Küresel fırtına başladı: Almanya yalnızlaşacak, Kılıçdaroğlu zorlanacak

04:008/05/2017, Pazartesi
G: 17/09/2019, Salı
İbrahim Karagül

Anlamayanlarve durumu anlayamayanlarzaten kaybedecek. Bugün CHP ile başlayan müdahale, Türkiye'deAlman etkisi altındaki herkesi bir yoklayacak…

Önümüzdeki
dar zamanda
, uluslararası sistemde ve ülkelerin iç politikalarında köklü,
sarsıcı değişimlere
hazır olun!


Buna bağlı olarak

çok yönlü küresel ittifaklardaki çöküşe

,

dar ölçekli kurucu iktidar ortaklıklarına

, iç politikada

siyasi partilerin genetiklerindeki derin değişime

hazır olun.



Belki 2. Dünya Savaşı sonrası

en hızlı

dönüşüme, en çarpıcı gelişmelere tanık olacağız ve

hiçbir ülke, bu yeni fırtınanın uzağında kalamayacak

. Çünkü hem uluslararası sistem değişiyor hem de ülkeler bu değişimi iyi ölçüp iç politik yapılanmasını yeniden

biçimlendirmeye

çalışıyor.



Siyasi partilerin genetiği değişir


Türkiye'de

“Cumhurbaşkanlığı Sistemi"

ne geçişin, siyasi partilerin yapısını değiştireceğini, Türkiye iç politik

iktidar alanını

yeniden şekillendireceğini zaten biliyoruz.



Ama bu değişiklik, sanıldığı gibi, sadece Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçişten kaynaklanmıyor. Merkez ülkelerin varolan uluslararası sistemi

yok saymasından

,

yeni ve çok dar ölçekli yeni güç yapılanması

ndan ya da arayışından kaynaklanıyor.



başlıklı bir önceki yazıda bunları anlatmaya çalıştım.



Şöyle ki: Yeni iktidar alanı ya da düzeni, daha öncekilerde olduğu gibi,

çoklu ortaklıklar

üzerinden, 2. Dünya Savaşı sonrası oluşturulan

ulus üstü

yapılar üzerinden,

Atlantik

merkezli tek yanlı müdahaleler üzerinden,

çokuluslu sözleşmeler

üzerinden değil, daha dar ölçekli bir merkez iktidar alanı ve

birkaç belirleyici ülke

üzerinden biçim alacak.



Yeni dönemde ittifaklar yok, tek tek ülkeler var


Yani, merkezde çok daha az devlet var.

AB bir güç olarak yok

,

Almanya

, Fransa ve İngiltere var. İslam İşbirliği Teşkilatı, bir çevre olarak yok,

Türkiye

var. Asya'daki ekonomik-siyasi ittifaklar, ortalıklar yok ama

Çin var, Hindistan var, Japonya
var

.



Demokrasi ve

insan hakları

gibi değerlerden çok

kaynakların paylaşımı ve iktidar mücadelesi

var.

Türkiye, ABD, Rusya, Çin, Hindistan

ve

Brüksel

merkezli son dönem temaslar özellikle takip edilmeli çünkü yeni dönemin en önemli ipuçları bu görüşmelerde veriliyor.



İç politikadaki siyasi söylemler de bu değişime

paralel

olarak kökten değişecek.

Siyasi kimlikler, ideolojik kimlikler yerine ülkeler tarihsel kimliklerini, iddialarını öne çıkaracak

..



Artık siyasi kadrolar değil, liderler belirleyici olacak..


Artık

siyasi kadroların değil, liderlerin belirleyici olduğu bir dünya

ya geçtik.

Sadece Türkiye'de değil

, bütün dünyada yükselen,

güçlenen eğilim

bu. ABD içindeki tartışmalarda,

Trump ile yerleşik düzen arasındaki gerilimlerde

, AB ülkelerinin hepsinin yüzleştiği iç çatışmalarda, Rusya'nın güce dayalı politikalarında hep bunu görürsünüz.



Kurucu yapılar yeniden şekillenirken, iktidar alanları yeniden biçimlenirken, 2. Dünya Savaşı sonrasının yerleşik düzeni silinip giderken,

Putin, Trump, Erdoğan modeli bütün dünyada yaygınlaşıyor

. Ülkeler kendine dönüyor, ulus üstü ittifaklardan çok

kendi gücüne

yaslanıyor, daha konjonktürel ittifakları tercih ediyor,

vatanseverlik

ve

ülke bütünlüğü

öne çıkıyor.



Almanya, Kılıçdaroğlu'nu bu sefer koruyabilecek mi?


Değişim ilk sonuçlarını ülkelerin

iç politikasında

gösterecektir. Türkiye ölçeğinde,

muhalefet partilerini yeniden dizayn etmeye dönük güçlü bir dış etki hissedilecektir

. Bu çerçevede

CHP

üzerinden bir

“yeni model çalışması"

yürütülüyor olabilir mi?



Tabii böyle söyleyince gözler birden

Almanya

'ya odaklanıyor.

CHP lideri Kemal
Kılıçdaroğlu

'nun Almanya yakınlığı biliniyor. Özellikle Almanya ve Avusturya'daki bazı

örgüt ya da dernekler

üzerinden yürütülen ilişkinin gizlenebilir bir yanı yok. Bu derneklerin büyük çoğunluğunun

Alman istihbaratı

tarafından yönetildiğine de kuşku yok.



Kılıçdaroğlu'nu Alman etkisi ya da desteği bu sefer kurtarabilecek mi?
CHP içindeki yeni tartışmalar, bu çerçevede bir tartışma olabilir mi?

CHP'nin yeni döneme göre formatlanmasında Kılıçdaroğlu defterini kapanıyor olabilir mi? Göreceğiz ama

CHP iç kavgası

nın çok derinleşeceğini söyleyebilirim.



Alman yalnızlaşması, Türkiye-Almanya krizi


CHP üzerindeki Alman etkisi zayıflıyorsa yerine hangi güç geçiyor?

Can alıcı sorular bunlar ve yakında kokusu çıkar.



Almanya ile Türkiye arasında yaşanan kriz, iki ülkenin bir çok konuda ayrışması,

Almanya'nın Türkiye'nin güvenini yitirmesi, iç politikada zemin kaybetmesi

ilk sonuçlarını CHP üzerinde gösterecek, belki de

ilk kurban

Kılıçdaroğlu olacak..



Çünkü Almanya, sadece Türkiye'de değil, küresel ölçekte güç kaybediyor

. 2. Dünya Savaşı dönemkindeki gibi bir

savrulma, yalnızlaşma

sürecine giriyor.

ABD ve İngiltere, Rusya ve Çin

ile ilişkileri bir yoluna koyarak yeni bir

güç haritası

oluşturmaya çalışırken, Türkiye, yeni güç yapılanmasına göre pozisyon oluşturmaya çalışırken

Almanya'nın açıkta kaldığı

aşikar. Avrupa'da yükselen yeni ırkçı dalganın AB projesini de çöküşe götürmesiyle bir

Alman yalnızlaşmasından

söz edebiliriz.



Bazı çevreler ciddi şoklar yaşayacak


Dolayısıyla hesaplarını

Almanya'ya ve Avrupa Birliği söylemlerine dayandıranların ciddi şoklar yaşaması muhtemel

. Bu, sadece Kılıçdaroğlu CHP'si değil,

Alman etkisi ve nüfuzu altında olan birçokları

için böyle olacaktır.



Son iki yazıda, merkez güçlerin yeni bir güç haritası,

küresel iktidar alanı

oluşturduğunu,

eskiye ait ne varsa defterinin dürüldüğünü

anlatmaya çalıştım. Sanırım bu, önümüzdeki dönemin en

yoğun tartışma konusu

olacak.



Çünkü

soyut “dünya düzeni" tartışmaları

değil bu. Ülkelerin iç politikalarında

dramatik

değişikliklere yol açacak. Dolayısıyla tartışmayı büyütmek, dünyanın nereye gittiğini görebilmek, içerideki pozisyon alışları da bu çerçevede anlamak lazım.



Anlamayanlar

ve durumu anlayamayanlar

zaten kaybedecek

. Bugün CHP ile başlayan müdahale, Türkiye'de

Alman etkisi altındaki herkesi bir yoklayacak…
#Almanya
#Donald Trump
#Recep Tayyip Erdoğan
#CHP
#Kemal Kılıçdaroğlu