İslamofobik terör ortaklarına acımasız direniş

04:0018/09/2015, Cuma
G: 13/09/2019, Cuma
İbrahim Karagül

On beş yıl önce, böyle birIrakdüşünebilir miydiniz?On yıl önce, böyle birSuriyedüşünebilir miydiniz?Üç yıl önceböyle birYemendüşünebilir miydiniz?Kaddafi'nin yok edilip Libya'nın perişan olacağını, Hüsnü Mübarek'in devrilip Tahrir isyanının başlayacağını, Tahrir'de özgürlük sloganlarının yerini darbe sloganlarına bırakacağını, ilk demokratik denemenin darbe ile sonuçlanacağını, bu olaylar olmadanaltı ayönce düşünebilir miydiniz?İran'ın Batı ile anlaşabileceğinibir yıl önce bilebilir miydiniz?Suudi

On beş yıl önce
, böyle bir
Irak
düşünebilir miydiniz?

On yıl önce
, böyle bir
Suriye
düşünebilir miydiniz?

Üç yıl önce
böyle bir
Yemen
düşünebilir miydiniz?

Kaddafi'nin yok edilip Libya'nın perişan olacağını, Hüsnü Mübarek'in devrilip Tahrir isyanının başlayacağını, Tahrir'de özgürlük sloganlarının yerini darbe sloganlarına bırakacağını, ilk demokratik denemenin darbe ile sonuçlanacağını, bu olaylar olmadan
altı ay
önce düşünebilir miydiniz?

İran'ın Batı ile anlaşabileceğini
bir yıl önce bilebilir miydiniz?
Suudi Arabistan
'ın adım adım istikrarsızlaşacağını şu an bile görebiliyor musunuz?
Basra Körfezi
'nin İran'la S. Arabistan arasında keskin bir
hesaplaşmaya
sürükleneceğini öngörebiliyor muydunuz?

Bu ülkelerin bir çoğunda
günde ortalama yüz kişinin
hayatını kaybettiğini,
bazılarında açık bazılarında gizli iç savaş
yaşandığını, kısa vadede ayağa kalkma ihtimalleri kalmadığı gibi, hızla daha da iç çatışmalara gömüldüğünü şimdi görüyorsunuz.

Bunları neden önceden öngöremedik? Neden hazır olamadık? Fark edenleri,
uyaranları alaya aldık, felaket tellallığı ile suçladık, Batı karşıtlığı ile damgaladık, ayağımıza kurşun sıktık.

Türkiye'nin beş yıl sonrasında ne var?

Bir adım geleceğe gidin.
Üç yıl sonraya, beş yıl sonraya, on yıl sonraya bakın. Ne görüyorsunuz ya da ne görebiliyoruz
? Bütün coğrafyanın liflerine kadar ayrıştırıldığını, bütün
kimliklerin
çatışmaya dönüştüğünü, bunun bir adım sonrasının,
üç-beş yıl sonrasının büyük felaketler olabileceğini
görebiliyor muyuz?

Türkiye'de
zihinleri rehin alan, kirleten, zehirleyen
gürültüden kafamızı kaldıracak mecalimiz kalmışsa, böyle bir derdimiz varsa, bir gelecek endişesi taşıyorsak bir adım sonrasına bakmak bu ülkenin geleceği açısından en
acil adım
olacaktır.

Çünkü
Türkiye için öngörülen, hesaplanan, planlanan gelecek
de böyle bir şeydir. Kimlikler ayrışmasının çatışmaya dönüştüğü bir Türkiye için kollar sıvanmış, cepheler oluşturulmuştur.
Gezi, 17 Aralık, seçim projeleri, PKK saldırıları
ile diz çöktürülmek, kendi içine kapanmak zorunda bırakılan ülke Türkiye'dir.

İç çatışma hali için her şey hazırlandı

Bir tür
iç çatışma hali
için siyasi ortam hazırlanmıştır. Geleneksel siyasi muhalefet iktidardan kaçarken böyle bir cepheleşme için konumlandırılmıştır.
Sermaye cephesi hazırlanmıştır. Örgütler devreye sokulmuştur. Medya bu büyük savaş için cepheye sürülmüştür. Aydın Doğan
medyası bütün bu olanların, hazırlıkların
tam resmini
bize sunduğu için dikkatle izlenmektedir.

Siyasi partiler ile terör örgütlerini, medya ile terör örgütlerini, sermaye ile terörü aynı cephede buluşturan bir akıl
vardır ve Türkiye'nin geleceğine kurşun sıkmaktadır.

Cumhuriyet tarihinde görmediğimiz bir cephe
inşa edilmiştir. Korkarım bu dönemde, ayakları yere sağlam basması gerekenler, dik durması gerekenler de sendeleyebilir.

Bu akıbete hazırlık yapılmakta, buna çalışılmaktadır. İşte bu
sendeleme Türkiye'nin yok oluşudur
. Bu yok oluş hepimiz içindir. Hangi cephede olduğuna, hangi pozisyonu aldığına bakılmaksızın herkesin kaybedişidir.

Şehir savaşları ve Suriyeleşme

Özellikle
son üç yıldır, Türkiye'yi Suriyeleştirme yönünde akıl almaz bir müdahale söz konusudur
. Bu müdahale çerçevesinde cepheye sürülmeyen neredeyse hiçbir yapı, organizasyon kalmamıştır. Bu oyunu fark edip mücadele edenler dışında herkes o
uğursuz cephede
toplanmıştır.

Başarırlarsa,
şehir şehir, parti parti, mahalle mahalle
bir hesaplaşma, çatışma hali bizi bekliyor.
Etnik kimlik, mezhep kimliği, cemaat kimliği, ne kadar farklılık varsa
çatışma olarak sokağa inecektir.
Cizre'de PKK'nın yaptığını İstanbul'da başka bir örgüt yapacaktır
. Türkiye'nin merkezi zayıflatılacak, çevresi dağıtılacaktır.

Beş yıl sonra on yıl sonra “
bize ne oldu
” dememek için bugünleri iyi okuyun. Bugün olanların nasıl bir senaryo olduğunu anlamaya çalışın. Sakın bütün bunların ihtimal dışı,
hayal ürünü
olduğunu sanmayın. Hayal dediğimiz, sansasyon dediğimiz her şeyin gerçeğe döndüğünü, kapımıza dayandığını nasıl göremeyiz?

Osmanlı'dan sonraki ikinci büyük çözülme

Evet
güç haritası da ülkeler haritası da yeniden yapılanıyor, çiziliyor. Osmanlı'nın dağılışından sonra coğrafya en büyük ikinci çözülmeye zorlanıyor
. Belki
on yıl sonra bugün gördüğümüz ülkelerin bir çoğu olmayacak. Yeni devletler, devletçikler, belki şehir devletleri göreceğiz.

İşte buna
direnenler
düşmanlaştırılıyor. Oyunu bozmaya çalışanlar, ülkesine sahip çıkanlar, bir tarih hesaplaşmasının ne olduğunu
kavrayanlar
hedef alınıyor.
O malum cephe, yerli olan, tarihle birlikte gelecek kurmaya çalışan, Türkiye'nin Suriyeleşmesine ya da Ukrayna olmasına karşı ayağa kalkan, dik duran herkese savaş ilan ediyor
. Açıktan terörle ortaklık kuranlar ülkesine sahip çıkanlarla vuruşuyor.

Kaleşnikoflarla kan dökerken kalemlerle karakter suikastleri
yapıyor. Bu yüzden bir '
İstiklal Savaşı
'ndan söz ediyoruz. Bir özgürleşmeden, kendimiz olmaktan, bağımlılıktan kurtulmaktan, vesayete son vermekten söz ediyoruz. Bu yüzden “
acımasız direniş
” çağrısı yapıyoruz.

Son sığınağı korumak

On yıl sonrasına bugünden engel olun. Bu
şer cephesine, bu iç işgal hazırlığına karşı teyakkuzda olun
.

Unutmayın, coğrafyamız çok daha büyük savaşlara sürükleniyor. '
Kaos coğrafyası
' olarak tanımlanan bu kuşakta
T
ürkiye'yi sağlam bir kale, herkes için bir sığınak olarak koruyamazsak, Müslüman Orta Kuşak'ta bizi koruyacak başka bir sığınak olmayacak
.

Rusya
'nın Suriye'ye askeri gücü ile girdiğine ve muhaliflere hava saldırılarına başlayacağına dair gelişmeler,
bölgesel savaşın
habercisidir. Aslında bütün Müslüman coğrafyayı hedef alan bir tür
dünyalar savaşı
zaten yaşanıyordu.
Ülke ülke
devam eden, birbirinden bağımsızmış gibi görünen çatışma alanlarının
sınırları aşan cephelere
dönüştürüldüğünü görüyoruz. Bunu uzun zamandır örgütler üzerinden denediler.

IŞİD'le gözlerimiz kör edilirken..

Afganistan ve Irak işgal edilirken
El Kaide
bir kamuflaj malzemesi olarak kullanıldı. Şimdi
kamuflaj
görevi IŞİD'e verildi.
IŞİD
ile
gözlerimiz kör edilirken
bambaşka bir hesap öne çıkıyor, görebiliyor muyuz?

IŞİD kamuflajı Türkiye içindir
. Bölgesel çözülme fırtınası Türkiye sınırlarını zorlamaktadır.
Suriyeleşme modeli Türkiye'ye ihraç edilmektedir
. Türkiye önce IŞİD'e destek vermekle suçlandı. Ardından
IŞİD'le müdahaleye razı edildi. Bize IŞİD'i gösterip YPG'ye yani PKK'nın Suriye koluna razı etmeye
çalışıyorlar.


Çekiç Güç
projesini hatırlayın. Siyasiler, askeri çevreler, medya, entelektüel camiamız
Çekiç Güç'le ilgili hiçbir anlamlı açıklama
üretemedi. Oysa proje, Türkiye'nin eliyle ama Türkiye'ye karşı üretiliyordu.

Teyakkuza geçmezsek yarın enkaz göreceğiz

Suriye çözüldükten sonra
Kuzey Suriye Kuşağı
için kolları sıvadılar. Acil çağrılar yaptık. “
Türkiye güneyden çevreleniyor
, Güney'le bütün bağlantısı kesiliyor, bu kuşak Türkiye karşıtı bir cephe olarak biçimlendiriliyor” dedik. Çok geç müdahale edildi. Kuzey Suriye koridoru bir yerde kesildi, şimdilik durduruldu.
Hemen ardından bölgedeki YPG'liler ve PKK Türkiye'de şehirlere saldırmaya, ilçeleri işgal etmeye girişti.

Bunlar sıradan gelişmeler değil. ABD'nin eğittiği
YPG
'liler Güneydoğu ve Doğu'da ilçelere saldırırken,
aynı aklın cepheye sürdüğü medya,
yani
entelektüel terör
ülkeyi
Batı'dan vurmaya
başladı. Ortaklık nasıl da apaçık ortaya çıktı.

Bu öyle bir tarih dilimidir ki,
bugün teyakkuzda olmayacaksak yarın geride enkaz göreceğiz
. Büyük bir dönüşüm, büyük bir kırılma, büyük bir teyakkuz halidir. İşte Türkiye bu yüzden ayaktadır. İşte bu yüzden keskin bir mücadele vardır. Sakın bunu, seçimler, “
AK Parti ve diğerleri
” gibi sadece iç politik kavga sanmayın.

İslamofobinin de karargahları onlar

Terörle ortaklık kuran “
merkez medya”nın, şimdilerin terör medyasının
, Türkiye'deki
İslamofobi'nin de ana merkezi
olduğuna, nefret yaydığına dikkat edin. Edin de nasıl bir Türkiye mücadelesi verildiğini bugünden anlayın. Bu cephenin ortak kimliği İslamofobik olmalarıdır. O medya karargahı da
İslamofobi'nin Türkiye'deki merkezi
dir.

Tekrar söyleyelim: Coğrafyanın
kötü talihinin düğümü bu ülkede çözülecek
.
Haçlı Savaşları
sonrasında olduğu gibi,
Moğol İstilası
'ndan sonra olduğu gibi,
Birinci Dünya Savaşı
sonrasında olduğu gibi, bu ülkenin direnci o küresel felaket rüzgarını tersine çevirecek.

Yeter ki geleceğe iyi bakın, bizim için kurgulananlara iyi bakın, ayaklarınız sabit olsun. Dizleriniz titremesin.

Onların senaryosu ne kadar büyükse zafer de o kadar yankı uyandıracaktır.
#iş işgal
#İslamofobi
#Birinci Dünya Savaşı
#pkk
#ypg
#ortadoğu