'Bu topraklar' ifadesini çok sık kullanırız. Peki, bundan ne anlıyoruz, anlamalıyız?
Bu topraklarda neşet eden ve günümüze ulaşan yahut ulaşmayan her türlü güzellik, kıymet, yaşanmışlık. Yunus Emre'den bozkırdaki alıç ağacına, Ahlat'taki Selçuklu mezarlığından hâlâ ayakta olan bir dağ köyüne, İnce Minare müzesindeki sekiz yüz yıllık ahşaplardan yanık sesli bir çobana kadar.
Üstünde yaşadığı toprağa yabancı kalmak, kendi insanına hor bakmayı da beraberinde getiriyor.
Önce her anlamda toprağı tanıyacağız, tanımalıyız. Üstünde ne olmuş ve oluyor; altında kimler yatıyor?
Toprak bize daima güzel huylar öğütler: Mütevazı olmak, tevazu göstermek, vefalı çıkmak, emek vermek, fedakârlık yapmak. Sabrı tavsiye eder. Susuzluktan çatlar da sesi çıkmaz.
Toprağı arsa, yatırım aracı veya taşınmaz mal olarak görenler, meseleye dünyadan bakıyor demektir.
Topraktan uzaklaştıkça neye yaklaşıyoruz? 'Beton' diyelim. Beton burada, bir yapı malzemesinden ziyade, hırsı ve ihtirası temsil eden imge olarak karşımıza çıkıyor. Merhamet ile merhametsizlik arasında. Kök ile köksüzlük sınırında. İkincisi, bizi, başka bir haline getiriyor. Yabancılaşmanın başladığı yer işte burasıdır.
***
İbrahim Kalın'ın
isimli derinlikli eserini okurken toprak bahsiyle karşılaştım. Sevincimi gizleyemedim.
İsterim ki beraber okuyalım: "Topraktan gelip toprağa geri dönecek olan âdemoğullarının mayasıyla olan ilişkisi, coğrafî olmanın ötesinde ontolojik bir irtibatı işaret eder. Kültürün, toplumun, medeniyetin, insanın üzerinde yaşadığı ve dünyadaki evini kurduğu toprak; coğrafî bir konumdan ziyade köklere, kuruluşa, sahici hamura, derinliğe ve gerçekliğe tekabül eder." (Sayfa 462)
"Toprak ile düşünce arasında sağlam ve sağlıklı bir ilişki kurmak, düşünce ufkumuzu daraltmak demek değildir. Tersine, toprak bize köklerimizi hatırlatır; nereden beslendiğimizi gösterir…" (463)
Aynı bölümden:
Özetle:
***
Bu kıymetli katkıdan, güzel moladan sonra devam edelim.
Hayatın her anında ve alanında karşımıza çıkıyor. İş ortamlarında veya yolculuk esnasında. Medya, siyaset, ticaret ve edebiyat dünyasında. Nedir bu?
Yol kenarlarına dökülen, ortamı berbat eden kaçak molozların bile bununla ilgisi var.
Haliyle, kazandığımızı sandıkça kaybediyoruz. Bunu anladığımızda güneşimiz batmış oluyor.
Bu noktada, toprakla kalbî temasımız, fânilik duygusunun pekişmesine fayda sağlar. Dünyadan ayrılacağımızı anlarız. Zalimlerden olmak istemeyiz.
Kemal Sayar'ın
kitabından: "
yetinme ahlâkını ve kanaat duygusunu yeniden keşfetmesi gerekiyor." (186) Hemen ilave edelim: "Kanaat, izzetin cevheridir." (
, 178) Devamında: "Ahlâkın özü samimiyettir." (
, 101) Tekrar bir önceki esere dönelim:
(130) İş nereye vardı?
Bütün bunları toprakla birlikte okuyorum. Size de tavsiye ederim.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.