Seçimden önce Gezi benzeri, daha çok mezhep kimliği üzerinden büyük bir kriz planladıklarını, Gezi ve 17 Aralık darbe girişiminin başarısızlığından sonra son kozlarını oyuna sokacaklarını biliyorduk. Defalarca bu tehlikeye dikkat çektik. Aslında Türkiye’yi tanıyan, cepheleri tanıyan, ittifakları bilen, Türkiye’nin vesayetten kurtulma mücadelesini ve bu mücadeleyi sabote etmeye çalışanları bilen herkes aynı endişeyi taşıyordu.Gezi projesi, Türkiye’de Alevi isyanı çıkarmaya ayarlı bir çokuluslu müdahaleydi.
Seçimden önce Gezi benzeri, daha çok mezhep kimliği üzerinden büyük bir kriz planladıklarını, Gezi ve 17 Aralık darbe girişiminin başarısızlığından sonra son kozlarını oyuna sokacaklarını biliyorduk. Defalarca bu tehlikeye dikkat çektik. Aslında Türkiye’yi tanıyan, cepheleri tanıyan, ittifakları bilen, Türkiye’nin vesayetten kurtulma mücadelesini ve bu mücadeleyi sabote etmeye çalışanları bilen herkes aynı endişeyi taşıyordu.
Gezi projesi, Türkiye’de Alevi isyanı çıkarmaya ayarlı bir çokuluslu müdahaleydi. Arkasında kimlerin olduğunu, Avrupa’daki Alevi örgütlerini hangi ülkenin istihbarat teşkilatının yönettiğini, bu ülkenin Türkiye içindeki ortaklarıyla bu sokak terörünü nasıl finanse edip yönettiğini, içerideki sermaye gruplarının ne tür roller üslendiğini artık Türkiye’de herkes biliyor. Erdoğan ve ekibini tasfiye etmek ve bu siyasi harekete yönelik toplumsal desteği cezalandırmak için çok çirkin bir oyun tezgahlandı. Türkiye kamuoyu bu şeytanlığı erken farketti ve o çokuluslu müdahaleyi boşa çıkardı.
Artık bu yeni çatının silahlı kolu görevini DHKP-C yapıyor. Tetikçilik, terör saldırıları bu örgüt üzerinden yürütülüyor. Türkiye’nin otuz yılını çalan etnik çatışmalardan sonra DHKP-C üzerinden bu sefer mezhep kimliği üzerinden bir iç çatışma projesi uyguluyorlar. Yeni çatının medya ve toplumsal mobilizasyon ayağını Doğan grubu yürütüyor.
Çağlayan Adliyesi’ni basıp bir savcımızı şehit eden teröristlere “terörist” bile diyememelerinin, bunun yerine yayınlarıyla örgüt sempatisi işlemelerinin sebebi budur. Doğan grubuna bağlı yayın organları, durum daha da vahim hale gelince çok daha tehlikeli bir yayın stratejisi yürütecektir. Doğan grubu, Türkiye’nin ortak iyiliğinin dışında bir pozisyon belirlemiş, AK Parti karşıtlığını Türkiye karşıtlığı noktasına getirmiştir. Türkiye’den ziyade bir örgütü destekler görünümü almıştır, yayınlarıyla talihsiz, çok trajik bir görüntü vermiştir.
Birileri düğmeye bastı ve bir kriz dalgası servise konuldu. Oysa yayınlayacaklarımız sadece üç günlük değildi. Elbette biz bunları yayınlamaya devam edeceğiz, dosyayı tamamlayacağız. Çok mahrem konular ve isimler dışında, bazı ilişkileri açığa çıkaran, karanlık noktaları aydınlatan yayınlarımız devam edecek.