Acımasız Direniş: Ev ev, fert fert, sokak sokak..

04:0023/07/2016, Cumartesi
G: 13/09/2019, Cuma
İbrahim Karagül

Türkiye, Cumhuriyet
tarihinin en ağır saldırıla
rı altında.


Milletimiz, bugüne kadar

eşi benzeri görülmemiş bir tehditle

,

ihanetle

hesaplaşıyor. Hiçbir zaman, bu kadar kapsamlı, bu kadar

sistem içi ihanet

görmedik.

Birinci Dünya Savaşı

'ndan bugüne kadar böyle bir iç işgal girişimi, böyle bir

iç savaş senaryosu

na tanık olmadık.



Devletin gücü ve imkanı, bir tarihi sona erdirmek için, hem devlete hem millete karşı kullanıldı

. Bu açık savaş, işgal girişimidir. Bu, normal yollardan üstesinden gelinebilecek bir durum değildir.



Ülkemizi, milletimizi,

tarihi akışı

devam ettireceksek,

topyekûn savunma, direniş cepheleri

inşa etmek zorundayız. Bu işin üstesinden geleceksek,

sadece kastı olanlarla değil, ihmali olanlara karşı da

olağanüstü önlemler almak zorundayız.



Medya çığlık atarken sizler neredeydiniz?


Nerede bir

zafiyet, beceriksizlik, tembellik

görülmüşse derhal müdahale edilmeli,

etkisiz kadrolar

hızla değiştirilmelidir. İhmali görülenler o görevlerden uzaklaştırılmalıdır.

TSK içinde, güvenlik bürokrasisinde ya da sivil bürokraside

kadrolar yeniden yapılandırılmalıdır.



Şu açıktır ki;

bir darbe girişimi, bir açık saldırı, bir işgal planı karşısında bütün güvenlik bürokrasisi çökmüş, başarısız olmuştur

. Bu başarısızlık kabul edilmeli, üzerine gidilmelidir.



Milletin feraseti, medyanın dikkatli tutumu olmasaydı

, bu girişim kuvvetle muhtemel başarılı olacaktı.

Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın tehlikeyi, en çok güvendiği çevrelerden değil de, sivil çevrelerden öğrenmesi utanç vericidir.

Şimdilerde herkesin birbirini suçlaması, suçu birbirinin üstüne atması,

masumiyet tiyatroları

oynaması kimseyi kandırmamalıdır. Çünkü sonu

ölümcüldür

. Ülkenin ve milletin mahvolmasıdır.



Gazeteciler, medya kuruluşları, sokaktaki insan olayı hemen öğrenirken, uyarılar yaparken, “darbeye direnin” çığlıkları atarken, güvenlik birimlerinin derin uykusu ülkemiz için acınacak bir durumdur

.



ABD'nin sahte Mesih'i, intihar bombacısı..


Çünkü yaşadığımız şey, sadece bir

iç güvenlik sorunu

değildir: Tamamen

ülkenin
teslim alınmasına

dönük küresel müdahaledir. Karşımızdaki tehlike,

terör örgütü, terör saldırıları veya etnik kavgaların çok ötesinde

dir.



ABD'nin koruyup kolladığı bir

sahte Mesih

, bir

şizofren

,

ABD istihbaratının destek ve planlamasıyla sistem içine yerleştirilmiş uzantılarını, terör çetelerini

uyandırdı. Yine ABD'nin plan ve talimatları doğrultusunda

Türkiye'yi dize getirmek

için harekete geçirildi.



Tanklarla, helikopterlerle, uçaklarla ülkemize, sokaklarımıza, kutsallarımıza, insanlarımıza saldırdı

. Meclisimize, sokaklarımıza, insanlarımıza bombalar, kurşunlar yağdırıldı. Savaş uçaklarıyla bombalanmanın acısını ve

öfkesini

hiçbir zaman unutmayacağız.



TSK'nın bir bölümü artık terör örgütüdür


Türk silahlı kuvvetlerinin bir bölümü, terör örgütüne dönüştürülmüştür

. Bu durum artık kabul edilmelidir.

Bu örgüt, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne de savaş açmıştır

. Bu örgüt, sistemin bütün unsurlarını hedef almış,

devleti çökertmeye

girişmiş, milleti ve ülkeyi sahipsiz bırakmayı amaçlamıştır.



Devlet içindeki terör örgütüne

, dünyanın en büyük terör örgütüne karşı tam bir temizlik harekatı gerekmektedir. Aksi takdirde, küçücük ihmaller bile, bu milletin

bin yıllık Anadolu tarihinin sonunu

getirecektir. Bu yüzden de, ilk günden bu yana bu işin

“darbenin ötesinde”

boyutlarına dikkat çekmeye çalışıyoruz.



Kimlik çatışmaları, Gülen'in Vatikan'ı


Bu girişim başarılı olsaydı,

Güneydoğu

bambaşka bir hal alacaktı.

Alevi-Sünni

kavgası,

Türk-Kürt

kavgası bütün ülkeyi kaplayacaktı. Hedef sadece devlet yönetimine el koymakla sınırlı değildi. Türkiye içinde bir toplumsal

çatışma senaryosu

vardı. Yaşadığımız coğrafyayı rehin alan

kimlik çatışmaları Türkiye'ye servis edilecekti

.



Bir
istihbarat teşkilatı tarafından yönetilen Gülen ve teröristleri, diyet olarak ülkeyi teslim edecekler, onlara da kendi “Vatikan'ı” verilecekti

. Başarısız oldu ama tehlike devam ediyor. Şimdilerde bazı yerlerde Alevi-Sünni çatışmaları provoke ediliyor. Yakında bazı illerimizde bu yönde

büyük provokasyonlar tertip edilebilir

. Bu ciddi bir senaryo gibi önümüzde durmaktadır.



Silahlı direniş başlayacaktı


Unutmayın, bu açık saldırı,

ülkemizin parçalanması, milletimizin parçalanması, Türkiye'nin bölgesel ve küresel güç haritasından tamamen çıkarılması

için başlatılmıştır. Tam anlamıyla

çokuluslu

niteliği vardır. Türkiye

içeriden işgal

edilmek istenmiş, yüz yıldır mücadelesini verdiği o büyük dava, o

bağımsızlık-özgürlük

mücadelesi bitirilmek istenmiştir.

Müdahale devam etmektedir

. Yöntemler değişmekte ama devam etmektedir.



Mesela; girişim başarılı olsaydı, ABD yönetimindeki

işgal güçleri

başarı sağlayabilseydi, Türkiye'de

çok sert silahlı direnişler başlayacaktı

. Başlamasa ülke tamamen işgal edilmiş, son yirmi yıllık bağımsızlık mücadelesi bitirilmiş, teslim alınmış olacaktı.

Silahlı direniş ise iç savaş anlamına gelecekti

.



“Ya işgal, ya iç savaş” dediler!


Bize

“Ya teslim ol, ya iç savaşa razı ol

” dediler.

“Ya teslim ol ya Suriye ol”

dediler. Darbe başarısız olursa Türkiye Suriyeleşecekti.

PKK ile darbeciler arasındaki ilişki, dayanışma

yeni yeni deşifre ediliyor.

Türkiye-Rusya krizi onların proje çalışmasıydı

. Bizi yalnızlaştırmak, Batı'nın kucağına itmek, teslim almak, seçeneklerimizi yok etmek için planlanmıştı. Bir

Kırım Savaşı provası

ydı.

O senaryo da Gülen ve ordu içindeki teröristleri üzerinden servis edildi

. Çok yakında terör saldırılarının büyük çoğunluğunda da onların parmak izleri çıkacaktır.



Acımasız Direniş çağrısı: Neredesin, Mümtazer?


Bir yıldır çok yoğun biçimde

“Acımasız Direniş”

çağrıları yapıyorum. Bu konuda sayısız yazı yazdım.

Ülkemizin her köşesinin, her sokağının, her evininin direniş kalelerine dönüştürülmesi

çağrıları yaptım.

Neredesin Mümtazer Türköne, neredesin!

“Acımasız Direniş” ifadesinden o kadar rahatsız olmuştun ki, Zaman gazetesinde ardı ardına yazılar yazmıştın. Ve o yazılardan birinde

bana nasıl işkence edileceğinin örneklerini
yazıyordun

. Şimdi bakıyorum, düşünüyorum, ta o zamandan bugünü biliyormuşsun, hazırlanıyormuşsunuz, bu yüzden bizleri tehdit ediyormuşsunuz!



Senin adamlar ülkeye savaş açtı, Boğaz Köprüsü'nde, Çengelköy'de, Kazan'da katliam yaptı

. Hadi şimdi konuş, neredesin!



Fert fert, ev ev, sokak sokak direniş cephesi


Diyordum ki;

şehir şehir; mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev, fert fert acımasız direniş için hazırlık yapın. Topyekûn saldırılar gelecek, bu ülkeye çokuluslu müdahaleler gelecek

. PKK saldırıları, Gezi isyanı, 17 Aralık bu kapsamda teslim alma operasyonunun aşamalarıdır. Geriye dönüp o yazılara bakanlar, bugünle kıyaslayanlar, o günlerde bunları

fantastik

buluyorlardı.



Ama biliyorduk,

meselenin Erdoğan olduğunu

, onun siyasi öncülüğü olduğunu,

meselenin Türkiye olduğunu

, yüz yıl sonra meydan okumasının intikamı için hazırlık yapıldığını biliyorduk. Bu yüzden çağrılar yapıyorduk.

Süslü cümleler kurmuyor, temkinli ve çok bilmiş laflar etmiyor, doğrudan ülkemize, insanlarımıza açık çağrılar yapıyordu

k.



Bugünler için zihnen hazırlıydık aslında. Ama

basiretsizlikler

, küçük hesaplar zihinlerimizi biraz da olsa bulandırdı,

elimizi zayıflattı
ayaklarımıza kurşun sıkıldı

. Şimdi “Acımasız direniş”in neyin çağrısı olduğunu bazı arkadaşlarımız görmüştür her halde. Nasıl bir

“dış tehdit”

le yüzleştiğimizi, o tehditlerin hiçbir zaman bitmeyeceğini görmüştür.



Yeni bir siyasi tarih yazılacak


Milletimiz şanlı bir direniş veriyor.

İlk kez bir askeri müdahale, bir dış müdahale milletimizin feraseti ve direnciyle boşa çıkarıldı

. O ilk akşam,

tankların önüne dikilen, kurşunlara göğüs gerenler tarihi şekillendirdi.

O tarih

bin yıllık Anadolu tarihinin devamıdır

. Haçlı Savaşları'na, Birinci Dünya Savaşı'na direnenlerin tarihidir. Tarih yapıcı

ana omurga

, bir kez daha çokuluslu bir saldırıyı püskürttü.



Yeni siyasi kimlik, Son İstiklal Savaşı


Buradan

yeni bir kimlik

çıkacak. Yeni

kuşaklar

yetişecek. Yerli ve milli olanlar yeni bir

direniş tarihi, siyasi tarih

yazacak. Bu yüzden hep

Son Kurtuluş Savaşı

diyorduk. Bu yüzden 15 Temmuz direnişine

Son İstiklal Savaşı

diyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar, tarihin akışını değiştiremeyecekler. Bu milletin büyük yürüyüşünü durduramayacaklar.



Acımasız direniş ülkemizin en ücra köşelerinde bile devam edecek.



Asla unutmayın

: Bu, sadece Gülen ve teröristlerinin darbe girişimi değil.

Sadece Pensilvanya'dan yönetilmiyor. Pentagon'dan ve İncirlik'ten de yönetiliyor

. Bu satılmışlar, sadece aldıkları

terör ihalesi

yle tarihin

utanç

sayfalarında yer alacaklar. Ama ABD girişimin arkasındadır ve siyasi tarihimiz bunu aynen böyle yazacaktır.



Zafer kalbini bu millete adayanların olacaktır!

#Darbe girişimi
#İç savaş
#Direniş
#TSK
#Sahte mesih