Bazıları
. Türkiye'ye çağrımızı, neyi amaçladığımızı, hangi
hareket ettiğimizi, nereye varmak istediğimizi kavrayamadı.
Oysa
,
“Siz de bu çağrıya katılın", "Siz de sözünüzü söyleyin"
diyerek başlattığımız duyarlılık çağrısına çok büyük destek geldi. Dün, gün boyu sosyal medyada en çok konuşulan konu bu oldu. Kampanyamız, Türkiye genelinde büyük bir heyecan dalgasına yol açtı. Türkiye'nin her yerinden çağrılar aldık. Bu bize
verdi, doğru yolda olduğumuzu gördük.
Maalesef çok dar bir çevre, teröre karşı,
ülkemize yönelen saldırılara karşı,
Türkiye için harekete geçme
, kenetlenme, omuz omuza verme kampanyamızı sulandırmaya çalıştı.
Arkasında entrikalar aradılar. Dar, küçük hesaplar aradılar. Sorunlu bir bakışla, gerçeği görmeyi bir tarafa bırakın, görmek isteyenlere de engel olmak istediler.
Terörle dize getirilmek istenen
, toplumsal barışı felç edilen, başkentinde bombalar patlatılan, sınırlarında ardı ardına saldırılara maruz kalan, şehirleri ve sokakları çatışma alanlarına dönüştürülmek istenen
Türkiye'ye sahip çıkma çağrımızı
kendi
, kötü niyetlerine kurban etmek istediler.
Yok
, yok
arayışıymış, yok iç politik klikleşmenin senaryosuymuş!
İnanılmaz
örneklerine tanık olduk. Üzüldük, bir kez daha kaygı duyduk. Çok dar bir alanda bile biraraya gelemeyen insanların, bu ülkenin
söyleyecek sözünün kalmadığı endişesine kapıldık.
bir kesim en az
bu ülkenin zihinlerini karıştırıyor, kalplerini karartıyor. Hizipçiler, cephe savaşlarına kurban etmek istiyor. Kendi itibarsızlıklarına göre medya, siyaset, toplumsal algı inşa etmek istiyor.
Bu, çok tehlikeli bir duruştur. Ve asla uzun ömürlü olmayacaktır. Toplumun her kesiminden insanların
ortak kaygılarını dile getirdiği iyi niyetli bir kampanyadan bile rahatsızlık duyanlar
, arkasında bir şeyler arayanlar, en azından bunu anlamayı beceremeyenler, ne kadar sert sözler söylerse söylesin,
söyleyemeyecektir.
Bu ülkenin ortak iyiliğine söyleyecek sözleri yok. Bu ülkenin
ışık tutacak fikirleri yok. Bu ülkenin
dair hiçbir birikimleri yok. Rüzgara göre oradan oraya
, ayakları hiçbir şekilde yere sağlam basmayan,
değişince
bugün savunduklarına yöneltecek bir çevreden söz ediyorum.
Kalıcı, iz bırakan, esaslı duruş onların paranoyaları ile şekillenmeyecek. Siyaseti de,
düşünceyi de, sanat ve toplumsal hafızayı besleyecek birikimleri yok çünkü.
Peki biz ne yapmaya çalışıyoruz?
Sadece anlamayan, anlamak istemeyenler için bir kez daha anlatayım:
Teröre karşı, coğrafyadaki kaosu
Türkiye içlerine servis edenlere karşı, sokak terörüyle hükümet devirip ülkeyi yönetilemez hale getirmek isteyenlere karşı, sistem içinden darbe planlayıp Türkiye'mizi eski vesayetçilere teslim etmek isteyenlere karşı ortak bir duygu,
, paylaşma azmi için çağrı yaptık.
Türkiye'nin
ana omurgasına güç vermeye, etnik ve mezhep eksenli çözüm ve çatışma senaryolarına karşı dik durmaya
, ülkemizin ve şehirlerimizin direncini güçlendirmeye, kan üzerinden Türkiye'ye
isteyenlere karşı direnmeye çağırdık.
“
Bu ülke bizim son vatanımız, son sığınağımız
" dedik. Irak'ta, Suriye'de, Lübnan'da, Yemen'de yaşanan parçalanmayı, çözülmeyi ülkemize servis etmek isteyenlere, iç politikayı buna göre
etmek isteyenlere karşı
çağırdık.
Dedik ki; siz de tavrınızı ortaya koyun, Türkiye'nin yanında olun. Bu gururlu ülkeye sahip çıkın. Suskunluğunuz ülkenin zayıflığı gibi algılanıyor.
Suskunluğunuz bu ülkeye kurşun sıkanları daha da cesaretlendiriyor
. Bu yüzden susmayın!
Bu ülkeye kurşun sıkanları, bu ülkeyi peşkeş çekenleri hiçbir zaman muhatap almadık, almayacağız da.
Biz,
Türkiye'yi sevenlerle konuşmak için yola çıktık
. Onların ortak sözünü dile getirmeyi amaçladık.
, kurulduğu günden bu yana,
toplumsal duyarlılık, ülke sevgisi, vatan kavramı ve değerlerin ana merkezi
oldu. Durduğu yerden hiçbir zaman
. Bugün de bu “
"i rolünü devam ettirmek istiyor, ettirecek de. Çünkü
Yeni Şafak Türkiye'nin ana omurgasını temsil ediyor. Onun hassasiyetini, kaygısını, sevgisini, hayallerini temsil ediyor.
Bugün de bu ana omurga için hayatını ortaya koyanlara tam destek veriyor.
, Türkiye'nin geleceğine, birliğine, bütünlüğüne, refah ve gücüne yönelik öncü adımlar atmaya, kapılar aralamaya devam edecektir. Günübirlik hezeyanlara kapılıp vakit öldürmeyi düşünmüyoruz. Yanlış anlamaları iyi niyetle düzeltmekten öte, çatlak seslerle vakit kaybetmeyi de düşünmüyoruz.
Türkiye'nin ana omurgasına sesleniyoruz.
Bu çağrıya katılıp, ülkemize sevginizi, desteğinizi dile getirin, katkınızı sunun. Çok kritik bir tarih eşiğinden geçiyoruz. Ya büyüyerek
varolacağız ya daha da ayrışacağız
. Ayrışmaya ve çatışmaya dönük çokuluslu müdahale ile karşı karşıyayız. Öyleyse
, sözünüzü söyleyin, yakın tehditlere karşı
.
Bu duygularla, kampanyamıza katılımlarınızı bekliyoruz.
Diğer medya organlarına, gazete ve televizyonlara, en azından ortak kaygılara sahip olduklarımıza
da bu kampanyaya katılım çağrısı yapıyoruz.
Siz de katılın, omuz omuza verelim..
Burası son kaledir, son sığınaktır. Sadece bizim için değil,
yüz yıldır bütün coğrafya için son sığınak olmuştur.
Evimizi başımıza yıkmak isteyenlere karşı kenetlenelim. Bütün ülkeyi bu duyarlılık için seferber edelim…