O kadar
ten geçiyorduk ki, Türkiye öyle büyük saldırı ve tehditlerle yüzleşiyordu ki, coğrafyamız yüz yıl sonra öyle büyük
yaşıyordu ki, ayakta kalmanın, geleceğe yönelmenin, bütün bu
nasıl da zor olduğunun farkındaydım.
Geçtiğimiz
, küresel ölçekte büyük hesaplaşmayı nasıl da anlayıp kendi
yaptığını, bunun bin yıllık Anadolu tarihinde
, Türkiye'yi
isteyenlere ne anlattığını elbette biliyordum ve bu
artırıyordu.
Ne kadar
varsa, bize yönelen ne kadar
ve
varsa, coğrafyayı hedef alan ne kadar
varsa, Soğuk Savaş döneminden beri
da bu topraklarda
, bunun da tarih değiştireceğini biliyordum.
Eski defterler karışmıştı,
, artık hiçbir ülkeye güvenemez,
. Dostlar,
. Türkiye'nin değil,
, her ülke gibi Türkiye de kendini korumaya alıyordu.
'dan verilen mesaj bu kendini güvene almanın, kendi ayakları üzerine durmanın,
.
Bunları biliyordum. Bu
ne olacaktı? Kimlerle, nasıl bir ilişki kurup, ekonomik alanda, siyasi alanda,
alanda ne tür adımlar atacaktık. Batı, müttefiklerimiz bizleri on yıllardır oyalıyor,
, Türkiye algımız üzerindeki
bu şekilde devam ettiriyordu. Ne zaman
yapsak üzerimize çullanıyor, ne zaman kendi yolumuzu seçeceğimizin işaretini versek
geçiyordu. 15 Temmuz böyle bir saldırıydı ve doğrudan müttefiklerimiz tarafından yapılmıştı.
Biraz olsun çevremize,
. Oysa dünya artık Batı ekseninden ibaret değildi,
. Türkiye'nin siyasi kültürü, gelecek perspektifi ne kadar o yönde belirlense de,
ve bu tehdit doğrudan onlardan geliyordu.
15 Temmuz bu anlamda hepimiz için bir
,
yaşıyorduk. Hepsi
Türkiye'yi vuruyorlardı. Daha önce böylesini yaşamadık, görmedik,
.
'nin bu aşamadan sonra Türkiye ile
haline geldi. AB bizim için bir hedef, proje olmaktan tamamen çıktı. ABD ilk kez bir darbe girişiminde suçüstü yakalandı ve bir müttefik ülkenin gözünde neredeyse
.
Böyle bir dönemde
ve
arasında
'da yapılan görüşme, başta Suriye olmak üzere, bizim
bir değişikliğe yol açar mıydı? Bir
değişimin sinyali olabilir miydi?
15 Temmuz askeri darbe girişimi ve bu girişim üzerinden servis edilen iç savaş senaryosu ile
senaryolarının tam merkezinde yer alan ABD ve Avrupa Birliği bu görüşmeyi nasıl anlayacak ve yorumlayacaktı?
Özellikle
ile Rusya'yı hedef alan ambargo ve Batı sınırından gelen tehditler iki ülkeyi belli noktalarda bir arada harekete zorlayabilir miydi?
Elbette bu tür ilişkiler
kurulamaz,
bu kadar kısa süre içinde inşa edilemezdi. Ama
bir gerçekti. Batı,
darbesiyle
girişmiş ancak başarısız olmuştu. Rusya ise ambargo ve Batı'dan gelen tehditlerle yüzleşiyor, kendi çıkış yollarını arıyor, Suriye müdahalesi gibi müdahalelere girişiyordu.
. Türkiye-Rusya ilişkilerinde kriz çıkarmanın bu büyük oyunun bir parçası olduğu 15 Temmuz'da netleşti. Bu krizi planlayanlar Türkiye'yi
bir proje uygulamış, bu da 15 Temmuz'da netleşti.
Erdoğan ve Putin, elbette bütün bunları değerlendirerek o görüşmeyi yaptılar. İki ülke arasında
ortada. Bir kere
konusunda aynı noktaya gelmek imkansız değil ama çok zor. Ekonomik ilişkileri düzeltmek, ortak yatırımlar,
hedefi daha başarılabilir hedefler.
Başından beri
.
biliyoruz, bunu birçok örnekle gördük.
bu işi çözebilirdi. Yıllar sonra aynı noktaya geldik. İran ikna edilebilirse, Rusya ile Türkiye'nin yakınlaşması çok daha kolay olacaktır.
Zarar gören üç ülkenin kendi çözümüne odaklanmasından daha mantıklı bir yol görünmüyor.
çözüm projelerinin hiçbiri bu üç ülkeye de fayda getirmeyecek, dahası
e sürükleyecektir.
Erdoğan-Putin zirvesi bu hafta dünyanın en önemli gündem konusuydu.
Herkes, Türkiye'de
yaşanır mı, Batı ekseninden uzaklaşır mı,
yakınlaşır mı telaşını yaşıyordu. Türkiye ile Batı arasındaki güven bunalımı,
bu ihtimallerin kapısını açıyordu.
Görüşme başarılı geçti. İki ülke de kayıplarının farkındaydı.
. İki ülke de parçalanma tehditleriyle yüzleşiyordu. Ama bir görüşmede çok
beklemek elbette mümkün olmayacaktı, olamazdı da. Yine de tek bir görüşme ilişkileri,
inden önceki noktaya getirmeye yetti.
Ama unutmayalım ki,
.
üzerinden ABD'nin uyguladığı bir projeydi ama Rusya ve İran da
için elinden geleni yaptı, yapıyor.
. Jeopolitik satrancın bütün hamlelerini yapma,
, bu çok boyutlu karmaşık güç hesaplaşmasında
vermiştir.
. Ama Batı'ya kızarak kendini
de bir başka intihardır. Türkiye elbette ekonomik, siyasi ve güvenlik alanında ağır risklerle karşı karşıya ama büyük fırsatlara da sahiptir.
.
Bütün bunlardan sonra sadece Rusya ile değil, Asyalı güçlerle de rasyonel ilişkilere ağırlık kazandırmak zorundayız.
. Biz hala bunlar olmamış gibi davranırsak, bir sabah kalktığımızda
. Rusya ile yakınlaşma bunun ilk adımı olsun. Ama yönümüzü biraz daha Doğu'ya çevirmemiz gerekiyor.
Büyük oyuncu olmazsak küçüleceğiz ve bu
.
. Bu yüzden Rusya ile yakınlaşmayı çok önemsiyoruz. Suriye meselesi çözülürse, coğrafyaya yönelik en önemli müdahale alanı da ortadan kaldırılmış olacaktır.
Unutmayın,
. Bu ülke kurulduğundan bu yana,
ile yüzleştik. 15 Temmuz akşamından bu yana her gece
için meydanlara akın eden insanlar,
'da toplanan milyonlar, aynı gün
meydanlara çıkan milyonlar bize en büyük stratejik hedefin ne olduğunu gösterdi. Bu mesajı unuttuğumuz anda her şeyi kaybedeceğiz.
Şimdi ne olacak?
. 15 Temmuz'u başaramayanlar terörle vuracak. Savaşı devam ettirecekler, iç savaşa ayarlı terör saldırılarıyla Türkiye'ye bedel ödetecekler, intikam alacaklar.
Dün Mardin, Diyarbakır, Şırnak'ta saldırdılar. Yeniden başladılar.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.