yön, bir yönelim gösteriyordu sanki.



Burada mecburi bir açıklama yapayım. Bazı İslamcıların tasfiye edilmesi doğrusu bu ya beni de sevindirir. Hatta bazı İslamcıların tasfiyesinde bildiğimiz bilmediğimiz hayırlar olabilir. Ancak meseleyi 'bazı' parantezine almadan, isim vermeden konuşulacak, yazılacak her şeyin muhatabı olarak kendimi alırım. Burası netleşsin diye söylüyorum. Ben mesela 'Reis'in yanındaki liberaller temizlensin, memlekete büyük zarar veriyorlar' yazsam Can Paker isimli biri de bunu muhatap almalı. Anlatabiliyor muyum?



O gece, yani 15 Temmuz gecesi saat 22:30 sularında tek gündemim vardı. İndiğim sokakta memlekete darbe yapmaya çabalayan namussuz FETÖ itlerini bertaraf etmek. Bu amaç için tekbirlerle şehadete yürüyen pek çok insan gördüm. Bu amaç için mermi yedikten sonra 'Allahuekber' diyen pek çok gazi gördüm. Kadiri dervişleriyle, emekli öğretmenlerle, şortlu kızlarla, çarşaflı teyzelerle, mealcilerle, Menzilcilerle, İsmail Ağacılarcılarla, MHP'lilerle, AK Partililerle, Saadet Partililerle, Hüda-Par'lılarla yan yana yürüdüm ölüme… Liste çok daha uzun elbette… Ben o gece bu milletin, bu memleketin gerçek hamurunu gördüm. Cesaretini, basiretini, ferasetini gördüm. O yüzden gün boyu zihnimi meşgul eden Can Paker isimli birinin tweetinin yeniden aklıma gelmesi sabah ezanını buldu. Dedim ki 'ulan yoksa İslamcıların bu gece sokağa inmesine engel olmak için miydi o tweet?' Sonra dedim ki kendi kendime: 'Saçmalama oğlum. Bunu düşündüğün için kendinden utanmalısın. Lanet olası şeytana uyma. Olur mu öyle şey? Şuracıkta abdestini al, namazını kıl ve bunu düşündüğün için tövbe istiğfar et. Bu Can Paker isimli biri de en az senin kadar Reis'i seviyordur, en az senin kadar paralel şerefsizlik organizasyonuna karşıdır. Bu noktada onun Soros geçmişi de önemsizdir, senin İslamcı geçmişin de. Delirme. Şimdi ittifak zamanı, şimdi kavgaları, küslükleri, kırgınlıkları geride bırakma zamanı. Haydi, çök secdeye.'



İşte böyle.



Ne diyordu Zizek: 'Bazı aptallar tekbir getirip bu şanlı demokrasi direnişini olumsuz yönde etkiliyorlar yeğenim. Hatta inanır mısın aralarında uzun sakallı erkekler, kara çarşaflı kadınlar bile var. Taksim'de açıkça Uhud Savaşı'na giderken okunan duayı da okudular. 'Zor durumda kalırız' diyorum yeğen. 'Şöyle darbeye karşı demokrasiyi savunan çok sarışın, pek güzel kızları çıkaralım ön plana' diyorum yeğen. Siz Kazan'lı 70 yaşında dayıyı çıkarıyorsunuz ekrana. Olmaz böyle. Olmaz. Aptallar sizi.'


#15 Temmuz
#TÜSİAD
#TESEV
#Zizek
#İslamcılar