Dünyayı değiştirecek ‘üç adam’ ve Erdoğan-Trump görüşmesi..

04:0018/05/2017, Perşembe
G: 17/09/2019, Salı
İbrahim Karagül

Cumhurbaşkanı Erdoğan
'ın
Mayıs ayı temasları
Türkiye'nin yeni
uluslararası ilişkiler ağı
içindeki
merkezi pozisyon
u açısından tarihi niteliktedir. Çünkü ikili ilişkilerin çok ötesinde anlamları vardır, sadece bugüne değil
geleceğin dünyasına
dönüktür. Ulusların
geçmişin iddialarıyla geleceğe hazırlandığı
bir dönemde Türkiye'nin
ölçek büyütme
siyle, sadece Türkiye olmadığını göstermesiyle,
merkez güç çıkışı
yla alakalıdır.


Ne kadar

anlayabildik

, yorumlayabildik, tartışabildik bilemiyorum ama gördüğüm kadarıyla

çok dar ölçekte yeni bir küresel düzen

inşa ediliyor ve bu ziyaretler işte

o masada yer alma

ya dönüktür. Erdoğan'ın çabaları bu

çekirdek iktidar alanı

nda zemin oluşturmaya dönüktür. Kim ne derse desin, bütün engellemelere rağmen

Türkiye bu masada yerini alacaktır

hatta şimdiden almıştır.



Erdoğan-Trump görüşmesi ve Türkiye'nin endişeleri..


Erdoğan-Trump

görüşmesi bu çerçevede

başarılı

bir görüşmedir. Başarısı, iki lider arasında sağlam bir ilişkinin başlaması,

birbirini anlayan bir dilin keşfedilmesi

dir. Erdoğan da Trump da sözünü esirgemeyen,

doğrudan konuşma

yı tercih eden,

kararlı ve sonuç almaya dönük

yöntemleri tercih etmektedir. Zaten iki liderin verdiği mesajlar, görüşmelerin kamuya yansıyan bölümleri de bunu teyit etmektedir.



Ne var ki, Türkiye ile ABD arasındaki

derin güven bunalımı

aşılamamıştır. Zaten bir görüşmede aşılması da beklenmiyordu. Özellikle

Türkiye'nin endişeleri

giderilmemiş, ABD'nin bizim coğrafyadaki tasarruflarının oluşturduğu

tehditler

azalmamıştır. Ama biz bunun

Trump'tan ziyade ABD yerleşik sisteminden kaynaklandığını

biliyoruz. Burada mesele, Trump-yerleşik sistem arasındaki çatışmadan

kimin galip çıkacağı

dır.



Asıl çatışma ABD'nin kendi içinde yaşanıyor


Bu yönüyle

asıl çatışma ABD'nin kendi içindedir

.

Sistem mi Trump'ı evcilleştirecek yoksa Trump mı sistemi dönüştürecek

zamanla göreceğiz. Bu haliyle ABD başkanının

bir çok kuruma hakim olamadığı

, müdahil olamadığı ortadadır. Böyle bir Başkan'ın verdiği taahhütler ne kadar gerçekçidir,

sonuç doğurur

, tartışma konusudur. Erdoğan-Trump görüşmesinde

sağlam, somut sonuçların çıkmamasını

biraz da buraya bağlamak faydalı olacaktır.



İşin bize yansıyan yönü gayet açıktır.

ABD ordusu, istihbaratı, kurumları bütün coğrafyayı tehdit etmekte

, ülkeleri parçalamakta, Kuzey Suriye koridoru üzerinden

Türkiye'yi kuşatma

planı uygulamaktadır. Artık bu konuda tereddüt kalmamıştır ve Türkiye durduğu yeri net biçimde belirlemiştir.



Açıktan terör örgütleriyle ortaklık,

PYD'yi müttefik ilan etme

, alabildiğine silah takviyesi

Beyaz Saray'ın “terörle mücadele” konusunda verdiği bütün taahhütleri boşa çıkarmaktadır

. Bu konuda samimi değiller, hiçbir zaman da olmadılar. Daha önce başka ülkelere karşı kullandıkları

terör kozu

nu bu sefer Türkiye'ye karşı kullanma aşamasına geldiler.



Hiçbir ittifak ilişkisi bu tehdidi örtbas edemez


Çıplak gerçek budur. Irak ve Suriye politikaları Türkiye'yi tehdit etmekte hatta

15 Temmuz

müdahalesinde gördüğümüz gibi,

parçalama

hesabı içermektedir. ABD yönetimi bu konuda

kötü niyetli

dir.

Hiçbir ittifak ilişkisi, hiçbir konjonktürel ortaklık bu gerçeği gizleme, örtbas etme gücüne sahip değildir

.



Trump'ın bu konudaki düşünceleri henüz

“olgunlaşmamış”

olabilir ama ABD

yerleşik sisteminin temel hedefi

budur. Bütün ısrarlara rağmen PYD'ye destekten vazgeçmemelerinin sebebi

DEAŞ

ya da terör değil, bölgesel harita planıdır.



Erdoğan-Trump diyaloğu bunun ne kadar üstesinden gelebilir? Eğer ABD başkanı farklı düşünüyorsa, eğer

iyi niyetliyse

geriye tek bir sorun kalıyor:

Trump ABD'ye ne kadar hakim olabilecek?

Verdiği sözleri ne kadar tutabilecek? Kendi kararını ne kadar uygulayabilecek? Sanırım Türkiye-ABD arasındaki

güvensizliğin aşılması ABD yerleşik sistemi ile Trump arasındaki hesaplaşmada kimin galip geleceği ile birebir alakalı

dır.



İşte o zaman “Türkiye cephesi”ni açacaklar..


Peki bu hesaplaşma devam ederken ne olacak? ABD içindeki tartışmaları bir kenara bırakalım.

Türkiye bu sürece ne kadar tahammül edecek?

Cumhurbaşkanı'nın sözlerinden gidersek Türkiye, tehdit hissettiği anda

müdahil

olacaktır. Bu

tehdit ortadadır,
yakındır, derinden hissedilmektedir ve müdahale zorunluluk olacaktır.


Öyleyse bundan sonra Türkiye'nin, o bölgede uygulanan

harita planları

na karşı ne yapacağına bakacağız. Çünkü biliyoruz ki,

PKK/PYD bütün güçlerini Suriye'de topladı

, o harita için çalışıyor. Başarılı oldukları anda bütün güçleriyle o dokuz yüz kilometre sınırdan Türkiye'ye saldıracaklar,

“Türkiye cephesi”

ni açacaklar. İşte o zaman karşımızda sadece PKK/PYD olmayacak. Hemen

hepsi
“müttefik” olan birçok ülke

yer alacak.



Dünyayı değiştirecek üç lider: Putin, Erdoğan ve Trump..


Bu yazıda esas dikkat çekmek istediğim konu şu:



Güçlü liderlerin başını çektiği, yönettiği, şekillendirdiği yeni bir dünya oluşuyor. Devletler, kurumlar, siyasi söylemler, politik hesaplar, yerleşik sistem liderlerin gerisine düştü

. Önceden liderler yerleşik sisteme göre şekil alırdı, yeni dönemde yerleşik sistemler liderlere göre biçimleniyor. Bu alanda en çarpıcı örnekler

Putin

,

Erdoğan

ve

Trump

'tır.



Putin,

Sovletler

in dağılmasından sonra Rusya'yı yeniden

toparladı

, devleti yeniden biçimlendirdi,

içerideki

güç yapılanmasını yeniden tanımladı.

Devleti dönüştürdü

, milleti yeni Rusya ideali etrafında birleştirdi. İçerideki dönüşümü tamamladıktan sonra da

küresel ölçekte oyun kurmaya, birçok merkez ülkeyi parmağında oynatmaya

başladı. Rusya'yı dönüştürdükten sonra küresel güç haritası üzerinde

derin izler

bırakmaya başladı.



Erdoğan içeride zaferi ilan etti: Şimdi hesap dışarıda!


Cumhurbaşkanı Erdoğan

, yerleşik sistemin

çok ağır baskılar

ı altında mücadele etti. Hayatını ortaya koydu ve

siyasi söylemiyle, iktidar anlayışıyla, çizdiği yol haritasıyla yerleşik sistemle mücadele ede ede

bugünlere geldi.

Türkiye'yi yeniden kurmaya

, biçimlendirmeye dönük dev adımlar attı. İçerideki dönüşümde başarı sağladıkça dışarıda büyük adımlar atmaya çalıştı.



Türkiye'yi geçmişin iddialarıyla geleceğe taşımaya, Soğuk Savaş döneminin

“cephe ülke”

sinden 21. Yüzyılın

“merkez ülke”

sine dönüştürmeye çalıştı. Sonuncusunu 15 Temmuz'da yaşadığımız çok sayıda iç ve dış müdahalenin üstesinden geldi.

Bence Cumhurbaşkanı, 16 Nisan referandumu ile içerideki büyük hesaplaşmayı kazandı, zaferini ilan etti

. Eminim Trump, Erdoğan'ın içeride verdiği mücadele yöntemlerini dikkatle izliyor ve dersler alıyordur.



Referandumun bir

iç mesele

olmaktan çıkarılıp

Batı dünyasının ağır baskıları

yla baskı altına alınmasının nedeni de budur. Çünkü

içerideki müdahale alanları 16 Nisan itibariyle alabildiğine zayıfladı

. Bundan sonra Erdoğan'ın küresel ölçekte çok daha belirgin izler bırakacağını göreceğiz,

dünya da görecek

.



Dünyayı değiştirecek üç liderden

Putin ve Erdoğan kendi iç hesaplaşmasından zaferle çıktı

. Şimdi küresel ölçekte bir etkinlik haritası oluşturuyorlar. Liderlerin şekillendirdiği yeni dünyaya

rol model

oluyorlar.



Trump iç savaşı kazanır, ABD'nin ekseni değişir..


Üçüncü lider Trump'tır

. Onun savaşı henüz devam ediyor. Daha adaylığından başlayan

“terbiye etme, evcilleştirme”

planları bugünlerde şiddetli bir kavgaya dönüştü. ABD içindeki

hesaplaşma

daha da büyüyecek. Birçok

kelle alacak

, hasar verecek. Ya yerleşik sistem Trump'ı

rehin

alacak, harcayacak ya da Trump ABD'yi dönüştürecek,

ABD'nin eksenini değiştirecek

.



Ancak ABD yerleşik sistemi, Trump'ı etkisizleştirmek ya da bir şeylere mahkum etmek için bir

“olağanüstülük”

deneyebilir.

11 Eylül

saldırıları böyle bir şeydi. Bu sefer

“terör”

üzerinden olmayabilir ama deneyecekleri son hamle böyle bir şey olacaktır.



Eğilimlere bakılırsa

bu savaşı Trump kazanacak

.



Erdoğan, Putin modeli

ABD'de de kendini gösterecek. Muhtemelen başka ülkeler de kendi liderlerini çıkarmayı deneyecekler.

Liderlerin önde çok hızlı adımlarla yürüdüğü, devletlerin, kurumların, siyasi söylemlerin peşlerinden yetişmeye çalıştığı bir dünya

olacak bu.



Hazırlığımızı ona göre yapalım, pozisyonumuzu ona göre belirleyelim derim..


#Recep Tayyip Erdoğan
#ABD
#Donald Trump
#Putin
#16 Nisan 2017