Sinirler çok gerilmişti ama şimdi ülkede bir rahatlama, bir huzur var… 1 Kasım toplumun her kesimine iyi geldi… Pek çaktırmıyorlar ama inanın CHP, MHP ve HDP'liler de gayet rahatlamış durumdalar… 7 Haziran'dan bu yana devam eden belirsizlik süreci bitti ve şimdi herkes işine gücüne bakıyor…
Neticede millet 'istikrar' dedi… (Hoş CHP de yine yüzde 25 civarında oy olarak ne kadar istikrarlı bir parti olduğunu ispatladı!…)
Tabii parti liderleri için aynı şey söz konusu değil…
Her seçim sonrasında olduğu gibi kaybeden partilerde liderlik sorgulaması başladı…
Bir şey çıkar mı bilmiyoruz… Zira Kılıçdaroğlu girdiği seçimlerin tamamını (6'ncı kez) kaybetti… (Bahçeli'nin kaçıncı kez kaybettiğini hesaplayamadım...)
Ama hiçbiri istifayı düşünmüyor…
Kılıçdaroğlu 1 Kasım'da ne demişti;
'Bakın bizim oyumuz arttı ama oyumuz arttı diye kendimizi başarılı görmüyoruz…'
Mütevazı adam vesselam… (Oyları 0,5 artmış, ama bunu başarı olarak görmüyor!...)
'İstifa edecek misiniz?' diye sorulunca da; 'ona kurultay karar verir' diyor…
Bu arada seçim tablosunu değerlendirirken 'olağanüstü koşullar yüzünden böyle bir tablo ortaya çıktı' demişti Kılıçdaroğlu… Olağanüstü koşullar ne menem bir şeydir açıklamadı ama yıllardır gördüğümüz tablo odur ki; CHP'nin her koşulda kaybetmesi gayet olağandır… Daha doğrusu CHP'nin kazanması zaten olağanüstü bir şeydir!...
Kılıçdaroğlu daha sonra CHP'nin olağan mağlubiyeti için bir suçlu daha buluyor;
“Avrupa Birliği Komisyonu'nun Türkiye ile ilgili ilerleme raporunu seçim sonrasına ertelemiş olması yanlış olmuştur…”
Yani suçlu AB!…
Halbuki Kılıçdaroğlu her Avrupa ziyaretinde Türkiye'yi yeteri kadar şikayet etmişti…
AB medyası sabah akşam Erdoğan'ı ve AK Parti'yi eleştirmişti…
'Sultan' manşetleriyle hakaret etmekten de geri durmadılar…
AB medyası 7 Haziran'dan sonra çocuklar gibi şendi… 'Yeni bin yılın Selahaddin-i Eyyübi'si son metroda durduruldu!...' diyen de onlardı…
1 Kasım'dan önce 'Oyunuzu HDP'ye verin' diyen de The Economist'ti…
AB'yi suçlama, onların bir kabahati yok, ellerinden geleni yaptılar netekim… Pensilvanya da seni destekledi…
Ama halk dinlemedi… En milli ve en yerli olana oy verdi…
Demek ki millete güvenip siyaseti memlekette yapmak lazımmış Kemal abi…
1 Kasım'dan önce ne güzel diyordun Cumhurbaşkanı için:
'Kuzu kuzu görevi bana verecek'…
Asıl ben bunu merak ediyordum…
AB sana kelek atmasaydı, Beştepe'ye gitme fırsatın olacak, böylece sarayda 'altın klozeti' var mı yok mu öğrenmiş olacaktın Kemal abi!...
Neyse canım, bir dahaki seçimlere kadar kuzu kuzu bekleyeceğiz artık!…