Savunmadan taarruza: Yüz yıllık bağımsızlık mücadelesi ve zafer..

04:0020/01/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
İbrahim Karagül

Terör örgütleriyle
geldiler
. Örgütleri birleştirdiler, Türkiye'nin üzerine saldılar. Ardı ardına
kıyımlar
yaptılar.
Korku
üzerinden toplumsal
psikolojiyi çökertme
ye çalıştılar. Milletin devlete
güvenini
sarsmaya, geleceğe dönük
umutlarını
kırmaya çalıştılar.


Olmadı, başaramadılar.



Darbeler

tezgahladılar.

Sermaye

operasyonlarıyla hükümet düşürmeye kalkıştılar. Ülkeyi

çökertme

, teslim alma, ABD vesayetine

rehin

verme planını

yolsuzluk

söylemiyle pazarladılar. Kamuoyunu

en zayıf nokta

sından vurdular. 17-25 Aralık böyle bir darbe girişimiydi.



Olmadı, yine başaramadılar.



Tarihin en alçak, en kirli imha planıydı..


Onlarca yıl

sistemin içine gizledikleri

, besledikleri, örgütledikleri kadrolu yapıları harekete geçirdiler.

ABD ve Avrupa istihbarat örgütlerinin Türkiye ayağını oluşturan

unsurlara işaret verdiler.

Ordu içindeki, polis içindeki, sivil bürokrasi içindeki, sermeye çevresindeki aparatlarını

sahaya sürdüler.



Devleti, milleti, Türkiye'yi, bu ülkenin gelecek hayallerini

silahla, tankla, uçakla

yok etmeye giriştiler.

Tarihin en çirkin, en ağır, en alçaksa senaryosu

nu devreye aldılar.



Darbe değil

imha planı

, hükümet değiştirme değil Türkiye'yi

parçalama

planı uyguladılar.

Gülen ve teröristleriyle

birlikte, onlardan uzak görünen, onlara karşıymış gibi görünen ama hepsi bir şekilde

o vesayetçi odaklara çalışan

, onların “adamları” olan kişi ve çevreleri de

koroya

kattılar. Çünkü

nihai hesaplaşma

yaşanıyordu.



Onlara göre bu

son darbe

olacak, maksat hasıl olacaktı.

15 Temmuz

böyle bir plandı. Ülke tarihinin en ağrı saldırısı, yeni bir

işgal projesiydi

. Olmadı, başaramadılar, hiç başaramayacaklardı.



Hepsi sahiplerine sığındı: Sizi asla unutmayacağız


Çünkü

Anadolu

'nun yüzlerce yıllık birikimi, idraki,

direnci

harekete geçmişti.

Yerli olan

, milli olan harekete geçmişti.

Siyasete, ekonomiye, medyaya

, sosyal alanlara yön veren kişi ve kadrolar

bu saldırıyla bitti, tükendi

, millete yenildi. 15 Temmuz'dan hemen sonra

FETÖ

mensupları, o

imtiyazlı istihbarat kuryeleri

birer ikişer

ait oldukları ülkelere

kaçtı, efendilerine,

sahiplerine sığındı

.



Bunları

hiç unutmayacağız

. Unutmamak için de sürekli tekrarlayacağız. Özellikle son beş yılda bu ülkeye neler yaptıklarını

nesilden nesile aktaracağız

. Çünkü biz tarihsel

hafızamızı

yenilediğimiz için,

hatırlamaya başladığımız için

başaramadılar. Bu yüzden güçlü olduk, bu yüzden o

kirli

senaryoları ülkenin başına bela olmadan boşa çıkardık.

Unuttuğumuz an, başka şeylere daldığımız an, “her şey bitti” dediğimiz an yenileri gelecektir

.



O 'kritik eşik' aşılacak, artık durduramazsınız


İyimserliğimize

, umudumuza, dayanışmamıza, ülkeye ve millete inancımıza, gelecek hesaplarımıza savaş açtılar.

“Türkiye'nin geleceği aydınlık”

dediğimiz anda taarruza geçiyorlar.



“Bu ülke güçlüdür, başaracaktır, o büyük yürüyüşü tamamlayacaktır, bir daha asla cephe ülkesi olmayacaktır, kendi geleceğini kuracaktır”

dediğimiz anda,

“kritik eşiği aşmak üzere, bu eşik aşıldıktan sonra Türkiye'nin bileğini bükmek mümkün olmayacaktır”

dediğimiz anda,

“Bize bir parçalanma haritası dayatıyorlar. saldırıya geçiyorlar. Öyleyse biz de kendi haritamızı dayatacağız”

dediğimiz anda alaya alıyorlar, sulandırıyorlar, bu inancı kırmaya çalışıyorlar.



15 Temmuz saldırısı kadar yıkıcı bir diğer saldırı da budur

. Ülkeye, millete, tarihe, geleceğe dönük inancımızı, kanaatimizi,

öz güvenimizi

yıkmaya, yok etmeye dönük saldırıdır. Bu ülkeye inancımızı sarsmalarına izin vermeyin. Türkiye'nin geleceğine güvenle bakmamızı

perdelemeye

dönük senaryolara izin vermeyin.



Bu ülkeyi köleler yönetemeyecek..


O

kibirli, tepeden bakan, buyurgan, iki yüzlü, şımarık kimlik ve kişilikler

i ciddiye almayın. Asıl siz onları küçümseyin,

değersizleştirin

, yok sayın. Çünkü onlar, onlarca yıl bu psikolojik operasyonu yürüttüler. Ülkenin sahipleri gibi,

efendileri

gibi,

akil adamları

gibi hareket ettiler.



Oysa hepsi köleydi, hepsi bir efendinin oyuncağı idi

. Onların kölelerinin bize akıl verdiği dönemleri tarihe gömdük. 15 Temmuz'la gömdük, daha da gömeceğiz. Kölelerin bu ülkeye efendi olamayacağını bütün dünyaya ilan ettik.

Bu ülkenin artık kölelerle yönetilemeyeceğini

ispatladık.



Evet, iyimseriz. Daha ötesi, inanıyoruz. Bu

ülkeye, milletimize, geleceğine güveniyoruz

. Artık bileğimizin bükülemeyeceğini,

bir talimatla hükümet değiştirme, millet korkutma

dönemlerinin geçmişte kaldığını biliyoruz. Bu ülkenin öz savunmasının,

“Acımasız Direniş”

inin

tarih yapıcı rolüne

döndüğünü biliyoruz. ABD'ye, Almanya'ya, İngiltere'ye ya da

bilmem hangi başkente yerleşip oradan kurşun sıkanlar

ın da bir süre sonra

nefessiz

kalacağını biliyoruz.



Kavga, merkez ülkeler arasında krize dönüşüyor


Bundan sonra bütün örgütlerle saldırsalar da,

ekonomik

operasyonlar yapsalar da,

içeride kalan nüfuz ağlarını

yeniden harekete geçirseler de artık o hedefe varamayacaklar. Dünyaya bakın, çevre ülkelere bakın,

ABD içindeki tartışmalara, ABD-Rusya ilişkilerine, ABD-Çin restleşmelerine, Doğu Avrupa-Baltık bölgesindeki gerilimlere, kaynaklar üzerindeki kavgaların başka coğrafyalara kaymasına bakın

.



En soğuk analizler

i yapın, hamasetten alabildiğine uzak durarak bir dünya okuması yapın.

Varacağınız nokta aynı

oyacaktır. Türkiye üzerindeki yoğunluk başka bölgelere kayıyor.

Dünya başka kavgalara doğru sürükleniyor

. Suriye merkezli kriz daha büyük ölçekli,

merkez ülkeler arasındaki krize

yöneliyor. Küresel ekonomik ve siyasi

iklim

alabildiğine sertleşiyor. İşte tam bu dönemde Türkiye, en ağır saldırılardan sağ çıkmış, bu saldırılarla direncini güçlendirmiş bir ülke olarak öne çıkıyor, çıkacak.



Savaşı evimize taşıyanların evlerinde yangınlar başladı


Zaten mesele buydu.

Amaç, Türkiye'yi durdurmaktı

. Büyümesini engellemekti. Direncini kırıp yeniden

belli bir eksene hapsetmek

ti. Hiç birini başaramadılar dahası

Türkiye'nin özgüveni, belki hıncı, yarın hesapları daha bir kuvvetlendi

.

Savaşı iç Anadolu'ya kadar taşımayı planlayanlar şimdi kendi evlerindeki yangınla uğraşıyor

, daha da uğrayacak. Çünkü o yangınlar yeni başladı.



Batı başkentlerine kaçıp oradan

sahiplerinin talimatları

doğrultusunda Türkiye'ye ateş edenler, bir süre sonra o başkentlere bile

yük olmaya

başlayacaklar.

FETÖ

gibi yapılar bulundukları ülke için

iç tehdit

haline gelecekler.

Gazeteci, aydın kılıklı tipler ise değersiz birer malzeme gibi

bir kenara fırlatılacaklar.

Tarihî akışın ters tarafında

yer aldıkları için yok olup, unutulup gidecekler. Bu ülke, bu millet tarih yapıcı gücünü sahneye koyarken onların bu yeni tarihte adı bile anılmayacak.



Taarruz dönemi: Ben inanıyorum..


Cumhurbaşkanı Erdoğan

, dünkü konuşmasında

“Artık savunma döneminde değiliz. Taarruz dönemindeyiz”

dedi. Bu söz, bir

öz güven

motivasyonu değildi. Bu söz ve Cumhurbaşkanı'nın

son günlerde ısrarla anlatmaya çalıştığı şe

y sadece bir iyimserlik de değildi. Eminim nasıl bir dünya şekillendiği,

nasıl bir küresel güç haritası oluştuğu

değerlendiriliyor ve

Türkiye'nin bu harita içindeki yeri

üzerinde çalışılıyor.



Ben bu sözlere inanıyorum

. Türkiye'nin artık dışarıdan ve içeriden servis edilen senaryolarla

belini bükülemeyeceğine

inanıyorum. Bundan sonra

içeriye değil dışarıya dönük Türkiye

izleyeceğimizi biliyorum.



Bu tarih dönüşü yüzyıllarca sürecek


Yeni küresel güç haritasında, bazılarını rahatsız etse de,

Türkiye için geniş bir alan var

. Bugün merkez güçler dediğimiz bazı ülkelerden bile daha geniş manevra alanı var. Çünkü Türkiye

yükseliş dönemine

girdi. Son yıllarda yaşadığımız bütün saldırılar

bu tarihi sürece boşa çıkarmaya

dönüktü. Başaramadılar,

tarihi engelleyemediler

aksine o dönüş daha da hızlandı.



Ülkelerin, milletlerin tarih dönüşleri uzun solukludur

. Belki

yüzyıllarca

devam eder. Bizim tarihimizde de bu hep böyle olmuştur. 20. yüzyılın

dondurulmuş

tarihi bitmiş, 21. yüzyılın yükseliş tarihi başlamıştır.



Öncülere sahip çıkın..


İşte bu

tarih yapıcı ana omurgayı

iyi izleyin.

Tarih yapıcı öncülere, kadrolara sahip çıkın

.

Günübirlik hesaplara zihninizi rehin vermeyin

. Küçük hesaplara kurban olmayın. Bu

büyük yürüyüşte

yerinizi alın. Gerektiği zaman

yumruklarınızı sıkın

, gerektiği zaman merhamet duygularınızı alabildiğine genişletin.

Entelektüel teröre, kiralık düşüncelere, servis ürünü akıl vermelere

kulak asmayın.



Sistemik dönüşümün son safhasına geldik


Türkiye sistemik dönüşümün son aşamasına geldi

. Bu dönüşümün tamamlanması, dışarıya yönelişin de başlangıcı olacaktır. Tam da bu dönemde,

önümüzdeki birkaç ayda

, içeriye servis edilecek her türlü

fitne

,

fesat, kirli ve kanlı hesaplar

a karşı

teyakkuzda

olun.



Başaramayacaklar ama

yeni şeyler

denemekten de vazgeçmeyecekler. Türkiye'yi

meşgul

etmeye, içerideki dönüşümü

yavaşlatmaya

, dışarıda kuruyan yeni dünyada üsleneceği rolü

daraltmaya

çalışacaklardır.



Biliyoruz, tarih yapıcı

ana omurgayı aşmaları

artık imkansızdır. Yaban ellerde

birer Gurka olarak kendini satanlar,

piyasa değerlerinin nasıl da düştüğüne tanık olacaklardır, onu da biliyoruz. Ama yine de son ana kadar teyakkuzda olmak bir vatan nöbetidir.



Anayasa/referandum: Yüz yıllık bağımsızlık mücadelesi ve zafer..


Açıkçası,

Anayasa
değişikliği ve referandumu, Türkiye'nin son İstiklal Savaşı'nın sonu olarak görüyorum

. Erdoğan'ın

“Taarruz dönemi”

dediği şey de, muhtemelen, son İstiklal Savaşı'nın, yani

savunma döneminin kapanışı

, yeni siyasi tarihin başlangıcıdır. Yani referandum sonrasıdır. Yani Türkiye'nin

yüz yıl süren gerçek bağımsızlık savaşı

nı kazandığı andır.



Buna inanıyorum.

Duygusal olarak da inanıyorum

. Oluşmaya yüz tutan

yeni küresel güç haritasına bakınca da aynı fotoğrafı görüyorum

.



Siz siz olun, Türkiye'ye ve dünyaya başkalarının gözüyle değil kendi gözünüzle bakın.

Anadolu'dan, bu ülkenin sokaklarından bakın

.

Aynı şeyi göreceksiniz.

#Anayasa değişikliği
#Terör örgütleri
#Taarruz
#FETÖ