İslam içi Armageddon, Kasım Süleymani ve Kabe Savaşı..

04:0022/06/2016, Çarşamba
G: 13/09/2019, Cuma
İbrahim Karagül

Endişe ettiğim,
ürktüğüm o tehlike
ye çok önceden dikkat çekmiştim. Sadece bir endişe değildi çünkü. Bölge, ülkelerimiz, hepimiz oraya doğru sürükleniyorduk. Bazılarının
Armageddon
diye bilinen ve yıllardır beslenen kıyamet savaşı senaryosu yeniden formatlanıyordu çünkü.


ABD'li neoconların, İsrail aşırı sağının pompaladığı,

“Tanrı'yı kıyamete zorlayarak”

Armageddon savaşını erkene alma düşüncesi,

Müslümanların kendi içinde kıyamet savaşına

dönüştürülüyordu. Çok

kirli, kanlı bir senaryo

hazırlanıyordu ve bizler hala buna, bugün bile uyanabilmiş değiliz.



İslam içi Armageddon


Bizim kıyamet savaşımız, bize dayatılan, altyapısı oluşturulan, inci ince işlenen, mezhep savaşı projesiydi

. Armageddon efsanesi

İslam içi Armageddon

'a dönüştürülüyor,

“Savaş İslam'ın kalbine yerleşecek, İslam kendi içinde savaşacak”

tezleri bu yollar gerçeğe dönüştürülmek isteniyor.



Maalesef, ne yazık ki, Türkiye ve bölgedeki gruplar, günübirlik kavgaların ötesine geçip resmin tamamını göremiyorlar.

Bu kadar savaş, acı, yıkım bile onları uyandırmaya maalesef yetebilmiş değil

. Bugün bile bu projeyi anlayabilmiş değiliz. Herkes birbirine

küfrederken

, herkes

üç beş kuruşluk hesaplarla

Müslümanlar adına hükümler verirken bizim bu

kaos fırtınası

ndan kurtulmamız imkansız görünüyor.



İnsanı üzen, korkutan, endişelendiren o büyük projeler değil. Müslümanların içinde bulunduğu

basiretsizlikler

, coğrafyanın içine yuvarlandığı çaresizliklerdir.



Tanklar Kabe'ye dayanmadan


Buraya nereden geldim, anlatayım.



Bir süredir

“Tanklar Kabe'ye dayanmadan, Mekke Savaşı başlamadan”

başlıkları altında yazılar yazıyorum. İlk başta bu yazılar, iddialar, uyarılar

şaşırtıcı, şok edici oldu

, rahatsızlık verdi.

“Bu da nereden çıktı”

diyenler oldu.



Ama Irak işgalinin, Suriye savaşının nerelere uzanacağını bilmek

kehanet

değildi. Biraz

dikkatli okuyan, gözlemleyen, takip eden herkes

gerçeği görecekti.

Bir adım sonrasını

, savaşın ve krizlerin hangi bölgelere yöneleceğini, hangi ülkeleri vuracağını, kasıp kavuracağını bilecekti.



Suriye'deki güçler savaşı ve İran'ın bütün gücüyle bu savaşın içinde yer alması,

Yemen'e müdahalesi ve oradaki iç savaşı körükleyerek Suudi Arabistan'ı çevrelemeye girişmesi

, Irak'ı denetimi altına alarak ülkeyi

Sünniler için yaşanmaz hale getirmesi

, aslında İran'ın öncülük ettiği mezhep savaşlarının ilk adımlarıdır.



İran PKK ile ortak Türkiye'yi çevreliyor


Tahran, Yemen'den Suudi Arabistan'ı, Suriye üzerinden de Türkiye'yi kuşatmakta, çevrelemektedir.

Kuzey Suriye Koridoru,

Türkiye ile Sünni Araplar arasına tampon bölge

oluşturma ve

Kürtleri Türkiye'yle ve Araplara karşı kullanma

hesapları tamamen Tahran'ın projeleridir. Bu amaçla

PKK ile ortak hareket

etmektedir. İran Suriye üzerinden Türkiye ile

açıktan
savaşmaktadır

. Yemen üzerinden de S. Arabistan'la savaşmaktadır.



Yemen,

Hizbullah

üzerinden Lübnan ve Suriye. İran

üç koldan savaş

yürütmektedir. Ancak asıl savaş bunlar değil,

çok daha vahim bir Fars emperyal projesi vardır

. İşte ben de tam burayı anlatmak istiyorum.



Kasım Süleymani savaş suçlusudur


İran'ın Suriye'deki örtülü operasyonlarını komuta eden, mezhep savaşı, cinayet ve kıyımlarla anılan, tipik bir savaş suçlusu olan Kasım Süleymani

, artık ülkeleri tehdit etmeye başladı. Hamaney'e bağlı Kudüs Kuvvetleri'nin komutanlarından Süleymani,

Bahreyn

'i açıktan tehdit etti, ülkede iç savaş çıkaracaklarını söyledi.



Bahreyn hükümetinin, Süleymani'ye ve Devrim Muhafızlarına bağlılığı belli

Şeyh İsa Ahmet Kasım

'ı vatandaşlıktan çıkarması, onun

mezhepçilik

ve

şiddet

propagandası yaptığını, dış güçlerin (

Bu İran oluyor

) çıkarları için çalıştığını söylemesi, İran'ın ülke dışındaki silahlı unsurlarını harekete geçirdi. Elbette

İran derin devleti ve Hamaney'in talimatıyla

. Dikkat ederseniz, Irak'ta da

Muktada Sadr

aynı amaçla isyan ve protesto çağrıları yapıyor.



Bütün bölgeyi iç savaşla tehdit etti


Süleymani'nin

tehdit dili

ni dikkatle değerlendirmek lazım. Gelecekte bu dil başka ülkeler için de kullanılacak çünkü.

“Bahreyn ve bölgeyi saracak yangının ilk kıvılcımının ateşleneceği, Bahreyn'in görülmemiş bir silahlı direnişle yüzleşeceği, halkın silahlı direnişe geçeceği ve bu silahlı hareketin bölgedeki başka ülkelere de sıçrayacağı

” şeklinde. Bir mektupla bildirilen bu tehditler arasında, silahlı direnişin Bahreyn'i meşru gören ülkelere (Bu Suudi Arabistan oluyor) de sıçrayacağı

ifade ediliyor.



Suriye'de

sayısız insanın kanına girmiş bir savaş suçlusunun İran adına dünyaya ilan ettiği savaş cümleleri

bunlar. Herkesi tehdit ediyor. Bütün Körfez ülkelerini. Yarın Türkiye, “Ne oluyor, Bahreyn'e dış müdahaleye karşıyız” türü bir açıklama yapsa,

aynı savaş ilanı Türkiye'ye yönelecek

. Zaten

Süleymani ve cinayet timleri
Suriye üzerinden açıktan Türkiye ile savaşıyor

.



Fars emperyalizmi her bölgeyi yakıyor


Peki ben

“Tanklar Kabe'ye dayanmadan”, “Mekke Savaşı çıkmadan

” başlıklarıyla neden o yazıları yazdım. Bunun için. Bölgede

yüzlerce Kasım Süleymani

olduğu için.

İran'ın İslam'ı da Şiiliği de bir Fars emperyal haritası için kullandığını bildiğim için

. Bir iki yıl içinde savaşın Basra Körfezi'ne yayılacağını, bütün Körfez ülkelerinin İran tehdidi altında olduğunu,

Tahran'ın nihai hesabının Kabe'ye dayanmak

ve Suudi Arabistan'la hesaplaşmak olduğunu bildiğim için.



Ve bunu

mezhep savaşı
olarak formatlayıp öyle satacaklar

bize.

Şii-Sünni Savaşı

olarak pazarlayacaklar. O zaman hepimiz mezheplerimize göre saflar, taraflar tutacağız. Ama bu savaşın İslam'la, mezheple hiç alakası yoktur.

Batı'nın, neocon ve İsrail aşırı sağının “İslam içi savaş” savaş tezi ile İran'ın Fars yayılmacılığı birleşip “İslam için Armageddon” projesine dönüştürüldü

.



İki yıl içinde Basra Körfezi karışacak


Daha önceki cümlelerle tekrar edeyim:

İki yıl içinde Basra Körfezi karıştığ

ında, hemen ardından

S. Arabistan

savaşla yüzleştiğinde,

Türkiye

hem Doğu'dan hem de Batı'dan gelen tazyiklerle

sarsıldığında
büyük şaşkınlık

yaşayacağız. Müslüman coğrafyanın en büyük zaafı

siyasi öngörüsüzlüğü

, basiretsizliğidir. Bazı ülkelerin en büyük ihaneti, coğrafyamıza yönelen yüzyıllık istila hesaplarının arkasına gizlenip, bu çirkinlikten

pay kapma ahlaksızlığı

dır.



Suriye savaşı bittiği anda, o uğursuz dalgalar Basra Körfezi'ne yönelecek, Körfez ülkeleri İran tehdidiyle yüzleşecektir.

Savaşın Körfez'e yerleşmesi ise

İran-S. Arabistan

savaşı demektir. Bu sırada

İran tanklarının Kabe kapılarına dayanacağına

inanıyorum. İşte size İslam iç savaşı dedikleri büyük

felaket

!



Körfez ülkeleri çok dikkatli olmalı!


1991

Körfez Savaşı

'ndan başlayın,

2003 Irak işgaline

ve bugünkü

Suriye

savaşına kadar hepsi Arap-Fars savaşıdır.

Irak'ın işgali, ülkenin İran'a teslim edilmesiyle

sonuçlanmıştır.

Suriye'de Rus-İran işgali

başarılı olursa Akdeniz'e kadar bütün bölge Tahran'ın denetimine geçecektir.

Arap-Fars sınırı önceleri İran- Irak sınırıydı. Ardından Irak-Suriye sınırına geriledi. Suriye işgali başarılı olursa Arap dünyası Akdeniz'e kadar geriletilecektir

.



Kuveyt'ten Katar'a kadar çok ciddi İran baskısı hissedilecek

.

Bağdat, belki ikinci kez ama bu sefer İran adına Kuveyt'i işgale girişecektir

.



1979

İran devrimi ömrünü tamamlamış

, yerine

Fars yayılmacılığı

ikame edilmiştir. S. Arabistan ve Körfez ülkelerine yönelik tehdit arttıkça

Ürdün, Mısır

ve

Kuzey Afrika

ülkeleri de İran karşıtı bir tavır alacaktır.



Acil bir müdahale

yapılamazsa, bütün kutsalların ayaklar altına alınacağını, Türkiye'nin bu büyük felaketten ağır yaralar alacağını düşünüyorum. Tanklar Kabe'ye dayanmadan yapacağımız çok şey var. Yeter ki, işin

vahametini

kavrayalım…


#Armageddon
#Kasım Süleymani
#Kabe Savaşı
#İç savaş