Malazgirt'te Binbaşı
, Şemdinli'de Uzman Çavuş
şehit edildi. Polislerimiz evlerinde
ediliyor. Türkiye'nin her köşesinde insanlar öldürülüyor, bazıları yaralı kurtuluyor, iş makineleri yakılıyor, terör üzerinden bütün ülke
alınmak isteniyor.
Bu durum sadece
bir terör meselesi değil. Bu sadece
değil. Bu,
Türkiye'nin varlığına karşı başlatılmış, geleceğini yok etmeye dönük kapsamlı bir çalışma.
Bütün örgütler tek çatı altında toplanıyor. Bütün ideolojik gruplar,
etnik ve mezhep kimliği üzerinden cepheye
sürülüyor. Türkiye'nin varlığına karşı büyük bir saldırı söz konusu.
Unutmayın, saldırılar Türkiye'nin askeri operasyonlarından önce başlatıldı. Uzun süren
barış süreci, birilerinin hırsı üzerinden istismar edildi, boşa çıkarıldı.
Birileri bu ülkede barışın önünü kapattı. Son yıllarda olağanüstü sıçrama yakalayan ülkeyi
için büyük bir plan devreye sokuldu. Türkiye'yi
isteyenler bunu
AK Parti ve Tayyip Erdoğan düşmanlığı
üzerinden pazarlar oldu.
Bu bir içeriden işgal girişimidir
seçimleri öncesi başlatılan çalışmayla
kimlik eksenli siyaseti meclise taşıyanlar
, bunun
silahlı çatışma olarak zaten planlamıştı. Bizlere
,
olarak servis edecekleri bir şer plan, Türkiye'yi yeniden yönetilebilir alana çekmeye, yeniden
, yeniden iç çatışmalardan başını kaldıramaz hale getirmeye dönüktü.
Bu yüzden çevremizdeki
fırtınasını Türkiye içlerine taşıyorlar. Siyasi
, içerideki bazı
sermaye çevreleri, dışarıdaki ağababaları ve terör örgütleri üzerinden
yürütülüyor.
Günlerdir “
”, “
Türkiye içinde kurulan şer ekseni”, “Kuzey Kuşağı
ile bazı sermaye çevreleri arasındaki ilişki
” konusunda uyarı yazılarını bu yüzden yazdım. Dar anlamda terör tanımı bugünlerde
gözlerimizi kör edecektir
. Daha geniş anlamda, bir Türkiye projesi perspektifinde konuşmamız gereken şeyler var.
O grup PKK'ya arka çıkıyor
PKK'yı, DHKP-C'yi, MLKP'yi tek çatı haline getirenlerin
, aynı kamplarda eğitim yaptıranların Türkiye ile ilgili başka bir hesabı var. Daha önce Türkiye'nin “
iktidar kurucu” o merkezleri doğrudan bu işlerin arkasında
yer alıyor. Bu yüzden örgütlere odaklanırken, dağları/kampları bombalarken, içeride terör gruplarına operasyonlar yapılırken “
devlet aklı”nın bu eskinin iktidar kurucularına odaklanması,
kamuoyunun bu büyük plan hakkında bilgi edinmesi lazım.
olaylarıyla ülkemizi
'ya çevirmeye çalışanlar,
'la
'a çevirmeye çalışanlar, bugün
hem etnik hem de mezhep ayrışması üzerinden Türkiye'yi Irak ve Suriye'ye dönüştürmeye
çalışıyor.
Gezi olaylarında DHKP-C'ye kol kanat gerenler
, onu pazarlayanlar, bu örgüt üzerinden sempati yayınları yapanlar,
bugün aynı şekilde PKK'ya kol kanat geriyor
, PKK saldırılarını masumlaştırıyor, terör saldırılarını, cinayetleri
etmek için taklalar atıyor.
Aynı grubun bir Gezi döneminde bir de bu dönemde yayınlarına bakarsanız,
aynı yöntemleri, aynı dili, aynı yayın anlayışını yürüttüğünü göreceksiniz.
Durdukları yer vatana ihanettir
Onlar Türkiye'ye karşı
yer almışlardır. Onların tek icraatı
Selahattin Demirtaş'ı pazarlamak
değildir. Açık biçimde
terörün arkasındaki güç olarak tanımlanmalıdırlar
. Dahası, bugün durdukları yer Türkiye'ye karşı açık bir “
” pozisyonudur.
HDP'yi ve PKK'yı kullanarak,
Kürt milliyetçiliğini tahrik ederek
yeniden “
” pozisyonlarını ele geçirmek istemişlerdir.
Kürtlerden nefret edenler, Kürtler üzerinden Türkiye'yi denetim altına almaya çalışmışlardır.
Türkiye'de bir “
” oluşturulmuş, bu eksen silahla, örgütlerle,
terörle amaçlarına ulaşmak
istemektedir. Yıllardır hep bu mücadeleyi vermişlerdi ama
ilk kez terörle işbirliği yapıyor
, ülkemize karşı açık bir silahlı mücadele yürütüyorlar.
Artık
PKK'nın ipleri Kandil'in elinde, İmralı'nın elinde değildir. Bu “eksen”in elindedir
. Onların şirket merkezleri PKK'nın ve diğer örgütlerin
dönüşmüştür. Planlama buralardan yapılmaktadır, pazarlama buralardan yapılmaktadır.
Demirtaş sadece bir
,
.
Akıl adamı, siyaset adamı değildir
. Bir resim karesidir sadece. Bu
adam,
patronlarının kendine tayin ettiği rol
üzerinden
hesabı yapmaktadır. Ama bilmelidir ki, yeri geldiğinde onu buruşturup bir kenara atacaklardır.
Sizi Taksim'de oynatırlar
Biz biliyoruz ki,
bu ülke, coğrafyanın son kalesidir
. Öyle
süslü cümlelerle, entelektüel artistliklerle, göstermelik muhalif pozlarla konuşma zamanı değildir. Bu ülkenin vatansever çocukları
, canları pahasına doğruları söylemeye, ülkeleri için mücadele etmeye, yüreklerini ortaya koymaya devam edecektir. Bu mücadele öncelikle
ikiyüzlülüklere karşı yapılacak, siyasi sahtekarlıklara karşı yapılacak, terörün arkasındaki asıl güçlere karşı yapılacak, iç işgale ve o oligarklara karşı verilecektir
.
Unutulmamalı ki bu
ülke Irak değildir, Suriye ya da Mısır değildir
. Derin reaksiyon harekete geçtiğinde, bugün
terörü yöneten o karargahların sahipleri, etek giydirilip Taksim'de oynatılır
, bütün ülkeye afişe edilir. Çünkü bu hınzırca planları ellerinde patlayacaktır.
Harita taslaklarına müdahale edilmeli
Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu durum dar bir terör tehdidi değildir. Bölgesel planlamalar Türkiye'ye yansıtılmaya başlandı.
, o bölgedeki demografik düzenleme, etnik temizlik bu yüzden yapılıyor. Ülkenin Güney'le,
Arap/İslam kuşağı ile bütün bağlantıları
kontrol altına alınıyor. İçerideki o terör destekçileri ise,
ile cepheye sürülüyor.
Bu yüzden
Türkiye'nin o harita taslaklarına artık kalıcı bir müdahalesi gerekiyor
. İçeride
hazırlıklarına, bu yönde kurulan ittifaklara, bu ittifakların yönetilmesine, cephe projelerine, çevresinde ise, hemen güneyinde başlatılan ülkeyi boğma, felç etme planlarına
sert bir şekilde müdahil olması, inisiyatif alması
, bugüne değil geleceğe yönelik planlar yapıp uygulaması gerekiyor.
Türkiye'nin
Alevileri, Kürtleri, Arapları düşmanlaştırması isteniyor
. Bunu yapanlar aynı zamanda
Kürtlere de feci bir tuzak kuruyor
. Bu bölgede Kürtleri Türklere ve Araplara karşı cepheye sürüyorlar.
inşa ediliyor. Bu tuzağa düşülmemeli.
Unutulmamalı ki, güneyimizdeki uygulamalarla içerideki cephe inşa etme çabaları aynı senaryonun birer parçası.
Etnik düşmanlığa düşmeden, mezhep ayrışmasına kapılmadan,
birer “
”na dönüştürülen örgütlere ve arkasındaki merkezlere yönelik
belirlenmesi gerekiyor.
Bugün devam eden operasyonlar, bölgesel
güç haritasını değiştirmeden bırakılırsa, her şey kaldığı yerden devam edecek, harita taslaklarına bir daha müdahale şansı kalmayacaktır. Türkiye, 2003 yılından beri sabırla bölgedeki gelişmeleri izliyor. Ancak
bu sabır artık bir zaafa dönüşmüştür. Ve o zaaf artık ülke sınırlarını tehlikeye atmıştır.
Yakın tehdit, o büyük cephe
Bıçak kemiğe dayanmış,
uzak tehditler yakın tehdide
dönüşmüştür. Bundan sonraki
ülkeyi istikrarsızlığa sürükleme, bölgedeki her hangi bir devlete benzetme ihtimali taşımaktadır. Öyleyse sınırlarımıza dayanan
tehdidi yeniden sınırların çok ötesine taşımak
bir zorunluluktur. Sınırlarımızın hemen öte tarafının örgütlerden tamamen arındırılması gerekmektedir.
Açık söylüyorum,
Türkiye en büyük sıkıntıyı Suriye sınırlarında çekecektir. Kuzey Irak'tan Akdeniz'e
uzatılmaya çalışılan
PYD/YPK koridoru, yüzlerce kilometrelik Türkiye karşıtı cepheye
dönüşecektir. Dar bir bölgede
vardır ve o bölgeye de muhaliflerin yerleştirilmesi planlanmaktadır.
YPG de operasyon kapsamına alınmalı
olarak Kürtlerin yaşamadığı bütün bölgelerdeki
PYD kontrolünün ortadan kaldırılması
gerekmektedir. Nüfus yeniden asli durumuna dönmeli, bir örgütün bu kadar uzun bir sınırı kontrolü engellenmelidir. Gerekirse YPG
'yi o bölgelerden çıkarmak için zor kullanılmalı, operasyonlar YPG'ye doğru genişletilmelidir.
Bu aşamadan sonra sabır ve zaaf büyük lüks haline gelmiştir. Artık bir adım sonrası yoktur. Çünkü
bir adım sonrasında parçalanmış bir Türkiye vardır!