El Bab büyük zafer! Peki bu ne sessizlik? Sizi kim susturdu?

04:0025/02/2017, Cumartesi
G: 17/09/2019, Salı
İbrahim Karagül

Türkiye
El Bab
'da kesin bir zafer kazandı. Terörle mücadele tarihine güçlü bir
imza
attı. DEAŞ'la mücadeleyi
küresel ölçekte güvenlik planı
olarak pazarlayanların,
işin içine Türkiye girince
, desteklerini bir anda çekmesine, ülkemizi
yalnız bırakmasına
,
ihanetlerine
ve
sabotajlarına
rağmen bugüne kadar DEAŞ'a en ağır darbeyi vurdu.


ABD ile Irak yönetimi ve PKK'nın ortaklaşa yürüttüğü Musul şovu
alay konusu olurken

, koalisyon güçleri ya da yerel güçler hiçbir zaman DEAŞ'a karşı bir arpa boyu yol alamazken,

Fırat Kalkanı

'nın

177. gününde

ilçe düştü, örgüt ilk kez en önemli mevzilerinden birini kaybetti, savunması kırıldı. Yani

yenildi, geriledi

, bundan sonra da geriletilebileceğine dair güçlü bir örnek oluştu.



Türkiye ve dünya medyası neden sessiz kaldı sizce?


Dikkat ediyor musunuz;

neredeyse hiç kimse Türkiye'nin bu zaferinden söz etmiyor

.

İçeride sessizlik, dışarıda sessizlik, Türk medyasında eksiklik, dünya medyasında suskunluk!


Bizim

medyada derinlikli analizler

göremiyoruz. Bunun ne anlama geldiğine, bundan sonra ne olabileceğine,

Fırat Kalkanı ve El Bab başarısı

nın değerine ilişkin güçlü sözler, yazılar göremiyoruz. Sanki kimse bu işten memnun olmamış gibi.

Sanki birileri bu zaferi gizlemeye çalışıyormuş gibi

.



Zafer Türkiye'nin olunca, başarı Türk güvenlik birimlerinden gelince bir kıskançlık, unutturma/gölgeleme/gizleme çabası öne çıkıyor

? Listenin başında,

15 Temmuz'dan beklenti içinde olanlar

, Türkiye içinde hala birileri ülkeye karşı

gizli bir operasyon

çekiyor sanki.



El Bab'da DEAŞ değil onlar yenilmiş sanki!


El Bab'da DEAŞ değil de onlar yenilmiş sanki

. 7 Haziran seçimlerinden sonra Güneydoğu'da

PKK'yı ezen mücadeleden rahatsız olanlar El Bab zaferinden de rahatsız olmuş sanki

.



Türkiye'yi

“Teröre destek veren ülke"

ilan ettirmeye dönük operasyonlar yapan

FETÖ ile bu suskunluğu, sessizliği, gölgelemeyi yapanlar aynı merkezler tarafından yönlendiriliyor

sanki. 15 Temmuz'u boşa çıkaran

siyasi akıl, liderlik ve toplumsal dayanışma

nın El Bab'da

dünyanın en büyük terör örgütünü dize getirmesi

,

DEAŞ üzerinden Türkiye'ye çekilen operasyon

un da boşa çıkarılması birilerini endişelendirmiş sanki.



Kobani için kıyameti koparanlar, nerdesiniz?


Kobani

(Ayn el Arab) için

kıyameti

koparanlar,

hükümeti köşeye sıkıştıranlar

, kamuoyunda

infiale

neden olanlar, Türkiye'yi ayağa kaldıranlar, bu gürültü içinde

PKK'nın bölgeye hakim olmasını sağlayanlar…
Hatırlayın o günleri

.



Ülkemizi, insanlarımızı,

gazete ve televizyonlarımızı PKK'nın yayın organlarına dönüştürdüler

. Hatırlayın,

Barzani birliklerinin şov yaparak Anadolu topraklarından geçişini

. Bu senaryo ile teröre tarihin en büyük fırsatını sundular.



Kobani olayı ülkemize kurulan en büyük tuzaklardan biriydi

. Bugün başımıza gelen belalar

o zaman

tezgahlanmıştı. Dolayısıyla

o gün kalem oynatanlar
bu büyük ihanetin de içindeydiler

. Bakıyorum da o zaman

yazıp çizenlerden

, ekranlarda konuşanlardan

hiçbiri El Bab zaferi ile ilgili tek satır yazmıyor

, ekranlarda tek cümle etmiyor.



Türkiye değil PKK alsaydı, zafer yazıları yazacaklardı..


El Bab'a Türkiye değil PKK/PYD girseydi ne övgüler düzecekler, ne şovlar yapacaklar

, nasıl bir kamuoyu şekillendirecekler, gazete köşelerinde yüzlerce yazı yazacaklardı.



Aynı şekilde,

aynı sessizlik Batı medyasında

da var.

ABD ve Avrupa medyasına bakın

, Türkiye'nin zaferine dair bir şey bulamazsınız. Havaalanlarından DEAŞ'a gidenlere yol açıp

“Türkiye DEAŞ'ı destekliyor"

iddiasında bulunan hiçbir

“müttefik"

operasyona destek vermezken,

zaferden sonra da derin bir suskunluğa gömüldüler

.



Batı'daki suskunluk değil, hayal kırıklığı


Biz suskunluk diyoruz siz bunu

hayal kırıklığı

olarak algılayın. Onlar

akılları sıra Türkiye'yi DEAŞ belasına bulaştıracak, kenara çekilip izleyecek, Türkiye'nin çaresizliklerine alkış tutacak, bu senaryo üzerinden de başka hesaplar yürüteceklerdi

.



Ankara bu örgütle uğraşırken onlar

PKK/PYD ile ortak

operasyonlar yapacak, Suriye için

harita

çalışmalarına devam edecek, o

“terör koridoru"

nu sonuçlandıracaklardı.



Çünkü zaten Türkiye bu işi başaramayacaktı,

çünkü DEAŞ'ın arkasında koca devletler vardı

. Ankara kendilerine muhtaç kalacaktı, onlar da o zaman

başka pazarlıkları masaya koyacaklar

, bizi bir kez daha köşeye sıkıştıracaklardı.



Onlar DEAŞ'la değil, Türkiye ile savaştılar!


Ne NATO, ne AB, ne ABD…

Hiç biri Türkiye'ye destek vermedi

. Destek vermeyenler zaferden de inanılmaz rahatsızlık duydu.

Türkiye DEAŞ'la mücadele ederken onlar PKK/PYD ile kırıştırıyordu

. Türkiye'yi arkadan vuruyor, tuzağa düşürmeye çalışıyordu.

“DEAŞ'la mücadele görüntüsü"

altında

“Türkiye ile gizli mücadele"

başlatmışlardı.



İçerideki ve dışarıdaki suskunluk,

küçümseme

, yok sayma, gizleme telaşı birbirinden bağımsız mı sanıyorsunuz! 15 Temmuz'un ağır travmasını üstünden atmadan,

24 Ağustos

'ta başlatılan Fırat Kalkanı ile

sınırların dışında ülke savunmasına girilmesi

zaten çok zor bir görevdi. Türkiye,

Kıbrıs harekatından sonraki en ciddi jeopolitik hamle

sini yapıyordu. Artık bu ülke sınırların

sıfır noktasın

dan korunamayacaktı. Dolayısıyla tehdidin kaynağına kadar gidilmeliydi. Orada yok edilmeli,

savaşın evimize taşınmasının önü alınmalıydı

.



Afrin, Mümbiç, Tel Abyad, Ayn el Arab temizlenmeli


Ülkemizi

çevrelemeye, kuşatmaya

dönük o koridor engellenmeli, Türkiye ile

İslam/Arap dünyası
arasına kalın duvarlar

örenlere müdahale edilmeliydi. Edildi de… Tarihimizin

en tehlikeli kuşatma

harekatı yarıldı. El Bab derinliğine inildi.



Bu kadarla kalmayacak, kalmamalı, kalamaz.

Doğu ve Batı yönünde operasyon devam etmek zorundadır.

Afrin, Mümbiç, Tel Abyad ve Ayn el Arab (Kobani) kesinlikle PKK/PYD'den temizlenmelidir

.

Bu mesele Türkiye'nin geleceği meselesidir.

Etnik bir mesele değil, ülkenin kuşatılmasının, Anadolu'da boğulmasının önüne geçme meselesidir.



İran sınırından Akdeniz'e kadar…


Bu mesele bizim için coğrafya meselesi,

milletler arasına ekilmek istenen derin düşmanlıkları önlem

e meselesidir.

DEAŞ da

,

PKK/PYD de, içeride FETÖ de aynı amaç için görevlendirilmiş

, aynı merkezler tarafından yönetilen, doğrudan Türkiye'yi hedef alan bir büyük senaryonun unsurlarıdır. Öyleyse bu ülke,

ittifak inisiyatiflerine

terk edemeyeceği gerçeklerle yüz yüzedir.



Rakka

operasyonu hangi pazarlıklara konu olursa ol sun bizim için esas olan

İran sınırından Akdeniz'e kadar, Türkiye karşıtı koridor hesabı yapanlara kendi koridor planımızla mücadele etmek, o bölgeleri tamamen temizlemektir

. Bunu yapamazsak gün gelecek onlar savaşı Anadolu içlerine taşıyacak. 15 Temmuz'da bunu denediler, fırsat bulurlarsa yine deneyecekler.



'Ne işimiz var El Bab'da' diyenlere…


Zor bir mücadele verildi.

Sabırla

hareket edildi.

En az kayıp

la en iyi sonuç alma hesabı yapıldı.

Şehitler verdik, yaralılarımız oldu

. Hala oluyor. Dün iki askerimiz daha şehit oldu.

“Ne işimiz var El Bab'da" diyenler

, ya bu ülkenin savunmasından hiçbir şey anlamıyor ya da bir başka operasyonun sözcülüğüne soyunmuş demektir.



Savunmanız, sınırlarınıza kadar gerilemişse siz o ülkeyi hiçbir zaman ayakta tutamazsınız

. Bu herkesin bildiği bir gerçektir. Dolayısıyla böylesine

saçma sapan iddialar

la kafa karıştıranların içeride başka bir

ajandası

var demektir.

Orada Türkiye savunuluyor. İstanbul, Ankara, Sivas, Diyarbakır, Urfa savunuluyor, hala anlamadınız mı?


FETÖ-PKK/PYD kriptoları medya operasyonu yapıyor


Ben bu zaferi kutluyorum. Görüyorum, anlıyorum, ne anlama geldiğini, ülkemizin geleceğinde ne anlama geleceğini biliyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan

'ın,

Bab sonrasına yönelik açıklamalarını

, cümlelerini, düşüncelerini, bu

sessizliğe, sessizleştirmeye

karşı güçlü bir umut olarak görüyorum.



Türkiye yönünü de, yolunu da biliyor.

FETÖ ve PKK/PYD kriptoları

nın medya, kamuoyu operasyonlarına rağmen, bu yol yürünecek, nihai zafere ulaşılacak…



Hiç kimse bu zaferi gölgeleyemez.



#FETÖ
#PKK
#DEAŞ
#El Bab
#ABD