Biz bu oyunu gördük: Bu bir Türkiye savunmasıdır!

04:0030/09/2017, Cumartesi
G: 18/09/2019, Çarşamba
İbrahim Karagül

Kuzey Irak’taki gelişmeyi bize sadeceBarzani meselesiolarak pazarlayanlaryalansöylüyor.Türk-Kürtmeselesi olarak pazarlayanlaryalan söylüyor. Durumun vahametini gizleyenler,“niye bu kadar büyütüyorsunuz”diyenler,“Barzani ayrı PKK/PYD ayrı”diyenleryalan söylüyor. İran yayılmasına karşı Kuzey Irak’taki“Sünni direnç zayıflatılmasın”diyenler yalan söylüyor.Referandum için“Türkiye için bir tehdit oluşturmuyor”diyenler, tıpkıAyn el-Arab’da (Kobani) milletimizioyuna getirdiğigibi yalanlarla yeni bir kamuoyu

Kuzey Irak’taki gelişmeyi bize sadece
Barzani meselesi
olarak pazarlayanlar
yalan
söylüyor
.
Türk-Kürt
meselesi olarak pazarlayanlar
yalan söylüyor
. Durumun vahametini gizleyenler,
“niye bu kadar büyütüyorsunuz”
diyenler,
“Barzani ayrı PKK/PYD ayrı”
diyenler
yalan söylüyor
. İran yayılmasına karşı Kuzey Irak’taki
“Sünni direnç zayıflatılmasın”
diyenler yalan söylüyor.

Referandum için
“Türkiye için bir tehdit oluşturmuyor”
diyenler, tıpkı
Ayn el-Arab
’da (Kobani) milletimizi
oyuna getirdiği
gibi yalanlarla yeni bir kamuoyu çalışması yürütüyor. Tıpkı Suriye’nin kuzeyinde
terör koridoru
oluşturulup Türkiye çevrelenirken
kamuoyunu oyaladıkları
gibi yalanlarla yine kamuoyunu oyalıyor,
siyasi aklı bulandırıyor, milli refleksi kırmaya ve devletin durduğu zemini yumuşatmaya
çalışıyor.
Bütün bunların tamamı,
açık ve net olarak
, 15 Temmuz’daki çokuluslu saldırının patronları tarafından yönetiliyor,
yeni bir müdahale dalgası
na zemin hazırlamak için yapılıyor.
Bize “sus” diyenler çok büyük bir oyun kuruyor
Yeni çokuluslu müdahalenin Güney’den
, Irak ve Suriye’nin kuzeyinden geleceği apaçık ortaya çıkmışken,
“Yeni Sevr”
planları
masa masa
dolaşırken,
“ülke küçültme”
ittifakları gizlenemez hale gelmişken, Barzani ve PKK üzerinden bir
ortak harita
çizilirken, İsrail’den sonra ilk kez
coğrafyamızın merkezinde bir “yabancı garnizon”
oluşturulurken,
sınırlarımızın sıfır noktasına yabancı ordular yerleşirken
, bunun bir adım sonrasının “Türkiye cephesi” olacağı bilinirken, bölgemizde büyük bir
paylaşım ve talan
yapılırken
bize “sus” diyenler çok büyük bir oyun tezgâhlıyor
.
O geleneğin mirasçıları bu planları yutmayacak
Bizler,
etnik meselelerin çok ötesinde coğrafya algısına
sahip bir siyasi geleneğin mirasçılarıyız
. Birinci Dünya Savaşı’nı, Gazze savaşlarını,
Kanal Savaşı
’nı,
Kutu’l-Amare
’yi, Kudüs’ün nasıl düştüğünü,
“İngiliz Ortadoğu’su”
projelerinin nasıl uygulandığını, masalarda ne tür haritaların ne kadar
maharetle çizildiğini
, kimlerin nasıl
ihanet
ettiğini bilen bir siyasi gelenekten geliyoruz.
Hiçbir
tecrübe eksiğimiz yok, bilgi eksikliğimiz yok
, ufuk eksikliğimiz yok, coğrafya ve dünyayı okuma
cehaletimiz
yok.
19. Yüzyılın ve 20. Yüzyılın ilk yarısının
travmaları
hala hafızalarımızda. Oyunun nasıl kurulduğunu,
“Amerikan Ortadoğu’su”
hesaplarının nasıl yapıldığını, kimlerin bu amaçla seferber edildiğini,
DEAŞ ve PKK gibi unsurların istila öncülerinin sürüsü olarak sahaya sürüldüğünü,
bu yıpratma savaşlarının ardından nelerin geldiğini anlayabilecek bir idrake sahibiz.
Ya büyüyeceğiz
ya küçüleceğiz..
Bugün, şimdi, derhal
, bütün zihin operasyonlarına, engellere, ihanetlere rağmen bir şeyler yapmazsak,
bir tarihi kaçıracağımızı
, bunun bir daha geri dönüşü olmayacağını, yakın gelecekte
Irak’ı tartıştığımız gibi bize Türkiye’yi tartıştırmak isteyeceklerini
anlamalıyız.
Selçuklu’dan beri siyasi tarih bu bilinçle, bu kimlikle, bu düşünce tarzıyla yapıldı
.
Osmanlı
bu düşünce ve basiret üzerinde yüzyıllar sürdürdü.
Anadolu direnişi
nin,
Türkiye Cumhuriyeti’
nin temelinde işte bu refleks var. İşte Anadolu direnişinden sonra bu sefer tarih, yeni bir yükseliş ya da yok olma aşamasındadır. Türkiye ya büyüyecek ya da küçülecektir.
Onların coğrafya okuması bizim için yol göstericidir
Bugün,
benzer bir tercihle, kararla karşı karşıyayız
. Bin yıllık bölge tarihinde hep bu
kritik kararları doğru zamanda aldığımız
için varolduk. Eğer aynen devam etmek istiyorsak,
sağa sola bakmadan
, tarihin akışına doğru, sancılı da olsa kararlar vermek zorundayız. Bu yüzden böylesine büyük bir meseleyi, sadece Barzani’ye, onun hesaplarına, Türkiye içinde bazı çevrelerin
duygusal hesaplarına
göre algılayamayız.
Tam tersine
coğrafyaya müdahil olan merkez ülkelerin
entrikalarına, bölgenin tamamını hedef alan
21. Yüzyıl hesaplarına
, Türkiye’yi durdurmak ve
yeniden Anadolu’ya hapsetmek
isteyenlerin onu daha da
küçültme
planlarına iyi bakmak zorundayız. Adımlarımızı böyle atmak, kararlarımızı böyle vermek tarihsel bir sorumluluktur.
Tarihî kırılma anlarında büyük liderlerin,
Alparslan
’ın,
Kılıçarslan
’ın,
Fatih
’in,
Abdülhamid
’in
siyasi duruşu, perspektifi, coğrafya ve gelecek okuması
bizin için yol gösterici olabilir.
Erdoğan Türkiye’ye ve dünyaya ne anlatıyor?
Evet,
Cumhurbaşkanı Erdoğan
bu iklimden, bu derinlikten konuşuyor
: Kuzey Irak üzerinden dönen oyunun Türkiye’yi nasıl tehdit ettiğini ve edebileceğini anlatıyor. Meselenin sadece Barzani olmadığını,
Irak ve Suriye üzerinden Türkiye’nin kuşatmaya alındığını
, bir istila dalgasının Türkiye dahil her ülkeyi tehdit ettiğini söylüyor. Bunun
bir adım sonrasının
ne olduğunu anladığına işaret ederek,
“Bu oyunu bozacağız, bozmalıyız”
diyor.
Selçuklu-Osmanlı-Türkiye Cumhuriyeti
siyasi geleneğine, o
derin siyasi akla
dayanarak bütün Türkiye’ye ve dünyaya bir şeyler söylemeye çalışıyor. Büyük tarih dönüşlerindeki siyasi akla dayanan,
güçlü kararlara
dayanan işaretler veriyor.
Kürt meselesi,
Barzani hayalleri
olarak pazarlanan senaryonun aslında çok büyük olduğunu, Türkiye’yi de içine alan bir coğrafya tasarımı olduğunu, Birinci Dünya Savaşı sonrası
yeni haritaların masaya yatırıldığını
, işin
“Türkiye’yi durdurma”
aşamasına getirileceğini anladığını, hissettiğini gösteriyor.
Erdoğan konuşuyor, hemen bir el operasyonu başlatıyor
Erdoğan’ın konuşmasının
hemen ardından bir el, Türkiye içindeki nüfuz çevrelerini harekete geçiriyor
. Bu söylemi
sulandırmaya
, tehdidi gizlemeye, milletimizin
zihinlerini karıştırıp gözlerini kör etmeye
dönük müthiş bir operasyon başlatılıyor.
Her kafadan bir ses çıkıyor. Sanki hepsi Erdoğan’ın sözlerini
boşa çıkarma
yarışına giriyor.
Ağırbaşlılık
adı altında
aptallık
telkin ediyor.
Çok bilmişlik
adı altında
nüfuz casusluğu
yapıyor. Türkiye’ye doğru yolu gösterme adı altında
hikmetli sözlerle
, birilerinin ellerine tutuşturduğu
“müthiş öneriler”
le sahne alıyor.
Siyasette, medyada ve iş dünyasında “görevli”ler..
Bazıları kişisel çıkarlarını, bazıları
Avrupa ve Atlantik ötesi patronlarının çıkarları
nı düşünüyor. Bazıları etnik reflekslerle,
“İslamcı” ve “muhafazakar”
kimlikler altına gizlenmiş etnik reflekslerle oyunun içinde yer alıyor.
Siyasetteki, medyadaki, iş dünyasındaki, sivil toplum kuruluşlarındaki, devletin içindeki, sivil alandaki “görevli” çevreler tam bir koordinasyon ve uyum içinde Türkiye’nin milli refleksini, tarih dönüşünü boşa çıkarmaya başlıyor
.
Güneyden gelen tehditle iç işgalciler birleşiyor, Barzani ve PKK/PYD üzerinden yürütülen
çokuluslu
senaryoyu ayakta tutmaya, müdahaleler zincirinin devamını sağlamaya çalışıyor.
Biz bu oyunu gördük, bir adım sonrasını gördük…
Biz bu oyunu gördük
. Tehlikeyi gördük.
Bir adım sonrasını gördük
. Gözlerimizi karartmaya çalışanların yöntemlerini gördük. Bu büzden bu bir Türkiye savunmasıdır. Bir
vatan bilinci
inşa etme çabasıdır.
”İç işgal”
ve
“içeriden tehdit”
lere dikkat çekme çabasıdır.
İslam kamuflajı altında servis edilen
etnik milliyetçiliğin emperyal hesaplar için bir silaha dönüşmesine
, çokuluslu işgal hesaplarına karşı uyarıdır. Bu yüzden K. Irak’ı değil, sadece Irak’ın bütünlüğünü değil Türkiye’yi tartışıyoruz.
Bir adım sonrasına bakıyoruz
, ona göre duruş belirliyoruz.

Hiç kimse bizi bu tartışmadan alıkoyamaz.

Hiç kimse bizi bu yoldan döndüremez
.
#Türkiye
#Irak
#Erdoğan
#Barzani