Herkes şokta: Trump ABD’yi bölüp, dünyayı felakete mi sürükleyecek?

04:0010/11/2016, Perşembe
G: 16/09/2019, Pazartesi
İbrahim Karagül

ABD'nin Perestroikasıda belki Trump eliyle olacak, kim bilir…

Barack Obama ABD Başkanı seçildiğinde Türkiye dahil, dünya genelinde
büyük bir umut pompalandı
.
Melez
bir adam ABD Başkanı olabiliyordu ve Obama'nın seçilmesi üzerinden
ilahi takdir okumaları
yapılıyordu!
Dünyayı değiştirecekti
, ABD'ye yönelik öfkeye son verecekti, adaletsizliklerin üzerine gidecekti. Bir tür
küresel devrimin öncüsü
olacaktı.


Obama, kendisi de bu tür mesajlar veriyordu. İlk ziyaretini

Kahire

'ye yapmış,

İslam dünyası ile Batı arasındaki duvarları

yıkmaya girişmiş, ABD öncülüğünde Müslüman ülkelere yönelik

yeni Haçlı Savaşları'nı sona erdirecek mesajlar

taşımıştı.



Bizler ise; yıllar süren

yıkımları, aşağılamaları, acıları, kıyımları çok kolay unutabilen, affedebilen

toplumlar olduğumuz için de, birkaç

süslü cümleye inanıp

hayaller kuracaktık.

Kutsallarımızın

yerle bir edildiği ama hiçbir zaman inanmak istemediğimiz gerçeklerin

üstünü örtmek

için bir bahane bulmuş olacaktık.



Kim sıkmıştı o yumrukları?


“Müslüman dünyasına sesleniyorum. Yumruğunuzu açın. Ellerinizi sıkacağız"

diyordu Obama Kahire'de. Oysa

o yumrukları biz sıkmamıştık.

Öfkemiz yoktu. Yüz yıldır bu topraklarda istediklerini yapmalarına rağmen, her gün onlarca sivil hâlâ ölmesine rağmen, öfkeyi biz başlatmamıştık.



Sadece son elli yılda
kaç ülkeye müdahale etmişler, kaç hayat söndürmüşler, örtülü operasyonlarla kaç ülkede iç savaş çıkarmışlardı.

Ortada sıkılmış bir yumruk olsa

Bağdat'a olanlar, Kabil'de yaşananlar Londra'ya olurdu

, başka yerlere olurdu. Onlarca yıldır yediğimiz yumrukların istatistiği bile yoktu, hâlâ

hangi öfkeden söz ediliyordu

?



Her şey olacaktı, hiçbir şey olamadı


Türkiye'ye geldi. Herkesi bir şekilde tatmin eden mesajlar verdi. Türkiye'ye destek verdi.

Hükümete destek verdi. Muhalefeti onurlandırdı. Ermenilere destek verdi. Kürtlere destek verdi. Türkiye'nin AB üyeliğine destek verdi. Türkiye'nin kendi bölgesindeki “yeni" pozisyonuna destek verdi.

Bilinen bütün ABD tezlerini tekrarladı. Adeta bir

hayal pazarı

kuruldu ve hepimiz bu hayal dünyasına bıraktık kendimizi.



Pakistan'ı füzelerle vuracak

kadar şahin,

Guantanamo

gibi bir çirkinliğe son verecek (onu bile yapamadı) kadar insancıl,

“Kudüs ebedi başkentiniz"

diyecek kadar İsrailci,

“Müslümanlarla yeni bir başlangıç yapacağız"

diyecek kadar sempatik…



Oysa

her şey olan bir isim aslında hiçbir şey olmayacaktı, olmadı da

.



Obama 15 Temmuz saldırısıyla anılacak


İki dönem ABD Başkanı olan

Obama'nın siyasi kariyeri 15 Temmuz Türkiye'ye saldırı ile sona erdi. Siyasi tarih, FETÖ üzerinden darbe adı altında Türkiye gibi bir müttefik ülkeye yapılan ABD saldırısı olarak yazacaktır 15 Temmuz'u

. Obama, son iki yılda Suriye'yi ve bölgeyi büyük bir

felakete

sürükledi. ABD'yi terör örgütleriyle aynı cepheye sürdü, terör destekçisi bir ülke haline getirdi.

Umutla gelen adam geride büyük bir enkaz bıraktı

.



Obama seçildiğinde umut pazarlayan dünya, şimdi de Donald Trump kazandı diye felaket pazarlıyor

. Hemen herkes yatırımını Clinton'a yaptığı için, baskın bir kamuoyu oluşturulduğu için Trump'ın kazanması bu çevreler için büyük bir

yıkım

oldu. Aslında sonuç sürpriz değildi. Olabilecekler önceden belliydi.



Beklentilerle değil gerçeklerle bakanlar

Trump'ın kazanacağını az çok kestirmişlerdi. Demokratlar

yorulmuştu

, bezgindi, ikinci dönem politikaları dünyanın her yerinde

kötü sonuçlar

vermişti. En önemlisi de Obama ile

liderlik, dirayet göstermeyi

başaramamışlardı.

Romantizm ve umut

başarısız olmuştu, dünyanın gerçekleriyle örtüşmemişti.



Sıradışılıklar çağı, sıradışı bir tercih


Trump

Beyaz Amerika'nın Başkanı

'dır.

Amerika'da yükselen, Avrupa kıyılarını vuran faşizm dalgasını besleyen

toplumsal kesimin sözcüsüdür.

İslam'a, Müslüman dünyaya mesafeli

, Soğuk Savaş perspektifine sahiptir.

Rusya ve Ortadoğu

onun yönetiminin de merkezinde yer alacaktır.



Kişisel karakteri ne olursa olsun, önünde iki seçenek vardır.

Ya Amerika'yı içe kapatacak ya da Bush ailesi gibi, Neoconlar gibi daha saldırgan bir Amerika'nın temsilcisi olacaktır

.



Küresel politikaların sertleştiği

bir dönemdeyiz. Kaos ve çatışmalar sadece Ortadoğu'da gibi görünse de aslında dünya genelinde bir

örtülü savaş

yaşanmaktadır. Bu örtülü hesaplaşmanın

nerede ne tür nükleer patlama

ya yol açacağını şimdiden kestirmek güçtür.



En büyük olağanüstülük Amerika'da görülecektir


ABD seçmeni, dünya genelindeki eğilimlere göre tercih yapmış,

sıradışı, agresif bir temsilci

seçmiştir. Çünkü dünya genelinde

sıradışılıkların öne geçtiği bir tarih

diliminde yaşıyoruz. Dikkat ederseniz aynı dalga Avrupa ülkelerini de vurmaktadır. Avrupa'daki bütün seçimlerde

aşırı sağ yükselmekte, ırkçılık güç kazanmaktadır

ve bu hep böyle devam edecektir.



Trump'ın nasıl bir ABD Başkanı olacağını, ne tür

sürprizlere

imza atacağını kestirmek güç. Bunu, kendi kişisel karakterinden çok küresel

olağanüstülükler

belirleyecektir. ABD'nin oturmuş

bürokratik yapısı

da bu olağanüstülükleri kontrol edemeyecektir.



Şahsen seçim sonucunun

ABD'de ciddi toplumsal bölünmenin temellerini atacağını

, içeride büyük sıkıntılara neden olacağını,

Amerikan büyüsünü yerle bir edeceğini

düşünüyorum. Belki de bu olağanüstülükler çağında

en büyük olağanüstülüğü ABD'de göreceğiz

ve bu Trump eliyle olacaktır.



FETÖ ve PKK/PYD için zor bir dönem


Bu dönemde dünya genelinde

devletlerle, bölgelerle ilişkilerin gerileceğini, büyük kapışmaların yaşanabileceğini

düşünüyorum. Özellikle

ABD ile Asya güçleri arasındaki ilişkilerin gerileceğini

, Trump yönetiminin

Rusya'yı daha da sıkıştıracağını

, Ortadoğu'ya daha merkeziyetçi bakacağını,

FETÖ

ve

PKK/PYD'ye desteğin gerileyeceğini

hatta ortadan kalkabileceğini düşünüyorum.



Eğer bugün ABD ile ilişkilerde yaşadığımız,

15 Temmuz ve terör örgütlerine destek

gibi sıkıntılar bizzat Obama yönetiminin siyasi bakışından kaynaklanıyorsa, Trump döneminde bunların çözülebileceğini, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin

yumuşayabileceğini

düşünüyorum. Ama

eğer

bu proje, ABD ve Avrupa'nın bölge planlarıysa

Türk-Amerikan ilişkileri çok daha gerilecektir

.



Felaket Trump değil, başka bir tehdit var..


Yeni eğilimler ABD ile AB ilişkilerinde gerilimlere,

Türkiye ile Avrupa Birliği arasında ciddi kopuşlara

neden olacaktır. Avrupa Birliği

dağılmaya

yüz tutmuştur ve Trump döneminde bu çözülme daha da artacaktır.

AB, siyasi güç olmaktan çıkacak, bir Alman projesine indirgenecek

, önümüzdeki dönemde AB'nin

parçalanma haritalarını

tartışıyor olacağız. Dolayısıyla AB ile ilişkilerde

Türkiye'nin kaybı olmayacak,

hatta AB, Türkiye için yük olmaktan çıkacaktır.



Obama için pazarlanan

umut

ne kadar gerçeklikten uzaksa Trump için pazarlanan

felaket

senaryosu da gerçeklikten uzaktır. Oysa

ABD'yi, bölgemizi, dünyayı değerlendirirken ABD liderlerinin kişiliklerinden, kişisel bakışlarından arındırıp küresel ölçekte eğilimlere bakmamız gerekiyor

.



Obama, ClInton ve iki yüzlülük..


Dünyanın nereye gittiğine, ne tür tehditlerin öne çıktığına, neden ülkelerin

içe kapanıp korumacı bir pozisyon

aldığına, ABD ve Avrupa'da yükselen

faşizm dalgasına

, 1990'lardan beri örtülü devam eden dünya savaşının

açık savaşa

dönüşüp dönüşmeyeceğine, bu

stres birikiminin nerelerde patlayabileceğine

, ülkelerin bu tehditlere nasıl hazırlandığına bakarsak doğru sonuçlara ulaşacağız.



Bu bakışı yakalayamayan

herkes yanılacaktır

.

Türkiye için yanılacaktır. AB için yanılacaktır. ABD için de yanılacaktır

. Tıpkı Clinton yerine Trump'ın seçilmesi gibi sürprizler yaşayacaktır. Bu yüzden bizler, Türkiyeli insanlar benzer bakış açısını yakalayamazsak birçok şeye

hazırlıksız

yakalanacağız.



Obama ve Clinton Türkiye'ye ve coğrafyamıza çok zarar verdi.

İkiyüzlü politikalarıyla terör örgütlerini ortak ilan edip müttefiklerini vurdu

. Trump ve Cumhuriyetçiler ise

açık düşmanlığı

tercih eden bir siyasi kimliğe sahip. Dolayısıyla bizim için bir şey fark etmiyor.



Artık kimse düşman, kimse dost değildir..


Kendi yolumuza gitmeli, kendi hazırlıklarımızı yapmalı

, kendi coğrafi hesaplarımızın peşinden koşmalıyız. Bu olağanüstülükler çağında

artık ebedi dostluklar ve ebedi düşmanlıklar olmayacaktır

.

Kimse dost, kimse düşman değildir

.



Olağanüstülükler

kişilerle, ülkelerle sınırlı

değildir. Bütün sürprizlere, büyük

bunalımlara

hazırlık yapma dışında bir seçenek de kalmamıştır. Yakında AB ülkeleri seçimlerinde de aşırı sağın,

ırkçılığın

yükselişini göreceğiz. Maalesef bu küresel bunalımı

rahatlatacak

hiçbir yol görünmemektedir.



Mesele Trump'ın seçilmesi değil dünyanın

beter bir geleceğe

sürüklenmesidir.

İkinci Dünya Savaşı

'ndan bu yana uluslararası sistemdeki çözülme, güçler hesaplaşması

hiç bu kadar tehdit edici hale gelmedi

. Üstelik bir ya da birkaç ülke, bölge değil bütün dünya tehdit altında.



ABD'nin Perestroikası

da belki Trump eliyle olacak, kim bilir…

#ABD seçimleri
#Donald Trump
#Haçlı Savaşları
#FETÖ
#Avrupa Birliği