Hadi ayağa kalkın, yeniden başlıyoruz

04:0025/12/2015, Cuma
G: 13/09/2019, Cuma
İbrahim Karagül

Herkesinçok söz söyleyip pek bir şey söylemediği, popüler cümlelerin arkasına sığındığı bir dönemdeyiz.Sesi çok çıkanlarındoğru şeyler söylediği gibi bir yanlış kanaate sabitlendik gidiyoruz.Piyasamalzemesi olmanın ötesine gitmeyen sözün,riyadankurtulamadığı, maddiyatırım aracınadönüştürüldüğü talihsizlikler yaşıyoruz. Hesapsız,sadece ülke için, millet için, değer için öne atılması gerekenlerinkonjonktürhesapları yaptığı,dengeoyunları oynadığı,fitne-fesatlaiş tuttuğu, sözünü esirgemeyenlere itibar

Herkesin
çok söz söyleyip pek bir şey söylemediği
, popüler cümlelerin arkasına sığındığı bir dönemdeyiz.
Sesi çok çıkanların
doğru şeyler söylediği gibi bir yanlış kanaate sabitlendik gidiyoruz.


Piyasa
malzemesi olmanın ötesine gitmeyen sözün,
riyadan
kurtulamadığı, maddi
yatırım aracına
dönüştürüldüğü talihsizlikler yaşıyoruz. Hesapsız,
sadece ülke için, millet için
, değer için öne atılması gerekenlerin
konjonktür
hesapları yaptığı,
denge
oyunları oynadığı,
fitne-fesatla
iş tuttuğu, sözünü esirgemeyenlere itibar suikastleri düzenlediği bir
zihinsel
zehirlenmişlik
adeta dip dalga gibi yayılıyor.

Sözü doğrular için değil, menfaat-çıkar için bir kurşun gibi kullananlar
artık bu amaçla “
kiralık katiller
" besler hale geldi. Televizyon ekranlarından, gazete köşelerinden, özellikle sosyal medya hesaplarından
üç kuruş menfaat
uğruna önüne geleni kurşuna dizen ismi gizli, ruhu kara saldırı
timlerimiz
var artık. Söz hiçbir dönemde, bunlar üzerinden yürütülen operasyonlarda olduğu kadar
ucuzlamamıştı
.

Büyük davalar, ucuz numaralar

Oysa açık yüreklilikle,
cesur
sözlerle, yılmadan bu
zor ve dar zaman
da öne atılmak gerekiyor. Türkiye son üç yılda, olağanüstü zorluklar atlattı.
Darbe üstüne darbe tezgahlandı, çokuluslu müdahaleler ardı ardına servis edildi. Sokak terörü
nden devlet içine sinmiş
istihbarat
operasyonlarına, Türkiye'yi dünyaya terör devleti olarak göstermeye dönük imaj operasyonlarına,
iç savaş
senaryolarına, ülkeyi
terör üzerinden felç etmeye
dönük müdahalelere kadar,
bizi millet olmaktan, ülkemizi vatan olmaktan
çıkarmaya dönük girişimler oldu.

Hepsinin üstesinden gelindi. Hepsine
direnildi
. Siyasi duruşun, ekonomik bakışın,
tarihsel kimliğin, coğrafyaya aidiyetin
yerlileşmesi uğruna bedeli ağır mücadeleler verildi. Ülkeye yabancı bütün unsurlar, millet tarafından
teşhis
edildi ve bir kenara itildi. Bu büyük mücadelelerin taraftarı olanlar, bu uğurda
risk alıp kelle koltukta mücadele edenler, büyük davaların yerine büyük idealler
ikame etmeleri gerekirken küçük hesaplara savruldu.

Mücadele onları olgunlaştırmış, yoğurmuş,
pişirmiş
olmalıydı. Daha güçlü, daha
sabırlı
, daha olgun ve daha bir
dayanışma
çabası gerekiyordu.
Ucuz sözlerin
,
ucuz kişiliklerin
, ucuz hesapların peşinden gitmek yerine, bütün bunların üstüne yeni şeyler katma yarışı başlamalıydı.

O hesaplar görülmedi,o parantez kapanmadı

Yeni şeyler üretmek, varolanın üstüne bir şeyler katmak,
Türkiye'nin yarınına hazırlık
yapmak gerekiyordu. Bin yıldır bu topraklarda işler hep böyle yürüdü çünkü.
Büyük yıkımlar yaşadık, büyük mücadeleler verdik, insan hafızasını zorlayan direnişler sergiledik, sınırsız sabırla sınandık. Ve hep başardık
. Bütün umutların yok olduğu durumlarda bile bir kurtuluş ışığı yakaladık, ona yöneldik ve yepyeni bir tarih sayfası açabildik.

Türkiye
yüz yıldır
işte böyle bir mücadele veriyor. Son
üç yılda direndiklerimiz bu yüzyılın küçük bir parçası
. Ama unutmayın, bizim o yüzyılımız henüz bitmedi. O
parantez kapanmadı, o hesaplar bitmedi
. Bugün terör üzerinden, bölgesel
çevreleme
operasyonları üzerinden karşı karşıya olduğumuz şey işte bu yüzyılın
büyük hesaplaşması
içinde bir hesaptır.

Rehavete kapılmak, “
tamam bu iş
" diyerek rahatlamak, mevzileri terkedip
ganimet
peşine düşmek bizi yıkıma götürecek bir atalettir.

Siyasi alanda, ekonomik alanda, medya alanında, kültürel alanda, sadece Türkiye için bile değil,
bütün kültür/tarih havza
mız için yeni şeyler, zenginlikler üretmek için
seferberlik
zamanıdır. Daha geniş dayanışma hattı oluşturma, daha
kuşatıcı ve kaynaştırıcı
olma zamanı.

Neden mi?

Haritayı yine onlar mı çizsin?

Çünkü Türkiye,
içeriden işgal
ediliyor. Çünkü
Suriye savaşı bölgeselleşiyor
. Çünkü Rus
ya ile kriz Kırgızistan'dan Kafkaslara, Doğu Akdeniz'den Basra Körfezi'ne genişliyor
. Kimlik eksenli bölünme bütün coğrafyayı
rehin
alıyor. Yeni
harita taslakları
çiziliyor, yeni bir bölge şekilleniyor. Bugün
gördüğünüz devletlerden bir kısmı on yıl sonra haritada olmayacak
. Yeni devletler, şehir devletçikleri,
mikro yönetimler
,
garnizonlar
ortaya çıkacak.

1. Dünya Savaşı sonrası oluşan bu
harita kökten değişecek
. Yeni uluslar öne çıkarken bölgenin bazı ülkeleri parçalara ayrılacak. Yeni ittifaklar şekillenecek, yeni düşmanlıklar oluşacak. Belki
onlarca yıl süren yeni anlaşmazlıklar
ortaya çıkacak. Bölgenin ana unsurlarını oluşturan
Türkler, Araplar, Kürtler, Fars
kökenliler, bir yüz yılı şekillendirecek yeni harita çalışmaları karşısında
birbirlerini yemeğe
devam ederlerse o
haritayı hep başkaları çizecek
.

Onlar belki bir asır birbirleriyle mücadele edecekler. Ama
dışarıdan
gelenler,
Batı'dan gelenler, Doğudan gelenler
buralarda ganimet paylaşacak, bölgenin zaaflarını daha da kaşıyacak, 20. yüzyıldan sonra yeni bir
vesayet yüzyılı
başlatmış olacaklar.

Sonu gelmez savaşlar başlar

İşte tam bu dönemde,
tarihin en güçlü sözlerini
söylemek zorundayız.
Yüz yıllık direncimizin en güçlü olanını sergilemek
zorundayız. Bu yüzden adını “
acımasız direniş
" koyduk. Ayrışmaya karşı yakınlaşma mücadelesi vermek zorundayız. Yoksa bu ayrışma hepimizi
imha
edecek.
Arap-Fars Savaşı, Türk-Kürt savaşı, Arap-Kürt savaşı
, Türkiye-İran savaşı gibi önümüze sürekli savaş seçenekleri sunulacak ve bizler bütün bunları
kendi doğrularımız
gibi, kendi tehditlerimiz gibi, kendi hesaplarımız gibi algılayacağız.

İşte bu yüzden, yüzyıllara dönük sözler söylemeliyiz.
Siyasilerimiz, aydınlarımız, medya organlarımız, kanaat önderlerimiz, öğrencilerimiz
bu sözlere, bu tezlere yönelmek zorunda.

Rusya ile kriz yaşıyoruz,
Rusya üzerine derinlemesine yazılar ne kadar az
. İran'la sıkıntılar yaşıyoruz,
İran üzerinde etkili söz söyleyenler ne kadar az
. Ortadoğu bütün dünyamızı sardı ama coğrafya üzerine geleceğe dönük tespitler ve hedefler belirleyenimiz ne kadar az. Biraz daha
Doğu'ya; Hint/Pakistan
coğrafyasına,
Malay
coğrafyasına ne kadar yabancıyız. Biraz daha
Güney'e
; Afrika'ya, Kuzey Afrika'ya dair ne az şey biliyoruz.

Oysa Fas'tan Endonezya'ya uzanan bir coğrafya üzerine şekilleniyor her şey.
Enerjisi de, enerji koridorları da, kara/deniz ticaret yolları da, Doğulu ve Batılı istilacılara yönelik isyan dili de
hep bu coğrafyada yer alıyor. Yeryüzünün fay hattı ilan edilen bu kuşakta hiçbir ülke güvende değilken, Doğu'nun ve Batı'nın merkez güçleri tarafından paylaşılırken bizim sözlerimiz daha
birbirimize bile ulaşacak güçte değil.

Türkiye'nin çokcepheli savaşı

Türkiye, hiç bu kadar
çok yönlü baskı
altına alınmamıştı. Rusya krizi yayılırken, İran'la
soğukluk
artarken, bu iki ülke Türkiye'nin
güney sınırlarını
kontrol altına almaya çalışırken, örgütler üzerinden Türkiye'yi sıkıştırırken, içeride terör üzerinden yürütülen
iç işgale
destek verirken,
Türkiye çok cephede mücadeleye zorlanıyor
. Sonraki aşama daha da endişe verici.

Savaşın Suriye'den sonraki aşaması
Basra Körfezi ve Suudi Arabistan
olacak çünkü. Türkiye o zaman çok daha ağır baskılar altında kalacak, çok daha büyük bir sınavla yüzleşecek.

Daha şimdiden
Kafkaslar
hareketlenmeye başladı.
Rusya ve Ermenistan
Azerbaycan'ı sıkıştırıyor. Yakında
Kuzey Kafkaslar
da hareketlenebilir. Bütün bunlar Türkiye'nin
uzak kalamayacağı
belki de doğrudan içinde yer almak zorunda kalacağı krizlerdir.

İşimize bakalım, 20. yüzyıl bitmedi

Yaşadığımız kriz, üstesinden gelmeye çalıştığımız baskı sadece Suriye meselesine bu kadar girmemizle sınırlı bir şey değil. Sadece bizim
başarısızlıklarımızla, beceriksizliğimizle
de sınırlı bir şey değil. Türkiye'nin o
yüzyıllık parantezi kapatmasına, yeni bir tarih sayfası açmasına çok az zaman kaldığı için
oluyor. Bu meydan okumayı, bu
ayağa kalkışı
durdurmak için son kurşunlar kullanılıyor. Bu yüzden
Doğudan ve Batı'dan tehdit
ediliyor, baskı altına alınıyoruz. Bu yüzden terör eliyle sınırlarımızın içinde iç işgaller deneniyor.

Öyleyse
içeride ve coğrafyada yaygın bir bağımsızlık mücadelesi
vermek zorundayız. Bu yüzden de dar
mahalle
kavgalarını bir kenara atıp bütün bunlara cevap üretmek,
siyasi akla
destek vermek, yeni sözler üretmek, daha
güçlü adımlar
atmak zorundayız.

Üç yıldır bütün darbe girişimleri o dirençle atlatıldı
. Güçlü sözlerle, sağlam duruşla atlatıldı. Bu da öyle olacak. Ayağı yere sağlam basanlar kalacak, gerisi ayıklanıp gidecek. Ama tarih
güçlü sözleri, güçlü iddiaları olanlarındır
. Ayakları yere sağlam basanlar bir adım öne çıksın. Tarih yapıcı cesur adamlarla omuz omuza devam edilecektir.

Öyleyse zihinlerinizi arındırın.
Hadi ayağa kalkın, yeniden başlıyoruz
. Çünkü 20. yüzyıl daha bitmedi!
#ortadoğu
#riyad
#iç işgal
#iç savaş
#kafkaslar
#iran
#Arap-Fars Savaşı
#Türk-Kürt savaşı
#Arap-Kürt savaşı