Zorlu bir geçitten geçiyoruz. Derin bir vadinin içindeyiz. Türlü tehlikelere, saldırılara maruz kalıyoruz. Şartlar (coğrafya) nedeniyle kendimizi tam mânasıyla savunamıyoruz. Biliyor ve inanıyoruz ki sonrası düzlük, emniyet, ferahlık. Bereketli ovalar, emin beldeler. Hele bu sarp geçitten (akabe) bir çıkalım.
Derbent, iki dağ arasındaki geçit demek. Dar boğaz. Bunu doğu ve batı olarak anlıyorum. Ortasında ülkemiz. Her iki taraftan da saldırılar geliyor.
Şimdi her taşın altından, her kayanın arkasından bir kötülük çıkıyor. Çalıların içi kımıl kımıl. Uçurumların üstü hayatımıza kastetmek isteyen kimselerle dolu. Bütün imkânlarıyla saldırıyorlar. Her türlü kirli ittifakı kurmuşlar.
İçimiz de temiz değil. Birileri yerimizi bildiriyor, bilgi veriyor, yardımcı oluyor. Hatta kayıplarımıza sevinebiliyor. Onlardan medet umuyor. Nihayetinde kimimiz ölüyor, kimimiz yaralanıyor. Fakat ilerliyoruz. Kervan / kâfile durmuyor, tükenmiyor, geri dönmüyor.
Böyle bir durumda ve zamanda, birbirimize düşmek ne kadar akıllıca? Bunu en çok kim ister? Elbette bizi yok etmeye, durdurmaya çalışanlar. Unutmayalım, daima hatırımızda tutalım:
Madem devlet destekli terör örgütleri hedef gözetmiyor, düğün evine veya polislere, eğlence mekânına yahut askerlere aynı anda saldırabiliyor, bizim de ayrım yapmadan birbirimize sahip çıkmamız gerekiyor. Hainler hariç kimseyi dışlamadan. Siyasi duruşuna, kimliğine bakmadan.
Vatanın meziyet ve şahsiyet sahibi evlatları olarak. Bu dünyadaki gayelerimizden biri de neydi? Hayırla anılmak.
Üslubumuzu kesinlikle düzeltmeliyiz. Güven vermeliyiz. Bunun başka çaresi yok.
***
Gönül erbablarından İsmail Ata'nın kıymetli bir nasihatini okudum:
(Kaynak: Dr. Hayati Bice, Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî, Ahmet Yesevî Üniversitesi Yayınları, sayfa 190. Yeri gelmişken, Prof. Dr. Musa Yıldız Bey'e ayrıca teşekkür ederim.) Bu nasihat sadece dervişleri değil, yöneticiler dâhil, hepimizi yakından ilgilendiriyor.
Asırlar öncesinden devam edersek: Halkın acısına ve sevincine ortak olalım. Kaygısını paylaşalım. Kimsenin umudunu kırmayalım.
İlaveten: Bir şeyler yaşanıyor; yaşanmıyormuş gibi davranmayalım.
Haftalar evvel hırs bahsi hakkında bir yazı kaleme almıştım. Azim ile hırs arasındaki farklara değinmiştim. Savaş Barkçin ağabeyimiz değerli bir katkıda bulundu ve bizi mutlu etti:
Bu cümleleri niye hatırladım ve hatırlattım. Konumuzla bir ilgisi var mı? Şöyle:
Yeryüzündeki yüz milyonlarca insanın emeğini zimmetine geçirenler, millet hayatlarını ipotek altına alanlar, birçok devleti işleyemez duruma getirenlerin saldırısıdır bu. Meselenin ekonomik ve kara propaganda yönünün olması da bundan dolayıdır.
Canımız yanarken, acımız büyürken bile tüm gücümüzle mazlumların yardımına koşuyor, imdadına yetişiyoruz. Böyle merhametli bir milletin yenilmesi mümkün mü? İnanmıyoruz çünkü inanıyoruz. Diyeceklerimiz bu kadardır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.