Trump, Erdoğan, Putin: ‘Büyük Tufan’dan önce dünyanın son fırsatı..

04:005/05/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
İbrahim Karagül

Ne kadar farkındayız bilmiyorum ama, küresel ölçekte belirleyici olacak
yeni tür bir iktidar alanı
şekilleniyor. Bugüne kadar hiç görmediğimiz, tanık olmadığımız,
çok dar çerçeveli bir ilişkiler ağı
biçimleniyor. Siz buna, ülkelerden ve ittifaklardan çok
güçlü liderlerin belirleyici
olduğu
“yeni bir dünya kuruluyor”
da diyebilirsiniz.


Bu yeni iktidar alanı; şu an belirsiz görünse de, çok yakında

çarpıcı değişimlere

yol açacak. Birçok ülkenin pozisyonunda ciddi değişikliklere tanık olacağız. Ülkelerin

klasik kalıplarının dışına

çıktığını, yeni duruma göre kendini yeniden

formatladığını

göreceğiz.



İttifaklar yok, birkaç ülke var


Yeni iktidar alanı ya da

düzeni

, daha öncekilerde olduğu gibi,

çoklu ortaklıklar üzerinden

, 2. Dünya Savaşı sonrası oluşturulan

ulus üstü

yapılar üzerinden, Atlantik merkezli

tek yanlı müdahaleler

üzerinden, çokuluslu sözleşmeler üzerinden değil, daha dar ölçekli bir

merkez iktidar alanı ve birkaç belirleyici ülke üzerinden

biçim alacak.



Yani, merkezde çok daha

az devlet

var.

Avrupa Birliği bir güç olarak yok, Almanya, Fransa ve İngiltere var

. İslam İşbirliği Teşkilatı, bir çevre olarak yok, ama

kurucu aktörlerden biri olarak Türkiye

var. Asya'daki ekonomik-siyasi ittifaklar, ortalıklar yok ama

Çin

var,

Hindistan

var,

Japonya

var.



ABD'nin tek yanlı tezleri çöpe gitti


Belki daha sonra, G.

Kore

olacak, belki

Endonezya

ve

Avustralya

olacak. Latin Amerika'daki birlikler yok ama daha sonra bu kurucu alana

Brezilya

ve

Arjantin

gibi ülkeler de katılacak. Afrika Birliği yok ama belki

Nijerya

olacak.



Anlatmaya çalıştığım;

İkinci Dünya Savaşı

sonrası

statüko

tamamen dağılmış durumda.

“Bunu biliyoruz, zaten dağılmıştı”

diyeceksiniz. Ama Soğuk Savaş sonrasında ABD ve Avrupa'nın başını çektiği

küresel düzen projeleri

de çöpe gitti. Yeni dönem bu projelerin

iflasının ilanı

işte. Bu da ABD'nin tek yanlı hakimiyet tezlerinin tamamen çöktüğüne işaret ediyor.



Hatta,

Rusya

ve

Çin

'in Atlantik ittifakını boşa çıkaracak

karşı tezleri

de eski keskinliğini kaybetti. Atlantik ve

Asya güçleri

arasındaki keskin ayrışma yeni dönemde sanki

daha paylaşımcı bir ilişki

olarak yeniden şekil alıyor. İşte değişiklik burada. İşin yeni olan tarafı burası.



Dünyanın son şansı: İşte fırtına o zaman kopacak..


Belki

örtülü güç mücadelesi

devam edecek, belki

Doğu-Batı ayrışması

daha da derinleşecek. Belki bu yeni yaklaşım da

birkaç yıl içinde başarısız olacak

ve bir kenara atılacak.

Ama şu an denenen şey; coğrafi ayırım yapmaksızın, eski hesaplaşmaları aşarak ulaşılmak istenen hedef, dünyanın son şansı olacak

.



Bütün

üst iktidar formatları

başarısızlığa uğrayan dünyada, bu son şansın da sonuçsuz kalması, kuvvetle muhtemel, dünyayı

kasıp kavuracak bir fırtına

ya yol açacak. İşte o zaman, bu fırtınanın kazananı olmayacak.



Bu

“son şans”

ın üzerinde fazlaca durmak lazım. Uluslararası ilişkilerin tamamında bir güven krizi var ve

tedaviye

cevap verecek eşiği çoktan aştı.

İttifakların tamamı

çöküşte ya da çok hızlı

çözülme

süreci yaşıyor. Birleşmiş Milletler dahil,

hiçbir üst yapının insanlık ailesi üzerinde etkisi kalmadı

. Dolayısıyla, bu yapılarla yeni bir üst yapı inşa etmek artık mümkün değil. Çoğu dönemini bitirdi ve ortadan kaldırılacak.



İç politik söylemlerde değişime hazır olun..


Yeni dönemde,

demokrasi ve insan hakları

söylemleri artık eskisi kadar

tahrik edici, coşturucu

olmayacak, öne de çıkarılmayacak. Bu değerler üzerinden ikili ve

uluslararası iklim

oluşturulmayacak.

Güvenlik, istikrar

, ayakta kalma ve güç biriktirme konuları baskın gelecek. Ülkelerin kaderi,

kaynaklar ve iktidar

üzerinden belirlenecek. Güç arayışları da öyle.



Birçok ülke, eskiden yüklendiği

yükümlülüklerden

kaçacak, onları üzerinden atacak. Çünkü onları birer

angarya

olarak görecek. Sadece uluslararası ilişkilerde değil,

iç politikada da siyasi söylemler kökten değişecek

.

Siyasi kimlikler, ideolojik kimlikler yerine ülkeler tarihsel kimliklerini, iddialarını

öne çıkaracak.



Bu kimlikleri iç politik dizaynda, dış ilişkilerde etki alanları sınırlandırılacak. Bazı ülkelerin

imparatorluk

geçmişleri, bazılarının bölgesel hesapları, bazılarının geçmiş siyasi zenginliği

geleceğe dönük bütün platformlarda

öne çıkarılacak.



Türkiye o dar masada yer bulabilecek mi?


Türkiye'nin işte bu

dar masada yer alma

arzusunu iyi izlemek lazım.

Kurucu ülkeler arasına girmesini teşvik etmek

, kolaylaştırmak lazım. Eski

ezberlerden

kurtulup, yeni duruma göre

yeni sözler

söylemek, tanımlamalar yapmak lazım. Kurucu aktörlerin güç oyununun dışında kalmaması, 21. Yüzyılda daha da öne çıkması için Türkiye için

seferber

olmak lazım.



Bugünlerde

ABD, Çin, Rusya, Almanya

arasındaki diplomasiyi, görüşmeleri, anlaşma ya da anlaşmazlıkları çok dikkatle takip edin derim. Özellikle

Mayıs ayındaki ikili ya da çoklu görüşmeleri

iyi izleyin derim.

Trump, Putin, Erdoğan, Merkel ve Çin

yönetimi arasındaki diyaloglara kulak verin derim.



Suriye gibi bölgesel konuların ötesine geçip,

nasıl bir merkez iktidar ilişkileri

kurulmaya çalışılıyor, görmeye çalışın derim. Yeni uluslararası iktidar biçimlenmesini, iyi anlayın ve

olacaklara şimdiden hazırlıklı olun

derim.



Şaşırtıcı trafik: Soçi'den sonra Çin'de üçlü görüşme


Şahsen,

Cumhurbaşkanı

'nın Mayıs ayı boyunca yürüttüğü temasları bu çerçevede anlamaya çalışıyorum. Türkiye, bir taraftan ilişkileri yeniden

restore

ediyor, diğer yanda yeni oluşan

merkez alana girmeye

çalışıyor.



Trump, Putin ve Erdoğan inisiyatifi

nin, güçlü liderlerin, yeni dünyanın şekillenmesinde

tahmin edilenden çok daha belirleyici

olacağını sanıyorum. İzlediğim kadarıyla dünya bu yöne gidiyor çünkü.



Erdoğan'ın

Soçi

ziyaretinden önce Putin-Trump görüşmesi ve

Merkel-Trump

görüşmesi gerçekleşiyor. Dolayısıyla

Türkiye-Rusya

ilişkilerinde ekonomik çerçevenin dışında kalan unsurlar, küresel ölçekte nitelik arzediyor, iki ülkenin konuştuğu meseleler ABD ve Rusya ile de konuşuluyor. Çin'de ise

Rusya, Çin, Türkiye üçlü görüşmesi

gerçekleşecek. Hemen ardından Trump-Erdoğan görüşmesi, daha sonra Brüksel'de

NATO

zirvesi…



Kurumlar üzerinden değil liderler üzerinden inisiyatif


Kurucu ülkeler, güçlü liderler üzerinden yeni bir uluslararası iklim

, bütün doktrinleri bir kenara iten yeni

inisiyatifler

öne çıkıyor. Sanırım bu konuyu çok tartışmak lazım. Zaman geçtikçe bunun detayları, somut örnekleri çokça çıkacak önümüze.



Şok olmamak için,

“bu da nereden çıktı”

dememek için yeni ilişkiler ağını,

yeni güç oyununu, güç arayışını

, Türkiye'nin mücadelesini iyi okumak lazım.



Çok şey değişecek!


Ama ben

çok şeyin değişeceğini, çok sözün yeniden kurulacağını

, Türkiye içinde de eski siyasi anlayışların zayıflayacağını,

ezber kimliklerin aşınacağını

şimdiden görüyorum. Türkiye içinde de büyük tartışmalara hazır olun!



Ama daha da önemlisi,

bu yeni inisiyatif, bölgesel ve küresel ölçekte sorunları yumuşatmayı başaramazsa, çok büyük bir fırtına, insanlık ailesinin tamamını vuracak demektir

. Başka bir inisiyatif ihtimali kalmamış olacak çünkü.




#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan
#Donald Trump
#Putin
#Soçi
#NATO