Neden Haçlı saldırısı? Anadolu, bu son kale oyun bozacak, biliyorlar!

04:0027/03/2017, Pazartesi
G: 17/09/2019, Salı
İbrahim Karagül

16 Nisan'dan sonra Türkiye, yeni bir
varoluş mücadelesi
ne girmek zorunda.


Kurucu

felsefesini, toplumsal

dayanışmasını

, coğrafya ile ilgili hesaplarını,

Batı ile ilişkilerini

, AB projesini,

tarihsel kimliğini

, siyasi önceliklerini, gelecek hesaplarını yeniden tanımlamak,

köklü bir değişiklik

yapmak zorunda.



Uluslararası ilişkilerini bütünüyle

masaya yatırmak

,

tehdit tanımlamalarını

tamamen yenilemek zorunda. İçinde bulunduğu

ittifaklar ve ortaklıklarla ilgili, can yakıcı da olsa, derin bir sorgulama

başlatmak zorunda.



Kendini yeniden kurmak,

Türkiye'yi yeniden tanımlamak

, esaslı bir gelecek hesabının yol haritasını

en net

haliyle çizmek zorunda.



Tarih geri döndü, o yük yeniden omuzlarımızda


Tarih geri döndü

.

O misyon, o cepheleşme, o hesaplaşma geri döndü

. Biz istemesek de, hem

coğrafya

, hem

medeniyet

kimliğimiz, hem dünyanın yeniden

biçimlenme

hali bizi buna zorluyor. Tarihin dönüşüyle kader,

o tarih yapıcı sorumluluğu, o ağır yükü

yeniden milletimizin omuzlarına yükledi.



Bizim dışımızdakiler başka cepheler şekillendiriyor,

başka ortaklıklar

kuruyor, yeni düşmanlar tanımlıyor. Bize karşı, bizim coğrafyaya karşı,

yüzlerce yıllık tarihsel hesabı

bugüne taşıyor. Batı dünyası, Türkiye'nin Avrupa sınırında yeni bir hat kuruyor,

bizi dışarıda bırakan kalın duvarlar

örüyor.



Kurucu milletler sahneye yürüyor


Sadece biz değil, insanlık tarihini değiştiren aktörlerin,

kurucu milletlerin tamamı kendi geçmişlerine dönüyor

. Ulus üstü ortaklıkları bir kenara atıp,

eski hesaplarını içeren dosyaları tozlu raflardan indiriyor

.



Dünya sistemi dediğimiz ve

artık kaosa dönüşen ilişkiler ağı

yeniden şekillenirken,

ortaklıklardan çok ayrılıklar, uzlaşmadan çok çatışmalar

öne çıkıyor. Bu çatışmacı,

hesaplaşmacı dünyada

sadece biz değil, bütün ülkeler, bütün milletler oluşacak yeni merkezlere göre

pozisyon

belirlemeye çalışıyor.



Artık

Batı dünyası yaşlandı, duraklama dönemine girdi

. İki dünya savaşı sonrasında olduğu kadar güçlü, belirleyici değil. Yeni merkezler, güçler öne çıktı. Hesaplaşma,

güç haritasının yeniden oluşumu

işte bu yüzden çok daha zor. Çok daha

tehlikeli

. Atlantik ekseni, bir daha yeryüzünün geleceğini tek başına belirleyemeyecek.



Batı'nın yeni çılgın hali bütün dünya için tehdit


Bu da onlara

korkunç bir hınç ve saldırganlık

getirecek, tehlike bu. Sadece Türkiye değil,

Atlantik'ten Pasifik kıyılarına uzanan bütün Müslüman coğrafya, Atlantik'in dışında kalan Rusya, Çin, Latin Amerika, Orta Afrika, Güney ve Güneydoğu Asya, işte bu yeni çılgınlıkla yüzleşmek zorunda kalabilir

. Dünyanın geleceği bir Doğu-Batı ayrışması ile şekillenebilir.



Türkiye'nin mücadelesini konuşurken, Türkiye'ye yönelik yeni Batı saldırılarını tartışırken işte bu

resmin tamamına

bakmak zorunludur. Aksi takdirde, sadece Türkiye içi pozisyonlarla bu ülkeye konum belirlemek dehşet bir

körlük

göstergesidir.



16 Nisan neden onları telâşlandırdı, biliyoruz


Neden 16 Nisan Almanya'yı, Alman eksenindeki ülkeleri bu kadar telâşlandırdı?

Neden düşmanlığın, kötülüğün

en çirkin

haline başvurur oldular? Neden Türkiye ile ilişkilerini açıktan

terör örgütlerine ihale

ettiler? Neden

kitlesel kıyım yapmış azılı teröristleri ortak ilan ettiler

?



Neden 15 Temmuz gibi ağır bir saldırıda rol alanları

korumaya

aldılar? Neden ardı ardına saldırılarla, operasyonlarla Türkiye'yi

dize getirmeye

çalışıyorlar?

Ve neden bütün Avrupa Türkiye'ye karşı bir Haçlı Savaşı türü seferberlik başlattı?


Çünkü

Türkiye ayakta kaldığı müddetçe coğrafyayı rahatlıkla istilâ edemeyecekler! Parçalayıp paylaşamayacaklar!

Türkiye daha da güçlendikçe, etrafını güçlendirdikçe, coğrafyaya bir şeyler söyledikçe elleri zayıflayacak, ülkelerimizde, şehirlerimizde rahatça at koşturamayacaklar?

Bu yüzden
hep birlikte Türkiye'ye saldırı başlattılar

.



Anadolu, bu tek kale direnecek, biliyorlar!


Haçlı savaşları döneminde olduğu gibi Anadolu'nun direneceğini biliyorlar.
Çanakkale

'de olduğu gibi bu ülkenin direneceğini biliyorlar. En sağlam,

en güçlü kaleyi zayıflatmak

için bütün cephelerden vuruyorlar. Bunu yaparken kendilerine Haçlı denmesini,

ırkçı

denmesini önemsemiyorlar. Terör örgütleriyle aleni ortaklıktan çekinmiyorlar.



Türkiye, 16 Nisan eşiğini geçmeli, geçmek zorunda. Bu bir iç politik mesele değil, yüzyıllardır devam eden bir tarih yürüyüşü ile ilgili meseledir

. Kendini yeniden kurması için, esaslı bir yeni başlangıç için, 21. Yüzyılın heba olmaması için bu

eşiği

atlatmak zorundayız. Onlar bunu çok iyi biliyor, engellemeye çalışıyor ama bizdeki

siyasi körler

hâlâ anlayabilmiş değil.



Onların düşmanlarıyla savaşmayı bırakmalıyız


Almanya'da, Avusturya'da, Hollanda'da, İsviçre'de kısaca hemen bütün

Avrupa'da gördüğümüz o alçakça saldırıların arkasında çok büyük bir tarih hesabı yatıyor

. İslam düşmanlığından sonra başlattıkları Türkiye düşmanlığı sadece

seçimlerle sınırlı değil

. Seçimler sonrasında düzelecek de değil. İşte biz bu yeni duruma göre hazırlık yapmak zorundayız.



16 Nisan'dan sonra iki konuda daha radikal bir karar verme durumundayız. Öncelikle

Batı'nın tehdit ilan ettiği ne varsa, ister örgüt olsun ister başka bir şey, onlarla savaşı bir kenara bırakmalıyız

.



Coğrafyayı harekete geçirip direnç adaları kurmalıyız..


Bu

terör finansörleri

, terör örgütleri üzerinden ülkelerimizi, şehirlerimizi işgal ederken, biz

gücümüzü onların düşmanlarıyla harcamak

zorunda değiliz. Kendi önceliklerimiz,

kendi tehdit tanımlarımız neyse

ona odaklanmalıyız.

Avrupa'nın sınır bekçisi, terörle mücadele timi

, mülteci önleme gücü değiliz ve artık olmamalıyız.



Türkiye, kendi coğrafyasında ulaşabildiği kim varsa

, ne kadar ülke, topluluk ya da birey varsa, müthiş bir seferberlik halinde onları harekete geçirmek,

direnç adacıkları

oluşturmak zorunda. Bunları yaparken,

nükleer silah dahil, savunmanın her türlüsünde yeterli hale gelmek için bir olağanüstü hale geçmek zorunda

.



Bekleyin, büyük kıyamet kendi aralarında kopacak


Tabi biz bunları yaparken,

Haçlı cephesi kuranların kendi içlerindeki kavgaları

da, dünyanın başka merkez güçleriyle yaşadıkları büyük krizleri de dikkatle izleyeceğiz. Çünkü

asıl kıyamet oralarda kopacaktır

.



Belki Türkiye'ye vurmaya devam edecekler. Belki

Haçlı ruhu

ile bütün Batı'yı

Türkiye'ye karşı harekete geçirmeye

devam edecekler. Yeni bir düşman,

yeni bir korku

inşa etmeye çalışacaklar. Ama biz biliyoruz ki,

büyük patlama, yine Batı'nın kendi iç savaşı olacaktır

. Atlantik merkezin diğer merkez güçlerle kapışması olarak gelişecektir.



Tarih döndüyse, herkes için, her ülke ve millet için döndü

. Biz ne ile yüzleşiyorsak, onlar da aynısıyla yüzleşecek.



Bu büyük mücadelede,

Cumhurbaşkanı Erdoğan

'ın sözlerini

sert

bulanlara, o esaslı duruşu tehlikeli gösterenlere de bir söz söyleyelim:

Yüz yıl sonra bu ülkede ilk kez söz söyleniyor

. Yeni çok cepheli küresel hesaplaşmada zayıflara hiçbir zaman yer olmayacak.



Bundan sonra ellerinizi ovuşturarak ancak ve ancak köleliğe razı olursunuz. Onu da lutfederlerse!



#Anadolu
#16 Nisan 2017
#15 Temmuz
#AB
#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan